Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2977
Karar No: 2018/5887
Karar Tarihi: 03.10.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2977 Esas 2018/5887 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/2977 E.  ,  2018/5887 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili Avukat ... ...tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 14/03/2007 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine dair verilen 26/05/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2)Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, mülkiyeti Denizcilik Müsteşarlığına ait olan ... Köyü,...Mevkii, 234 nolu parseli 04/06/1992 tarihinde kiraladığını, kiralanan taşınmazın müştemilatında bekçisi ...’ın ailesi ile birlikte ikamet ettiğini, davalılardan ...’ün, kiracısı olduğu taşınmaza girmelerini engellemek için çit çekmeye başladığını, diğer davalıların da bekçisinin ikamet ettiği evdeki tüm eşyaları toparlayarak evi boşaltmış olduklarını ileri sürerek davalıların müdahalesinin önlenmesini istemiş, 16/07/2008 günlü dilekçesi ile davalıların, bekçinin ikamet ettiği müştemilatı yıkmaları nedeni ile istemini maddi tazminat ödetilmesi biçiminde değiştirdiğini bildirmiştir.
    Davalılar, dava konusu edilen yerin mesken olmadığına yönelik ceza soruşturması dosyası bulunduğunu, ayrıca bu yerin kendisi tarafından kiralanan saha içinde kaldığını, davacı tarafından kullanılmadığından davacının dava açma hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, davaya konu yerin davacı tarafından yaptırıldığı, davacının kiraladığı yerin dışında tescil harici alanda kaldığı, dava konusu bekçi evinin davalı ..."ün hakimiyetindeyken yıkıldığı, TBK"nin 50/2. maddesi gereğince bilirkişi raporunda belirlenen enkaz değerinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişisi raporuna göre; dava konusu müştemilat davacı tarafından kiralanan taşınmazın sınırları dışında orman vasfındaki alan içerisinde kalmaktadır. Anılan müştemilatın bulunduğu orman vasfındaki alanı ise davalılardan ..."ün, orman içi boşluklarda bakım ve ağaçlandırma yapmak ve ormanın etrafına tel çit çekmek amacıyla ... Orman İşletme Şefliğinden kiraladığı, davalının talimatıyla diğer davalılar tarafından dava konusu bekçi evinin boşaltıldığı, ardından ise tamamen yıkıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı orman vasfındaki alanda kendi malzemesini kullanan kişi konumundadır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)"nun 722. maddesi "Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun"un 723. maddesinde ise "Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir." şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
    Somut olayda dava konusu müştemilatın davacı tarafından kiralanan taşınmazın sınırları dışında, orman vasfındaki alan içerisine yine davacı tarafça yapıldığı ve davalı tarafından herhangi bir neden olmaksızın yıktırıldığı sabit olduğuna göre bu durumda davacının iyiniyetli olmadığı kabul edilerek sadece TMK"nin 723. maddesi gereğince yıkılan müştemilatın asgari levazım bedelini talep edebilir. Gerek öğreti ve gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre asgari levazım bedelinin, yapı ve eklentilerin yapımında kullanılan tüm malzemenin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı benimsenmiştir. Şu durumda mahkemece dava konusu müştemilatın asgari levazım bedelinin tespit edilerek zarar kapsamının belirlenmesi ve belirlenen bu miktara hükmedilmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, üyeler Hulusi Akdere ve ..."ün, davacıya yıkılan taşınmazın gerçek değerinin verilmesi gerektiğine ilişkin farklı gerekçeleriyle 03/10/2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
    (M) (M)


    KARŞI OY YAZISI
    Somut olayda; mülkiyeti Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait taşınmazı 1992 yılında kiralayan davacının, kiraladığı taşınmazın bitişiğindeki orman vasfındaki araziye 20 yıl önce bekçi evi yaptığı, anılan evin bulunduğu orman vasfındaki alanı ise davalılardan ..."ün, orman içi boşluklarda bakım ve ağaçlandırma yapmak ve ormanın etrafına tel çit çekmek amacıyla ... Orman İşletme Şefliğinden kiraladığı, davalının talimatıyla diğer davalılar tarafından dava konusu bekçi evinin boşaltıldığı, ardından ise tamamen yıkıldığı anlaşılmaktadır.
    ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/2015 tarihli ve E.2012/581, K.2015/313 sayılı kararıyla, ruhsata aykırı yapılması nedeniyle bekçi evinin enkaz değerinin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), iç hukukun aksine, daha geniş ve özerk bir yorumla mülkiyet hakkının kapsamını belirlemektedir. Örneğin, Öneryıldız/Türkiye kararına konu olayda, ... çöplüğünde meydana gelen metan gazı patlaması sonucu gerçekleşen toprak kayması sonucu gecekondusu zarar gören kişinin başvurusunu incelemiştir. AİHM, başvurucunun taşınmazının bulunduğu arazinin Devlete ait olduğunu ve bir gün bu taşınmazı devralma beklentisinin mülk teşkil etmediğini tespit etmiş, bununla birlikte 1988 yılında ruhsatsız olarak inşa edilmesinden 1993 yılında meydana gelen kazaya kadar belediye makamlarınca anılan taşınmazda bulunan gecekondunun yıktırılmadığına dikkat çekmiştir. Kararda, yetkili makamların başvurucu ve yakın akrabalarının bu evde, oluşturdukları toplum ve aile çevresinde hiç rahatsız edilmeden yaşamasına izin verildiği, üstelik başvurucudan emlak vergisi alındığı ve ücret karşılığında kamu hizmetlerinden yararlanmalarının sağlandığı belirtilmiştir. AİHM bu sebeple yetkili makamların başvurucu ve akrabalarının, meskenleri ve taşınır mallarında mülkiyet hakkına ilişkin bir menfaate sahip olduklarının fiilî olarak kabul edildiği tespitinde bulunmuştur. AİHM"e göre, kaçak yapıları engellemeye yönelik kanunların uygulanmasında oluşan belirsizlik nedeniyle başvurucunun gecekondusuna ilişkin durumun bir gecede değişebileceğini öngörebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle uzun yıllar kullanılagelen gecekondu nedeniyle kişinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"ne ek 1 Nolu Protokol"ün 1. maddesinin ilk cümlesi çerçevesinde önemli bir menfaatinin ve dolayısıyla mülkiyet hakkının bulunduğu sonucuna varmıştır (AİHM, Öneryıldız Türkiye, §§ 124-129).
    Keriman Tekin ve Diğerleri/Türkiye kararında ise AİHM, Devlete ait bir okul inşaatı sırasında zarar gören binanın bedelini isteyen başvurucuların talebinin, yapının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle reddedilmesini mülkiyet hakkının ihlali olarak tespit etmiştir. AİHM, ruhsatsız olarak yapılmış olsa da kamu makamlarınca bu yapının yıktırılmadığı veya yıkımı yönünde bir işleme de girişilmediğine dikkat çekerek başvurucuların korunması gerekli mülkiyet haklarının bulunduğunu kabul edilmiştir (AİHM, Keriman Tekin ve diğerleri/Türkiye, B. No: 22035/10, 2. Daire, 15/11/2016, § 40-47). AİHM"e göre somut olayın koşullarında oluşan maddi zarara rağmen başvurucuların tazminat taleplerinin reddedilmesi, başvurucuların mülkiyet hakkı kapsamındaki menfaatleri ile kamunun yararı arasındaki adil dengeyi bozmuş ve başvuruculara aşırı ve olağandışı bir külfet yüklenmesine yol açmıştır (Keriman Tekin ve diğerleri/Türkiye, § 70-71).
    Mülkiyet hakkının kapsamının belirlenmesinde Anayasa Mahkemesi (AYM) de AİHM ile paralel bir şekilde geniş ve özerk bir bakış açısıyla yorum yapmaktadır. Bu bağlamda; tapu kaydına, mülkiyeti belgeleyen diğer belgelere ve yapının ruhsatsız olup olmamasına .
    bakmaksızın, uzun yıllar kullanılan binaların da kullanıcılar bakımından önemli bir ekonomik menfaat teşkil ettiğini ve Anayasa"nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken bir yararın var olduğunu kabul etmektedir. Örneğin ...kararında AYM, kamu arazisi üzerine ruhsatsız bina yapan ve uzun yıllar kullanan kişi ile ilgili olarak Maliye Hazinesi tarafından bina yapılmasına veya kullanılmasına engel olunmadığı gibi binaya ilişkin emlak vergilerinin de tahsil edildiğini dikkate alarak bina üzerinde başvurucunun mülkiyet hakkının bulunduğunu kabul etmiştir (AYM, Ayşe Öztürk, B. No: 2013/6670, 10/6/2015, § 85).
    Yine İrfan Öztekin kararında AYM, mülkiyet hakkının kapsamının belirlenmesinde özerk yorumunu devam ettirmiştir. AYM"ye göre, ... şehircilik ilkeleri çerçevesinde planlama ve imar uygulamaları bakımından kamu makamlarının geniş takdir yetkileri mevcut olmasına rağmen bu yetkilerini zamanında, makul ve tutarlı bir biçimde kullanmaları gerekir. Kaçak olarak inşa edildiği anlaşılan yapının yıkımı için gerekli imkânlara sahip olan idarece uzun bir süre girişimde bulunulmadığı gibi belediyecilik hizmetleri sunulması suretiyle en azından yaklaşık 22 yıl boyunca bu binada sosyal ortam ve aile çevresinin kurulmasına müsaade edildiği anlaşıldığına göre, bu kadar uzun süre söz konusu binada yaşayan başvurucu ve ailesi yönünden binanın kullanımının önemli bir ekonomik menfaat teşkil ettiği kuşkusuzdur. Kamu makamlarının belirsizliğe yol açan edilgen tutumu karşısında başvurucunun, bu durumun bir anda değişebileceğini öngörmesi beklenemez (AYM, İrfan Öztekin, B. No: 2014/19140, 05/12/2017, § 45).
    AYM"ye göre, şehir planlaması ile ilgili düzenlemelere aykırı şekilde inşa edilmiş olması sebebiyle idari makamlarca her an yıkımı mümkün bulunmasına rağmen bu yönde bir girişimde bulunulmaması ve önlem alınmaması, uzunca bir süre bu duruma sessiz kalınması ve esasen yapı sebebiyle vergi tahsil etmek veya yapı için kamu hizmetlerinden yararlandırılması suretiyle bu alanlarda sosyal ortam ve aile ortamının oluşturulmasına izin verilmesi halinde inşa edilen yapının kullanılmasından kaynaklanan ekonomik değerin Anayasa"nın 35. maddesi çerçevesinde önemli bir mal varlığı değeri, dolayısıyla bir "mülk" oluşturduğunun kabul edilmesi gerekir (Nazif Kılıç, B. No: 2014/5162, 15/6/2016, § 35). Bu başvuruda AYM, belediyecilik hizmetleri sunulup sosyal ortam ve aile çevresinin kurulmasına müsaade edilmesi karşısında yıkılan gecekondu ve sökülen ağaçların kullanımının başvurucu yönünden önemli bir ekonomik menfaat teşkil ettiğini ve bu yönden başvurucunun mülkiyet hakkının bulunduğunu kabul etmiştir (Nazif Kılıç, § 40).
    Anılan ilkeler ışığında somut olayı irdelediğimizde, davacının Devlete ait orman vasfındaki taşınmaza yaptırdığı bekçi kulübesini 20 yılı aşkın zamandır kullandığı ve idare tarafından hiçbir müdahalede bulunulmadığı sabittir. Mevcut kanuni düzenlemeler karşısında hukuka aykırı bir şekilde inşa ettirilmiş olmasına ve idari makamlarca her an yıkımı mümkün bulunmasına rağmen bu yönde bir girişimde bulunulmaması ve uzunca bir süre bu duruma sessiz kalınması nedeniyle inşa edilen yapının mülkiyetinin davacıya geçirilmesi mümkün olmasa bile yapının kullanılmasından kaynaklanan ekonomik değerin, Anayasa"nın 35. maddesi çerçevesinde korunması gerektiği açıktır. Bu kapsamda davacıya ödenmesi gereken miktar, yapının enkaz veya asgari levazım bedeli yerine ancak taşınmazın gerçek değeri olmalıdır. Asgari levazım bedelinin hesaplanma şekli göz önüne alındığında enkaz bedeline yakın olacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmazı hukuka aykırı bir şekilde yıkılan davacının gerçek zararının karşılandığından bahsedilemez.
    Sonuç itibarıyla, davalılar tarafından bekçi kulübesi yıkılan davacıya taşınmazın gerçek değerinin verilmesi gerekirken enkaz bedeline hükmedilmesi tarafımızdan doğru bulunmamıştır. Kararın, bu farklı gerekçeyle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun kararına bu yönüyle katılmıyoruz.03/10/2018











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi