7. Ceza Dairesi 2021/20297 E. , 2021/14318 K.
"İçtihat Metni"
...Gazetesi’nin 12/10/2013 tarihli nüshasında “..."un Ödülü Kabulü, İşlenen Suçun İtirafı” başlığı ile yayımlanan yazı nedeniyle ilgilisi ... Holding Anonim Şirketi ve ... Turizm İşletmeleri Anonim Şirketi vekili Avukat ...’ın tekzip talebinin kabulü ile tekzip metninin yayımlanmasına dair İSTANBUL Anadolu 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli ve 2013/833 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza hakimliğinin 23/11/2017 tarihli ve 2017/6412 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 17/03/2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/04/2021 tarihli ve KYB. 2021/41134 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
1- İstanbul Anadolu 16. Sulh Ceza Mahkemesince, "haber içeriğine göre, tekzip talep edenleri rencide edici, kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan yorum niteliğinde haber yapıldığı, yapılan haberin basın hak ve özgürlüğünü aşacak aşacak nitelikte olduğu" gerekçesi ile tekzip talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/02/2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir. Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez." şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, tekzibe konu haberin niteliği itibariyle basın özgürlüğü kapsamında kaldığı,
Yine benzer bir olay sebebiyle, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 11/03/2019 tarihli ve 2018/8289 esas, 2019/5452 karar sayılı ilâmında "...başvuran otel ve yöneticileri hakkında, abartılı ve keskin bir dille sunulmuş olsa da kaba bir hakaret veya açık bir suçlama içermeyen, "gezici ..."un ödülü ayağına geliyor" ve "çapulculara destek verdiler" gibi başlıklarla eleştiri sınırları içinde kalan, somut olaylarla toplumun güncel algı seviyesine hitaben çarpıcı ve dikkat çekici başlıklar atılmak istendiği, yazı içeriklerinin ise yukarıda özetlendiği gibi somut bir olayın kendince yorumlanması ve tüzel kişi yöneticilerinin eleştirilmesinden ibaret olduğu, sırf başvuran tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin rencide edilmesi amacıyla kötü niyetli olarak haber yapılmasının söz konusu olmadığı, somut bir olayın hemen ardından güncel bir takım yorumlarda bulunulduğu, bu nedenle haberin basın özgürlüğü çerçevesinde kaldığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, yukarıda yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden, ....sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nun 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA..." şeklinde belirtildiği üzere, ...Gazetesi’nin 12/10/2013 tarihli nüshasında “..."un Ödülü Kabulü, İşlenen Suçun İtirafı” başlığı ile yayımlanan haberin niteliği itibariyle basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden,
2- 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14/1. maddesinde “Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması hâlinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.” şeklindeki düzenlemenin yer aldığı, anılan Kanunun "Tebligat" başlıklı 29. maddesindeki “Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır” şeklindeki düzenleme uyarınca düzeltme ve cevap yazısına ilişkin tebligatın, ilgili gazetenin künyesinde belirtilen adreste tebliğ edilmek üzere gönderilmesi ayrıca sorumlu müdüre yüklenen yükümlülük ve cezai sorumluluk gereği de düzeltme ve cevap yazısının sorumlu müdüre tebliğ edilmesi gerektiği, somut olayda, tekzip metninin yayınlanması için ... 20. Noterliğince ...Gazetesi sorumlu müdürü..."a gönderilen tebligatın, daimi çalışana tebliğ edildiği, ancak muhatabın işyerinde geçici olarak olmamasının sebebinin ve evrakı alan kişinin muhatap adına tebliğ almaya yetkili memur veya müstahdem olup olmadığının açıkça yazılmadığı, dolayısıyla tebligatın bu haliyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu nazara alınmadan, itirazın bu sebeplerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Dosyanın tetkikinde, haberin yayımlandığı gazetenin sorumlu yazı işleri müdürüne gönderilen, düzeltme ve cevap yazısının yayınlanması talebini havi, ... 20. Noterliğinin 06.12.2013 tarih ve 34485 yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğinde bir usulsüzlük görülmediğinden, başvurucu hakkında yayınlanan haberin ise içeriği ve kullanılan ifadeler itibariyle, basın özgürlüğü sınırlarını aşan nitelikte, başvurucuların kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bulunduğundan,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, CMK"nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına kararın bozulmasına dair talebinin REDDİNE, 21.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi