Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/629
Karar No: 2021/4958
Karar Tarihi: 20.10.2021

Danıştay 10. Daire 2016/629 Esas 2021/4958 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/629
Karar No : 2021/4958


DAVACI : … 'a vesayeten …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı / …

DAVANIN_KONUSU : 02/09/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin, 22/08/2015 tarihli ve 29453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesi ile değişik 8. maddesi, 2. fıkrası, (a) bendinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI : Davacı tarafından, 15 yıl hapis cezasına mahkum olduğu, bu cezasını kapalı ve açık ceza infaz kurumunda hiçbir disiplin cezası almadan geçirdikten sonra koşullu salıvermeden yararlanarak tahliye olduğu, ancak kendisine saldıran kişilerle kavga etmesi sebebiyle ceza aldığı ve koşullu salıverme hakkının geri alındığı, koşullu salıvermenin geri alınması ile 22 ayı aşkın cezasının kapalı ceza infaz kurumunda infaz edilmeye başlandığı, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 13. maddesi uyarınca açık ceza infaz kurumuna ayrılmayı talep ettiği, ancak bu talebinin reddedildiği belirtilerek, anılan Yönetmeliğin 8. ve 13. maddeleri arasındaki uygulamanın mahkumlar arasında eşitsizliğe neden olduğu, Yönetmeliğin 13. maddesine göre açık ceza infaz kurumunda cezası infaz edilen bir hükümlünün suç işlemesi durumunda kapalı ceza infaz kurumunda (1) yıl kaldıktan sonra açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmesine karşın, Yönetmeliğin dava konusu 8. maddesi, 2. fıkrasına göre koşullu salıverme sırasında suç işlenmesi ve buna bağlı olarak koşullu salıvermenin geri alınması durumunda cezanın tamamının kapalı ceza infaz kurumunda infaz edildiği, söz konusu düzenlemenin 5275 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile Anayasanın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu, bu sebeple dava konusu düzenlemenin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALININ_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin olarak, davanın süre yönünden reddi gerektiği; esasa ilişkin olarak, dava konusu düzenleme bakımından üzerinde durulması gereken hususun, koşullu salıverme kararı geri alınmış bir hükümlünün iyi hallilik koşulunu kaybetmesi olduğu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesi, 12. ve 13. fıkraları kapsamında davacı hakkında işlem tesis edildiği, kapalı ceza infaz kurumunda kalmakta olup da iyi hal gösteren hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gidebileceği, nitekim bu hususta da Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 6. maddesi, 1-a bendinde iyi halli olma koşuluna yer verildiği, koşullu salıverilme kararı kaldırılan hükümlünün iyi hal durumunu da kaybetmiş olduğundan, açık kuruma gidebilmek için ön şart olan iyi halliliği taşımaması karşısında açık kuruma ayrılmasının mümkün olmadığı, ayrıca davacının kapalı ceza infaz kurumunda şu anda infaz edilmekte olan cezasının dava dilekçesinde iddia edildiği gibi yeni işlenen suçun cezası ile ilişkili olmayıp koşullu salıverilme kararına konu cezanın kalan kısmına yönelik olduğu, bu cezanın infazı tamalandıktan sonra koşullu salıverilme sırasında işlenen yeni suçun cezasının infazına başlanacağı, bu esnada şartları taşıması halinde ise davacının açık ceza infaz kurumuna ayrılmasının mümkün olacağı belirtilerek dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, bu sebeple davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava; … H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan davacının, açık ceza infaz kurumuna ayrılma istemi ile ilgili olan 22.8.2015 gün ve 29453 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8'inci maddesinin 2'nci fıkrasının a bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı İdare tarafından davanın süresinden sonra açıldığı ileri sürülmekte ise de; dosyanın incelenmesinden, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebini reddeden karara karşı yapılan itiraz başvurusunun reddine ilişkin Bursa 1. İnfaz Hakimliğinin … gün ve … sayılı kararının 16.12.2015 tarihinde tebliği üzerine, süresi içerisinde dava açıldığı anlaşılmakla; söz konusu iddia da yasal isabet görülmemiştir.
Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin usûl ve esasları düzenlemek amacıyla Yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 14'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında, " Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikte gösterilir." hükmüne; 4'üncü fıkrasında, "Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı veya soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte olanlar ile yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar, kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur." hükmüne; aynı Kanunun 48'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında da, "İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmasında aşağıda belirtilen süreler esas alınır;
a) Kınama cezası onbeş gün,
b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,
c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,
d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,
e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,
f) Hücreye koyma cezası 44 üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,
g) Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre, sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır." hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan; aynı Kanunun "Açık ceza infaz kurumları" başlıklı 14'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında, açık ceza infaz kurumlarının, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlar olduğu; 2'nci fıkrasında da, hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usûllerin yönetmelikte gösterileceği; belirtilmiş olup; söz konusu hükme dayanılarak Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği 2.9.2012 gün ve 28399 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin dava konusu edilen "Açık kuruma ayrılamayacak hükümlüler" başlıklı 8'inci maddesinin1'inci fıkrasının a bendinde, Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerden; haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananların, açık kurumlara ayrılamayacağı, kuralı getirilmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümler ve Ceza infaz kurumlarının yönetimine, ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla uygulamaya konulan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük hükümlerine göre, hapis cezasına mahküm olan hükümlülerin; ceza ve güvenlik tedbirleri idarece alınmış kurumlarda, suçun niteliğine göre idarece belirlenen yer ve sürelerde cezalarının infaz edileceği açıktır. Bu kapsamda, kısa süreli ceza alan suçluların toplumdan çok fazla kopmadan cezasını çekmesi ve kapalı cezaevi şartlarının zorluğu, basit suçlardan ceza alan kişilerin kapalı cezaevi şartlarına maruz kalmasının engellenmesi gibi sebeblerle oluşturulan açık cezaevi infaz kurumlarında, iyi hali görülen ve cezasının infazının bitmesine belli bir süre kalan hükümlülerin iyileştirilmesi kapsamında çalıştırılmasına ve meslek edindirilmesine öncelik verilmektedir.
Sonuç itibarıyla, açık ceza infaz kurumundan firar eden, açık cezaevinde kalmakta iken kapalı ceza infaz kurumuna iade edilen veya açık ceza infaz kurumuna suç teşkil eden madde sokan hükümlerle ilgili yapılan istatistiki çalışmalar da göz önüne alınarak; açık cezaevine hiçbir şekilde gidemeyecek olanlar hariç cezasının belirli bir bölümünü kapalı da geçirdikten sonra açık cezaevine gidebilecek hükümlüler arasında ceza süresi veya tekerrür hükümleri bakımından ayrım yapılmasına ilişkin dava konusu düzenlemede idarenin takdir yetkisine, kamu yararına ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ayrıca; Hakkında verilen cezanın kanunda öngörülen miktarını iyi halli olarak ceza infaz kurumlarında geçirmesi nedeniyle yeniden suç işlememesi koşuluyla salıverilen, ancak şartları ihlal ederek yeniden cezaevine dönen Davacı tarafından, düzenlemenin, kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre verilen disiplin cezası kaldırılan hükümlülerin yeniden açık kuruma ayrılmalarına ilişkin hükme aykırılık oluşturduğu yönünde ileri sürülen iddiada da yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacının 30/04/2002 tarihinde işlediği kasten adam öldürme suçu dolayısıyla … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla 15 yıl 1 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına verilmiş, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine anılan karar … Ceza Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Söz konusu cezanın infazı aşamasında 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda sanık lehine hükümler bulunduğu ve kesinleşmiş mahkumiyetler hakkında da anılan Kanun'un uygulanabileceği değerlendirilerek, … Ceza Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiş, … Ağır Ceza Mahkemesince anılan bozma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararla davacı hakkında kasten adam öldürme suçundan 15 yıl hapis cezası verilmiş, anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda, … Ceza Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla söz konusu karar onanarak kesinleşmiştir.
Sonrasında davacı hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve … D.İş sayılı kararıyla şartlı tahliye kararı verilmiştir. Ancak davacının şartlı tahliye süresi içinde … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı, 16/06/2015 tarihinde kesinleşen kararıyla suç tarihi 25/04/2009 olan “kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak” suçundan 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğinin tespit edilmesi üzerine, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı kararıyla, davacı hakkında verilen … tarihli ve … D.İş sayılı şartlı tahliye kararının kaldırılarak davacının suç işlediği 25/04/2009 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 08/05/2017 tarihleri arasındaki sürenin aynen çektirilmesine karar verilmiştir.
Bu kararın ardınan … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda cezasının infazına başlanan davacı tarafından açık ceza infaz kurumuna ayrılma istemiyle … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'na başvuruda bulunulmuş, bu başvuru üzerine anılan idarece verilen … tarih ve … sayılı kararla, davacının Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin davaya konu 8/2-a maddesi gereğince koşullu salıverilme kararı geri alındığından bahisle açık ceza infaz kurumuna ayrılmasının uygun görülmediğine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davacı tarafından yapılan itiraz başvurusu üzerine, … İnfaz Hakimliğinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu da … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve Değişik İş No: … sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiş olup, anılan kararın 16/12/2015 tarihinde davacıya tebliği üzerine bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, davaya konu Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8. maddesi, 2. fıkrası, (a) bendinde, koşullu salıverme kararı geri alınanların, geri alınan cezalarının tamamının kapalı ceza infaz kurumlarında infaz edileceği düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idare tarafından, davanın süre yönünden reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde,
"1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. ...
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafından, açık ceza infaz kurumuna ayrılma istemiyle yapılan başvurunun Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin davaya konu 8/2-a maddesi gereğince … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı kararıyla reddedildiği, bu karara karşı süresi içinde … İnfaz Hakimliği'ne itiraz başvurusu yapıldığı, itirazın reddi üzerine bu karara karşı da yasal süresi içinde … Ağır Ceza Mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulduğu, anılan itirazın reddine ilişkin kararın davacıya 16/12/2015 tarihinde tebliği üzerine, başka bir ifadeyle, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından davacı hakkında tesis edilen uygulama işleminin kesinleştiğinin öğrenilmesi üzerine, 60 günlük yasal dava açma süresi içinde 09/02/2016 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşıldığından, davalı idarenin süre yönünden davanın reddi gerektiği iddiası yerinde görülmemiştir.

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Dava konu Yönetmeliğin dayanağı olan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, "infazın temel ilkesi", infaza ilişkin kuralların hükümlülerinin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanması; 3. maddesinde, "infazın temel amacı", öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak olarak açıklanmıştır.
Anılan Kanun'un, "Kapalı ceza infaz kurumları" başlıklı 8. maddesinde, "kapalı ceza infaz kurumları", iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı teknik, mekanik, elektronik veya fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasın olanaklı bulunduğu, yeterli düzeyde güvenlik sağlanmış ve hükümlünün gereksinimine göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesisler olarak tanımlanmış; dava konusu Yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girdiği tarihteki haliyle "Açık ceza infaz kurumları" başlıklı 14. maddesinde, "(1) Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
Şeklinde kurulabilir.
(2) Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikte gösterilir... " hükmü; "Koşullu salıverilmede iyi hâlin saptanması" başlıklı 89. maddesinde, "(1) Hükümlünün, Kanunun 107 nci maddesinde öngörülen süreleri, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara içtenlikle uyarak, haklarını iyi niyetle kullanarak, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirerek geçirmiş ve uygulanan iyileştirme programlarına göre de toplumla bütünleşmeye hazır olduğunun disiplin kurulunun görüşü alınarak idare kurulunca saptanmış bulunması gerekir." hükmü; "Koşullu salıverilme" başlıklı 107. maddesinde ise, "(1) Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir....
(12) Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde koşullu salıverilme kararı geri alınır.
(13) Koşullu salıverilme kararının geri alınması hâlinde hükümlünün;
a) Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren kalan cezasının aynen,
b) (Değişik: 25/5/2005-5351/8 md.) Yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, bu yükümlülüklere uymama tarihi ile hak ederek salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek koşuluyla takdir edilecek bir sürenin,
Ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.
(14) Denetim süresi yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır...." hükmü yer almaktadır.
5275 sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasına dayanılarak hazırlanan ve 02/09/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin, 22/08/2015 tarih ve 29453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle değişik "Açık kuruma ayrılamayacak hükümlüler" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, kapalı kurumlarda bulunup da açık kısımlara ayrılamayacak hükümlüler belirlendikten sonra, dava konusu 2. fıkrasında, "Ayrıca;
a) Koşullu salıverilme kararı geri alınanların, geri alınan cezalarının tamamı,
b) Denetimli serbestlik tedbirinin ihlali sonucunda, koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin tamamı,
c) Çocuk eğitimevleri hariç, kapalı kurumlardan firar edenler ile açık kurumlardan ikinci kez firar etmiş olanların, firar tarihinden önce kesinleşmiş olan cezaları ve koşullu salıverilme tarihine kadar kesinleşerek infazına başlanacak olan cezalarının tamamı,
ç) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince verilen hapsen tazyik veya tazyik hapisleri dışında, diğer kanunlarda düzenlenen tazyik, disiplin veya zorlama hapislerinin tamamı,
kapalı kurumlarda infaz edilir. Diğer cezalar, Yönetmelikte aranan koşulların bulunması halinde açık kurumlarda infaz edilebilir." hükmü yer almaktadır.

Dava Konusu Yönetmeliğin İncelenmesi:
Dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihteki haliyle Anayasa'nın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, idari teşkilat yapısı içinde yer alan Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak ve yönetmelik, yönerge, tebliğ, genelge ve talimat gibi çeşitli adlar altında düzenleme yapabilmektedirler.
Ancak, bu düzenlemeler arasında uyulması gereken "normlar hiyerarşisi" kuramına göre, hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
5275 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükümlerinin incelenmesinden görüleceği üzere; “açık ceza infaz kurumları”, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlar olarak; “kapalı ceza infaz kurumları” ise, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı teknik, mekanik, elektronik veya fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasın olanaklı bulunduğu, yeterli düzeyde güvenlik sağlanmış ve hükümlünün gereksinimine göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesisler olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, anılan ceza infaz kurumlarında kalacak hükümlülerin durumunun, bu kurumların niteliğiyle bağdaşır şekilde olması, hizmetin doğal sonucu ve gereğidir.
Yine 5275 sayılı Kanun uyarınca, hükümlülerin koşullu salıverilmelerinde aranan ilk şartın iyi halli olma şartı olduğu, iyi halin saptanmasında, hükümlülerin ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara içtenlikten uyup uymadıkları, yine haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadıkları ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmedikleri ile iyileştirme programları uyarınca toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadıklarına ilişkin idare kurulu tespitinin gerektiği, bu şekilde koşullu salıverilmeleri için aranan iyi halli olma şartını taşıdıkları saptanan hükümlülerin Kanun'da aranan diğer şartları da sağlaması halinde koşullu salıverilmeden yararlanabilecekleri; öte yandan haklarında koşullu salıverme kararı verilen hükümlülerden, bu karar kapsamındaki denetim süresi içinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işleyenlerin veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar edenlerin koşullu salıverilme kararının geri alınacağı, dolayısıyla bu hükümlüler yönünden iyi halli olma durumunun da ortadan kalkacağı anlaşılmaktadır.
Buna göre, cezalarını açık ceza infaz kurumlarında çekebilecek hükümlülerin tespiti aşamasında, açık ve kapalı ceza infaz kurumlarının nitelik ve koşullarının yanı sıra hükümlülerin işledikleri suç ve ceza infaz kurumundaki tutumlarının; başka bir ifadeyle, “ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara içtenlikten uyup uymadıkları, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadıkları ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmedikleri”, özetle suç işleme psikolojisinden uzaklaşarak kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılılık, toplumsal hayata uyumluluk yönleriyle iyileşme ve iyi hal gösterip göstermedikleri hususlarının gözetilmesi, açık ceza infaz kurumlarında firara karşı engellerin ve dış güvenlik görevlisinin bulunmadığı da dikkate alındığında, kamu yararı ve hizmetin gereğidir.
Bu itibarla, daha önce koşullu salıverilmeden yararlanmasına rağmen ceza infaz kurumu dışında bulunduğu dönemde infazın temel amaçları hilafına kamu düzenine aykırı fiillerde bulunan ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen hükümlülerin iyi halli olma koşullarını da yitirdikleri sabit olup; 5275 sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında davalı idareye verilen yetkiye istinaden, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle, koşullu salıverilme kararı geri alınan hükümlülerin, geri alınan cezalarının tamamının kapalı ceza infaz kurumunda infaz edileceğine yönelik düzenleme getiren dava konusu kuralda hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından, Yönetmeliğin 8. maddesi, 2. fıkrasının dava konusu (a) bendi ile 13. maddesindeki düzenlemeler arasında eşitlik ilkesinin gözetilmemesi nedeniyle Anayasanın 10. maddesine aykırılık bulunduğu ileri sürülmekte ise de; Anayasanın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin “kanun önünde eşitliği” ifade ettiği, bunun ise aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek anlamına geldiği, başka bir ifadeyle durum ve konumlardaki özellikler nedeniyle kişi ya da toplulukların değişik kurallara bağlı tutulmasının Anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesini ihlal etmeyeceği Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında ifade edilmiştir. (AYM Kararı, 31.10.2013 tarihli, E:2013/23, K: 2013/123). Dolayısıyla, dava konusu Yönetmeliğin 8. ve 13. maddelerinde, farklı konum ve durumlarda bulunan hükümlülere yönelik düzenleme getirilmesi karşısında, eşitlik ilkesine aykırı bir yön bulunmadığından, davacının söz konusu iddiası yerinde görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 02/09/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 22/08/2015 tarih ve 29453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle değişik 8. maddesi, 2. fıkrası, (a) bendinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi