11. Hukuk Dairesi 2018/4820 E. , 2019/6295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 31.01.2018 tarih ve 2017/472-2018/26 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı kurum vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilinin "Moonlight" ibareli 6 ve 11. sınıflardaki "Metalden mamül aydınlatma direği, aydınlatma apliği (armatür)." ürünlerini içeren 26.07.1995/7661 (162558) sayılı markanın sahibi olduğunu, davalının 12.12.2012 tarihinde müvekkilinin "Moonlight" ibareli tescilli markalarına iltibas ve tecavüz oluşturacak nitelikte, 11. sınıftaki "Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri)." ürünlerini içeren 2012/103697 sayılı "MOLLIGHT" ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun Resmî Marka Bülteni"nde ilânı üzerine müvekkilinin iltibas vakıasına dayalı olarak başvurunun reddi arzusunu içeren itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihaî olarak da YİDK tarafından 2014/M-13938 sayılı kararla işaret ve markaların karıştırılmayacağı ve ilişkilendirilmeyeceği gerekçesiyle reddedildiğini ifade ederek, yargılamada da aynı vakıalara dayanarak hukuka aykırı kurum kararının iptaline ve davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, kurum tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun bulunduğunu, zira davacı markaları ile davalı başvurusunun konusu olan işaret arasında biçim, renk, düzenleme tarzı ve kompozisyon olarak görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde iltibas olasılığı bulunmadığını ifade ederek, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; dava tarihi itibariyle devir keyfiyetinin sicile tescil edilmemesi nedeniyle davacıların birlikte dava açmaları 556 sayılı KHK 16/son maddesine uygun bulunmakla birlikte, yargılama sırasında tescil keyfiyetinin gerçekleşmesi nedeniyle davacı ..."in aktif dava ehliyeti kalmadığı gerekçesi ile adı geçen davacı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali ve davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkindir. Mahkemece verilen “Davanın kabulüne, TPMK YİDK’nın 2014/M-13938 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescil olunan 12.12.2012 gün ve 2012/103697 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine” şeklindeki 25/11/2015 tarihli kararın davalılar vekilince temyizi üzerine Dairemizin 28/09/2017 tarih 2016/2311 E. 2017/4875 K. sayılı ilamı ile bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak davacı ...’in açmış olduğu davada aktif dava ehliyetinin yargılama sırasında sona ermesi sebebiyle adı geçen davacı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. HMK 297/2. maddesinde yapılan yasal düzenleme gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Dairemiz bozma ilamının (1) numaralı bendinde davalı TPMK vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiş olup, bu durumda mahkemece, ilk kararın bozma ilamı ile ortadan kalktığı ancak sair red kapsamında kalan hususlar yönünden dosyanın diğer davacısı olan ...yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek, bozma kapsamı dışında kalan talepler yönünden yeniden hüküm tesisi gerekirken, bu konuda herhangi bir hüküm tesis edilmeyerek HMK 297/2. maddesine aykırı şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı TPMK vekilinin temyiz talebi de dikkate alınarak bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı TPMK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı kuruma iadesine, 08/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.