1. Hukuk Dairesi 2016/4345 E. , 2019/676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve bedel istemlerine ilişkindir.
Davacı, 232 parsel sayılı taşınmazı davalıdan devraldığını, devirden önce kendisine avlu içerisinde ev ve mandırası bulunan bir taşınmazın gösterildiğini ancak ölçüm yaptırdığında ev ve mandıranın aynı avlu içerisinde bulunmasına rağmen hazine adına kayıtlı farklı bir taşınmazda yer aldığını, satış bedeli olarak 50.000,00TL ödediğini, davalının kendisini aldattığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı adına tesciline, 50.000,00TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı cebri icra yolu ile satın aldığını ancak hiç kullanmadığını, taşınmazın tapuda kargir ev ve avlusu vasfında olduğunu, evin taşınmazın dışında kaldığından haberdar olmadığını, satış bedelinin tapu senedinde açıkça yazılı olduğunu, davacının 50.000,00TL bedelle taşınmazı aldığı iddiasını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalının dava dışı Hüseyin Türker’e 15.03.2006 tarihinde takip başlattığı, takibin kesinleşmesi üzerine icra dosyasında alınan 26.02.2007 tarihli inşaat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın boş olup arsa vasfında ve değerinin 1330-TL olduğunun belirtildiği, açık artırma şartname tutanağında da taşınmazın ev ve avlusu vasfında olduğu ancak mevcut halinin arsadan ibaret olup boş olduğunun yazıldığı ve 232 parsel sayılı, 1330m2 yüzölçümlü, ev ve avlusu vasıflı taşınmazın 06.07.2007 tarihinde alacağına mahsuben davalıya ihale edildiği ve davalının da taşınmazı 1700-TL bedelle davacıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, davalının dava konusu taşınmaz üzerinde bina olduğunu belirtmesi üzerine taşınmazı resmi akitteki değeri üzerinden değil, 50.000-TL bedelle satın aldığını ancak bu binanın 232 parselin bitiğişinde yer alan ve hazine adına kayıtlı başka bir taşınmaz üzerinde bulunuğunun anlaşıldığını ileri sürerek taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmesi ve satış bedelinin kendisine ödenmesi için eldeki davayı açmış olup icra takip dosyasında taşınmazın boş arsa vasfında olduğu hem bilirkişi raporunda hem de açık artırma şartname tutanağında açıkça belirtilmiş olmasına rağmen dinlenen tanık beyanlarından davalının, davacıya dava dışı takip borçlusu Hüseyin’in evini aldığını ve evin bir yıllık sigorta bedelini yatırdığını söylediği, davacının 232 parsel üzerinde bina olduğu hususunda yanıltılarak iradesinin fesada uğratıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tescline ve satış bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06/02/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre hükmün onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin aksi görüşüne katılmıyoruz.