2. Hukuk Dairesi 2017/6545 E. , 2019/1264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : ...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 18/02/2019 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı ... ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise “tarafların dinlenen tanıklarının anlatımları ile davacı-karşı davalının alkol alışkanlığı, başka bir kadınla birliktelik yaşadığı, böylelikle boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu, bu durumda davacı-karşı davalı kocanın ağır kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve her iki tarafın da boşanmayı istediği göz önüne alınarak tarafların boşanma davalarının kabulü yoluna gidilmiştir” denilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Hüküm ile gerekçe bölümünde oluşturulan bu çelişki tek başına bozma sebebi olup, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 18.02.2019(Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz [HMK m.24-(2)]. Tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı kalınmadan, kanunun açık hükmüne aykırı görülen diğer hususların da incelenmesi için [HMK m.369-(1)], öncelikle o hükmün taraflarca temyiz edilmesi zorunludur. Şayet bir hüküm farklı sebeplerle temyiz edilir ve temyiz incelenmesi sırasında, temyiz sebebi olarak ileri sürülmediği halde kanunun açık hükmüne aykırı başka sebepler görülürse, o hüküm (temyiz edilen hüküm) ancak o zaman incelenebilir ve bozulabilir.
Diğer bir anlatımla Yargıtay, tarafların temyiz istemleri ile bağlıdır. Temyiz edilmeyen hüküm incelenip bozulamaz. Aksi taktirde, kanun yolu incelemesi için de geçerli olan “tasarruf ilkesi”[HMK m.24-(2)] ihlal edilmiş olur.
Öte yandan, bir mahkeme kararında birbirinden bağımız birden fazla boşanma davasına ilişkin hüküm bulunabileceği gibi, boşanma davalarında asıl dava (boşanma) ve ekleri olmak üzere birden fazla hüküm bulunabilir. Hükmün hangi bölümünde çelişki yaratılmış ise o bölüm ve varsa o bölüm ile sıkı sıkıya bağlı ekler çelişkiden dolayı bozulabilir. Hükmün bir bölümünde çelişki yaratılması, temyiz edilen ancak çelişki bulunmayan bağımsız diğer bölümlere yönelik temyiz incelenmesi yapılmasına engel olamaz.Yapılması gereken, hükmün temyiz edilen bölümlerinden, sadece çelişki yaratılan bölüm veya bölümlerin sırf çelişkiden dolayı bozulması, çelişki yaratılmayan bağımsız bölüm veya bölümlere yönelik temyiz isteminin ise esastan incelenip karara bağlanmasıdır.
Somut olayda mahkemece, davacı-davalının davasının reddine, davalı-davacının davasının ise kabulüne karar verilmiştir. Karar davacı-davalı tarafından kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası, velayet, maddi-manevi tazminat ve reddedilen boşanma davası yönünden, davalı-davacı tarafından ise kusur belirlemesi, maddi-manevi tazminat ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında;
1-Tarafların, davalı-davacının davasında verilen hükmün boşanmaya ilişkin bölümüne yönelik bir temyizi bulunmamaktadır. Hatta taraf vekilleri verdikleri 18.02.2016 tarihli ortak dilekçede hükmün boşanmaya ilişkin bölümüyle ilgli temyiz haklarından feragat ettiklerini belirterek boşanma kararına ilişkin hükmün kesinleştirilmesini istemişler, mahkemece hükme boşanma kararı yönünden kesinleşme şerhi verilmiştir. Hâl böyleyken, kesinleşmiş boşanma hükmünün usul ve yasal dayanaktan yoksun olarak ortadan kaldırılması, taraflardan birinin ölümü hâlinde mirasçıların haklarının zarar görmesine, taraflar evlenmiş iseler evliliklerinin mutlak butlan ile iptal edilmesine, taraflar yeniden evlenmiş ve yeni evliliklerinde çocukları olmuş ise soy bağı yönünden sorun yaşanmasına neden olabilir. Boşanma hükmünü temyiz etmeyen tarafların iradelerinin dışına çıkılarak, bu kadar ağır sonuçlar doğurabilecek şekilde, kesinleşmiş hükmün bozularak ortadan kaldırılması usul ve yasaya uygun olamaz.
2-Mahkemenin gerekçeli kararında sadece davacı-davalının davası yönünden çelişki bulunmaktadır. Gerekçeli kararın hüküm kısmında, davacı-davalının davasının reddine karar verildiği yazılı olduğu hâlde, hükmün gerekçe kısmında bu davanın da kabul edildiği yazılarak bu konuda gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca gerekçede, davacı-davalının kusurları yazılarak ağır ksurlu olduğu belirtilmekle birlikte, davalı-davacının herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı varsa kusurunun nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı, dolayısıyla gerekçenin kusur belirlemesi yönünden yeterince açık ve temyiz denetimine elverişli olmadığı görülmektedir. Bu durumda hükmün, davacı-davalının davası yönünden oluşturulan çelişki ile kusur belirlemesi yönünden bozulması, kusur durumuna bağlı olan yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin ise şimdilik incelenmemesi gerekmektedir.
3-Dosya kapsamına göre, davalı-davacının davasında verilen boşanma hükmünün kesinleşmiş olması da dikkate alınarak, davacı-davalının velayetle ilgili temyiz isteminin esastan incelenip karara bağlanması olanaklıdır. Aynı şekilde tarafların, müşterek çocuk için hükmedilen tedbir (TMK m.169) ve iştirak (TMK m.182/2) nafakası ile davalı-davacı kadın için hükmedilen tedbir (TMK m.169) nafakasına yönelik temyiz istemlerinin incelemesine de bir engel bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilenlerin aksine, temyiz sınırlaması yapılmadan hükmün tamamının çelişkiden dolayı bozulması, üstelik temyiz edilmeyerek kesinleşen boşanma hükmünün de bozma kapsamına alınması usul ve yasaya uygun olmadığından, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.