Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3090 Esas 2018/5896 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3090
Karar No: 2018/5896
Karar Tarihi: 04.10.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3090 Esas 2018/5896 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/3090 E.  ,  2018/5896 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 19/12/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/10/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen 18/11/2014 günlü karar, dairemizin 01/03/2016 gün, 2015/4041 esas, 2016/2654 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
    Mahkemece, dava dosyası 2016/219 esas numarasına kaydedilerek 11/05/2016 tarihine duruşma günü verilmiştir. Bu duruşmada ve takip eden duruşmalarda, bozma ilamına uyulup uyulmadığı hususunda bir ara karar tesis edilmeksizin davanın reddine karar verilmiştir.
    1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde, “…Mahkeme, temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir.
    Bu açık hüküm karşısında, mahkemece tarafların beyanlarının alınmasından sonra yapılacak iş; açıkça bozma nedenlerine uyulması ya da eski kararda direnilmesine dair ara kararı oluşturmak olmalıdır. Zira, mahkemelerin direnme kararları (HUMK"nun 429/II. maddesi) bir davayı sona erdiren ve temyizi mümkün olan nihai kararlardandır. Mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar ise, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olmaktadır.
    Öte yandan; davanın taraflarının mahkemece hangi nedenlerle haklı veya haksız bulunduklarını değerlendirebilmeleri ve ayrıca Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararının bulunması zorunludur. (Hukuk Genel Kurulunun 16/7/2008 gün 2008/8-492 esas, 2008/505 karar, Hukuk Genel Kurulunun 24/12/2008 gün 2008/2-750 esas, 2008/763 karar).
    Somut olayda; mahkemece, bozmaya uyma ya da uymama yönünden bir ara karar oluşturulmadan hüküm kurulmuştur. Öncelikle bozma kararına uyulup uyulmaması takdir edilerek, direnme ya da uyma yönünde açıkça bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.