Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5500
Karar No: 2019/658
Karar Tarihi: 22.01.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/5500 Esas 2019/658 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, inanç sözleşmesine dayalı olarak, taşınmazların devrini davalıdan talep etmiştir. Davalı, sözleşmenin tarihsiz olduğunu, şirkete kayyum atandıktan önce mi yoksa sonra mı düzenlendiğinin anlaşılamadığını belirtmiş ve davanın reddini savunmuştur. Mahkeme ise davacının lehine karar vermiştir. Ancak, yapılan inceleme ve araştırma yetersiz olduğundan karar bozulmuştur. İnanç sözleşmelerinde yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa, ikrar veya yemin gibi kesin delillerle de ispat edilebilir. İnanç sözleşmesinden doğan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilir. Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu m. 125, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 188, m. 202, m. 225.
14. Hukuk Dairesi         2016/5500 E.  ,  2019/658 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.04.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil (inanç sözleşmesine dayalı) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacı müvekkilinin ... Beldesi 620 ada 18 parselde kayıtlı olan C Blok 23 numara ile A Blok 47 numaralı bağımsız bölümleri satın almak istediğini, yabancılara taşınmaz satışı için gerekli izin prosedürünün uzun olması sebebiyle, davalı şirketin satış tarihindeki tek yetkili müdürü ile “deklerasyon” başlıklı inanç sözleşmesini imzaladığını, satış bedelini davalının hesabına gönderdiğini, sözleşmeye rağmen taşınmazların devirlerinin yapılmadığını, taşınmazların davalı adına olan tapularının iptali ile davacı adına tescilini; mümkün olmaması halinde bedellerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; iddia edilen sözleşmenin tarihsiz olduğunu, şirkete kayyum atandıktan önce mi yoksa sonra mı düzenlendiğinin anlaşılamadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 E. 2015/2838 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı tarihsiz ve ‘deklarasyon’ başlıklı belgeye dayanarak inançlı işlem sebebiyle tapunun iptali ile adına tescilini istemiş, mahkemece anılan belgenin inanç sözleşmesi niteliğinde olduğu değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya ve sağlıklı bir sonuca ulaşmaya yeterli değildir. Davalı taraf tarihsiz belgenin sonradan düzenlenmiş olabileceğini, davacının 300.000 avro olarak gönderdiği bedelin şirket ortağı olması sebebiyle şirkete katılım payı olarak gönderildiğini ileri sürdüğünden mahkemece davacının şirkete ortak olup olmadığı, hangi tarihte ortak olduğu, hangi tarihte ayrıldığı, bu bedeli katılım payı olarak gönderip göndermediği hususları ile ‘deklarasyon’ başlıklı tarihsiz belgede şirket yetkilisi olarak imzası bulunan kişinin o sırada yetkisinin bulunup bulunmadığı, yetkili ise bu yetkinin zaman aralığının resmi belgelere dayalı olarak araştırılması, ondan sonra işin esasının incelenmesi ve bir karar verilmesi gerekir. Noksan inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi