Esas No: 2019/2505
Karar No: 2021/11622
Karar Tarihi: 20.10.2021
Danıştay 6. Daire 2019/2505 Esas 2021/11622 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/2505
Karar No : 2021/11622
DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : 26/05/2017 tarih ve 30077 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in; 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesinin, 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesinin, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklindeki, 43. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki, 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki, 49. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemelerin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu değişikliğe ilişkin düzenlemelerin; Anayasaya ve 2872 sayılı Çevre Kanununa aykırı olduğu, söz konusu değişikliklerin beklenilen hukuki yararı karşılamadığı belirtilerek iptali gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle usule ilişkin olarak; davacının dava açma menfaatinin bulunmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun resen araştırılarak, süresinde açılmadığının tespit edilmesi halinde, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, esasa ilişkin olarak; dava dilekçesinde yer verilen iddiaların maddi ve hukuki mesnetten yoksun olduğu, uygulamadaki tecrübeler ile yargısal içtihatların ışığında yapılan düzenlemelerin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'NUN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmeliğin; 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesi ile 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesinin, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklindeki düzenlemesi ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemesinin iptali, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 43. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme yönünden ise davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 26.05.2017 günlü, 30077 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in; 6. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik) "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki, 8. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik) "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki, 13. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklik) "a) Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" ve (mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 43. maddesinde yapılan değişiklik) "43-Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenlemeler ile 14. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yapılan değişiklik) "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki ve (mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklik) "a)Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemelerin iptali istemiyle açılmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56. maddesinde; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde; Kanunun amacı; bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiş, 10. maddesinde ise, gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü oldukları kurala bağlanmış, Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklik) "a) Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" düzenlemesi ile 14. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklik) "a)Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" düzenlemesi yönünden,
21/09/2017 tarih ve 30187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında;
"aa) İşletme izni: Bir madenin işletmeye alınabilmesi için ruhsat sahasında belirli bir alanda, belirli bir süreyle verilen Ek-16’da yer alan belgeyi,
cc) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda, belirli bir süreyle maden işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen Ek-15’te yer alan yetki belgesini,
jj) Maden işletme faaliyetleri: Üretime yönelik hazırlık çalışmaları ve üretim yapılması için gerekli faaliyetleri,
kk) Maden işletme projesi: Rezervi üç boyutlu olarak belirlenen bir maden yatağındaki madenin, bir termin planı dahilinde, teknolojik ve ekonomik olarak işletilmesi ile çevresel önlemleri alarak madenin kapanma sonrası rehabilitasyon planlamasını içeren Ek-14’de yer alan temel ve detay mühendislik projesini" ifade edeceği kurala bağlanmıştır.
25.11.2014 günlü, 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin EK-1 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 27. maddesinin (a) bendi; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklinde, EK-2 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 49. maddesinin (a) bendi ise; "madenlerin çıkarılması (EK-1 listesinde yer almayanlar)" şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile EK-1 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 27. maddesinin (a) bendi; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklinde, 14. maddesi ile EK-2 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 49. maddesinin (a) bendi ise; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklinde düzenlenmiştir.
Dairemizce, ÇED süreçleri ve verilen ÇED kararlarına ilişkin açılan davalarda yapılan yargılamalar aşamasında görülmüştür ki, maden ocağı işletmesi kurmak isteyen girişimcilerce Yönetmelikte belirlenen 25 hektar sınırı aşılmadan hazırlanan proje tanıtım dosyaları ile ÇED Gerekli Değildir kararları, valiliklerden alınarak faaliyete başlanılmakta, ancak süreç içerisinde bazen denetimlerdeki eksiklik ya da yetersizlik nedeniyle çalışma sahası 25 hektarın çok üzerine çıkmakta, bazen de ilave maden ocağı çalışma sahası için yapılan başvurulara da ÇED Gerekli Değildir kararları verilerek toplamda 25 hektarın üzerindeki çalışma sahalarına kısım kısım verilen ÇED Gerekli Değildir kararları ile ocak sahaları genişletilmekte olup, nesnel ve teknik bir gerekçeye, herhangi bir rapor, uzman görüşü ya da somut bilgi veya belgeye dayanmayan dava konusu Yönetmelik kurallarında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan dava konusu düzenlemenin hukuka aykırılığına yol açan durum, projenin çevresel etki değerlendirmesinin ruhsat alanına ya da çalışma alanına göre belirlenmesi değil, söz konusu düzenlemenin, ruhsat alanı içerisindeki birden fazla çalışma sahasında ÇED sürecine tabi olmaksızın madencilik faaliyeti yapılmasına sebebiyet vermesinden kaynaklanmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik) "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki düzenlemesi ile (mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik) 8. maddesinde yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki düzenlemeler yönünden,
25.11.2014 günlü, 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin "Komisyonun çalışma usulü ve çevresel etki değerlendirmesi raporunun incelenmesi" başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrası; "Komisyon salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler; kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise 12. maddenin 2. fıkrası; "Komisyon, yazılı görüş vermiş olan inceleme, değerlendirme komisyonu üyeleri dahil salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler, kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir. İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde düzenlenmiştir.
25.11.2014 günlü, 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin, "Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı" başlıklı 17. maddesinin 1. fıkrası; "Bakanlık Proje Tanıtım Dosyalarını EK-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlilik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir." şeklinde düzenmiştir.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise 17. maddenin 1. fıkrası; "Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde düzenmiştir.
25.11.2014 günlü, 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin "Tanımlar ve kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin (s) bendinde, Komisyon; proje için verilecek Özel Formatın kapsamını belirlemek ve hazırlanan ÇED Raporunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından kurulan komisyon, olarak tanımlanmış, Yönetmeliğin "Çevresel etki değerlendirmesi sürecinin başlatılması ve komisyonun kuruluşu" başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında ise, Bakanlık tarafından başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Bakanlık yetkilileri, proje sahibi ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan oluşan bir Komisyon kurulacağına yer verilmiştir.
31.07.2009 günlü, 27305 sayılı Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin "Kurum İçi ve Kurum Dışı Yazışma" başlıklı 11. maddesinde; Kurum içi ve kurum dışı görüş, bilgi ve belge talep yazılarının günlü yazılacağı, ilgili mevzuatındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, idarelerin belge taleplerini en geç beş gün, bilgi ve görüş taleplerini ise en geç on beş gün içinde yerine getireceği, idarenin, bilgi ve görüş yazıları için on beş günü geçmemek üzere ek süre kullanabileceği, bu yazışmaların elektronik ortamda da yapılabileceği düzenlenmiş olup, dava konusu Yönetmeliğin 6. ve 8. maddeleri ile mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrası ile 17. maddesinin 1. fıkrasına eklenen, otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi, kurum/kuruluşun görüşünün olumlu kabul edileceğine dair ibarelerin, yine aynı Yönetmelikle düzenlendiği üzere kurulacak komisyonun çalışmalarını hızlandırmak ve görüş verilmemesi durumda, komisyon çalışmalarının tıkanmasını önlemek amaçlı olduğu, benzer şekilde Yönetmeliğin başvuru ve inceleme başlıklı 16. maddesinin 3. fıkrasında proje tanıtım dosyasındaki eksikliklerin 6 ay içinde tamamlanmaması halinde ÇED sürecinin sona ereceği; Yönetmeliğin 17. maddesinin 2. fıkrasında ise Bakanlığın inceleme ve değerlendirmelerini on beş (15) iş günü içinde tamamlayacağı ve proje hakkında "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararını beş (5) iş günü içinde vereceği düzenlenmiş olup, Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde de benzer (süreli) düzenlemelerin yer aldığı görülmektedir.
Bu itibarla, ÇED sürecini gereksiz zaman kayıplarına yol açmadan sonuçlandırmaya ve bu süreçteki tıkanmaları önlemeye yönelik yapılan bu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 43. maddesinde yapılan değişiklik) "43-Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenlemeler ile 14. maddesinde yer alan (mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yapılan değişiklik) "42-Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenlemeleri yönünden,
03.10.2013 günlü, 28784 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santralleri türbin sayısı üzerinden (5-20 olanlar EK-2; 20 ve üzeri olanlar ise EK-1 listesinde düzenlenmiştir) değerlendirilmiş, 25.11.2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde rüzgar enerji santralleri kurulu güç üzerinden (Kurulu gücü 10-50 MWm olanlar EK-2, 50 MWm ve üzeri olanlar ise EK-1 listesinde düzenlenmiştir.) değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise; EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin hem türbin sayısı hem de kurulu güç üzerinden (türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri EK-1, türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri EK-2 listesinde) düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, rüzgar enerji santrallerinin yerleşim yerlerine ve korunan alanlara mesafesi, gürültü mesafesi ve sınırı gibi ekolojik kriterler getirilmesinin gerekli olduğu, kurulu güç ya da türbin sayısı üzerinden belirlenen eşik değerlerin bilimsel ve teknik açıdan karşılığı bulunmadığı ileri sürülmüş; davalı idare tarafından ise, rüzgar enerji santralleri projeleri içinde tüm değerlendirmelerin faaliyetin gerçekleştirileceği saha ve etki alanı çerçevesinde yapıldığı Danıştay 14. Dairesince verilen E:2015/592, 2015/586, 2015/505 sayılı, 02.02.2016 günlü yürütmenin durdurulması kararları dikkate alınarak, dava konusu düzenleme ile her iki kriterin (kurulu güç ve türbin sayısı) de göz önünde bulundurulduğu belirtilmiştir.
03.10.2013 günlü, 28784 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin türbin sayısı üzerinden değerlendirilmesine rağmen, 25.11.2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin MWm üzerinden değerlendirildiği, yapılan bu düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması talepli davaların açılması üzerine Dairemizce E:2015/592, 2015/586, 2015/505 sayılı, 02.02.2016 günlü yürütmenin durdurulması kararları verildiği, davalı idare tarafından bu kez dava konusu yönetmelik değişikliği ile rüzgar enerji santralleri türbin sayısı veya kurulu güç üzerinden değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay 14.Dairesinin 02.11.2017 günlü, E:2017/1907 sayılı; yürürlükten kaldırılan 2013 tarihli yönetmelik ile belirlenmiş olan türbin sayısı kriteri ile 2014 tarihli yönetmeliğin getirdiği ve hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmiş olan MWm kriterinin bir arada yeniden düzenlenmesinin; hangi gerekçelere dayandığının sorulmasına, söz konusu değişikliğin ve bu değişikliğin muhtemel çevresel etkilerinin, mevzuat veya bilimsel ve teknik çalışmaya dayanıp dayanmadığının, dayanıyorsa bu hususa ilişkin her türlü bilgi ve belgenin (herhangi bir kamu kurum ve kuruluşundan görüş alınmış veya teknik ve bilimsel çalışmasından yararlanılmış ise bu hususlara ilişkin bilgi ve belgelerin de gönderilmesi suretiyle) istenilmesine ilişkin ara kararına davalı idare tarafından verilen cevapta, rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç üzerinden lisanslandırılması nedeniyle ve üretilen gücün artmasıyla türbinin boyut ve ağırlıkları artacağından, rüzgar enerji santrallerinin çevresel etkileri değerlendirilirken türbin kapasitesi ve kurulu gücün birlikte tayin edilmesinin yerinde bir düzenleme olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç üzerinden lisanslandırılması ve türbin kapasitelerinin değişiklik göstermesi sebebiyle, kurulu güç ve türbin sayısı üzerinden birlikte değerlendirilmeye tabi tutularak EK-1 ve EK-2 listelerinde düzenlenmelerinde hukuka aykırılık bulunmamakta olup, AB ÇED Direktifinde rüzgar enerji santrallerinin sadece EK-2 listesinde düzenlendiği hususu da göz önüne alındığında, söz konusu değişikliklerin projelerin lisans, inşaat ve işletme aşamasında çevreye doğrudan veya dolaylı olarak kısa veya uzun vadeli, geçici veya kalıcı, olumlu ya da olumsuz yöndeki etkileri ile AB ÇED Direktifi listelerinin esas alındığı anlaşıldığından, söz konusu değişikliklerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde yer alan "a) Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" ve 14. maddesinde yer alan "a)Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemeler yönünden iptali, 6. maddesinde yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki, 8. maddesinde yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki düzenlemeler, 13. maddesinde yer alan "43-Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenlemeler ile 14. maddesinde yer alan "42-Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenlemeler yönünden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 20/10/2021 tarihinde, davacı vekili Av. … 'un ve davalı idare vekili Av. … 'nun geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde dayanılarak Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği hazırlanmış ve 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Davalı idare tarafından, hem uygulamada edinilen tecrübelerin ışığında ihtiyacın daha iyi karşılanmasını sağlamak, hem de yargı kararlarının gereğini yerine getirmek amacıyla, 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde değişiklik yapıldığı ileri sürülmüştür.
Bakılan dava, bu amaçla hazırlanarak 26/05/2017 tarih ve 30077 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in; 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesinin, 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesinin, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklindeki, 43. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki, 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki, 49. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemelerin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesinde; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır." hükmüne, 2. maddesinde; "Çevre korunması: Çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü, Sürdürülebilir çevre: Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini, Sürdürülebilir kalkınma: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi, Çevresel etki değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları, ifade eder" hükmü, 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.:2006/99, K.:2009/9 sayılı Kararı ile.) Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." hükmü yer almıştır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde dayanılarak hazırlanan ve 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren (dava konusu Yönetmelikten önceki şekliyle) Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde; "(1) Bu Yönetmelikte geçen; ... s) Komisyon: Proje için verilecek Özel Formatın kapsamını belirlemek ve hazırlanan ÇED Raporunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından kurulan Komisyonu, ... ifade eder." tanımına, "Çevresel etki değerlendirmesi sürecinin başlatılması ve komisyonun kuruluşu" başlıklı 8. maddesinde; "... (4) İnceleme sonucunda başvuru dosyasının ek-3’te yer alan ÇED Genel Formatına uygun hazırlandığına karar verilmesi halinde, Bakanlık tarafından başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Bakanlık yetkilileri, proje sahibi ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan oluşan bir Komisyon kurulur. ..." kuralına, Komisyonun çalışma usulü ve çevresel etki değerlendirmesi raporunun incelenmesi başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrasında; "Komisyon, salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler; kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir." kuralına, "Başvuru ve inceleme" başlıklı 16. maddesinin 3. fıkrasında; "Eksiklikleri altı (6) ay içerisinde tamamlanmayan Proje Tanıtım Dosyasına ilişkin ÇED süreci sonlandırılır." kuralına, "Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı" başlıklı 17. maddesinde; "(1) Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. (2) Bakanlık on beş (15) iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararını beş (5) iş günü içinde verir, kararı Valiliğe, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirir. Valilik, bu kararı askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurur. ..." kuralına, ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ başlıklı EK-1 LİSTESİNİN 27. maddesinin (a) bendinde; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" kuralına, 43. maddesinde; "Kurulu gücü 50 MWm ve üzeri rüzgar enerji santralleri" kuralına, "SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ başlıklı EK-2 LİSTESİNİN 42. maddesinde; "Kurulu gücü 10-50 MWm olan rüzgâr enerji santralleri" kuralına, 49. maddesinin (a) bendinde ise; "Madenlerin çıkarılması, (Ek-1 listesinde yer almayanlar)" kuralına yer verilmiştir.
26/05/2017 tarih ve 30077 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in; 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında; "Komisyon, yazılı görüş vermiş olan inceleme, değerlendirme komisyonu üyeleri dahil salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler, kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir. İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir.” kuralı, 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında; "Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir.” kuralı, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin; 27. maddesinin (a) bendinde; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" kuralı, 43. maddesinde ise; "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" kuralı, 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin; 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" kuralı, 49. maddesinin (a) bendinde ise; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" kuralı yer almıştır.
14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin; 27. maddesinin (a) bendinde; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları” kuralına, 2. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde; "Madenlerin çıkarılması (Ek-1 listesinde yer almayanlar)” kuralına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 31/07/2009 tarih ve 27305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik'in "Kurum içi ve kurum dışı yazışma" başlıklı 11. maddesinde; "(1) Kurum içi ve kurum dışı görüş, bilgi ve belge talep yazıları günlü yazılır. İlgili mevzuatındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, idareler belge taleplerini en geç beş gün, bilgi ve görüş taleplerini ise en geç onbeş gün içinde yerine getirir. İdare, bilgi ve görüş yazıları için onbeş günü geçmemek üzere ek süre kullanabilir. Bu yazışmalar elektronik ortamda da yapılabilir." kuralı yer almıştır.
Uyuşmazlığa Konu Yönetmeliğin İptali İstenilen Düzenlemelerinin İncelenmesi:
Çevresel etkiler doğurabilecek nitelikte olması sebebiyle ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde yer alan bir faaliyet veya projenin, eşik değerlerinde değişiklik yapılması veya Ek-1 listesinden çıkarılarak sadece Ek-2 listesinde düzenlenmesi ya da ÇED Yönetmeliği kapsamından tamamen çıkarılması durumlarında, bu değişikliklerin nesnel ve teknik gerekçelere dayanması ve bu faaliyet ve projenin çevreye olan etkilerinin değerlendirilmesine yönelik bir rapor, uzman görüşü ya da somut bilgi veya belge bulunması gerekmektedir.
Yine, Avrupa Birliği ÇED Direktifi EK listelerinde yer almasa veya sadece Ek-2 listesinde yer alsa dahi, ulusal hukuk uyarınca, çevresel etkiler doğurabilecek nitelikteki faaliyetler için çevresel etki değerlendirmesi sürecinin öngörülmesinde, AB ÇED Direktifinde yer almayan veya EK-2 listesinde yer alan bir faaliyetin, kapasite değerlerine göre ayrıma tabi tutularak hem EK-1 ve hem de EK-2 listesinde veya sadece EK-1 listesinde düzenlenmesinde bir engel bulunmamaktadır. Nitekim, AB ÇED Direktifi EK listelerinde yer almamasına rağmen, dava konusu ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde yer alan projelerin varlığı olumlu bir göstergedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklindeki düzenlemesi ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 13. ve 14. maddeleri ile mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinde ve Ek-2 listesinin 49. maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin düzenlemeler, 14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ve 2. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu itibarla; söz konusu maddelerin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunmayan ve dolayısıyla uygulanma kabiliyeti kalmayan Yönetmeliğin anılan maddeleri yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesi ile 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesi yönünden;
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin 12. maddesinin 2. fıkrası; "Komisyon salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler; kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise 12. maddenin 2. fıkrası; "Komisyon, yazılı görüş vermiş olan inceleme, değerlendirme komisyonu üyeleri dahil salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler, kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir. İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde düzenlenmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı ÇED Yönetmeliğinin 17. maddesinin 1. fıkrası; "Bakanlık Proje Tanıtım Dosyalarını EK-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlilik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir." şeklinde düzenmiştir.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise 17. maddenin 1. fıkrası; "Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde düzenmiştir.
Davacı tarafından; söz konusu düzenleme ile çok az kurumun görüşüyle sürecin tamamlanabileceği, halbuki kurumlardan istenilen görüşün, mevcut görüşlerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılacak kritik bir görüş olabileceği, dolayısıyla hiçbir sınırlama getirilmeden 30 gün içinde görüş bildirilmemesi durumunda kurumun görüşünün olumlu olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek anılan fıkranın iptali istenilmektedir.
Davalı idare tarafından; kamu hizmetlerinin daha hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere, uygulanan pek çok mevzuat metninde, kurum görüşlerinin temini için süre ile sınırlama getirildiği beyan edilerek birçok yönetmelikten örnekler verilmiş ve 30 günlük süre içerisinde inceleme, değerlendirme, analiz ve etüt çalışmalarının devam ettiği, söz konusu çalışmalar tamamlandığında görüş verileceğinin bildirilmesi durumunda, söz konusu çalışmaların tamamlanmasının ve ilgili kurumun nihai görüşünün verilmesinin beklenildiği, nihai değerlendirmeye ulaşılamaması halinde, kurum görüşünün olumlu/olumsuz kabul edilerek karar verilmesinin mümkün olmadığı savunulmuştur.
Yukarıda yer verilen Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinde; Kurum içi ve kurum dışı görüş, bilgi ve belge talep yazılarının günlü yazılacağı, ilgili mevzuatındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, idarelerin belge taleplerini en geç beş gün, bilgi ve görüş taleplerini ise en geç on beş gün içinde yerine getireceği, idarenin, bilgi ve görüş yazıları için on beş günü geçmemek üzere ek süre kullanabileceği, bu yazışmaların elektronik ortamda da yapılabileceği düzenlenmiş olup, dava konusu Yönetmeliğin 6. ve 8. maddeleri ile mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasına ve 17. maddesinin 1. fıkrasına eklenen, otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi, kurum/kuruluşun görüşünün olumlu kabul edileceğine dair ibarelerin, yine aynı Yönetmelikle düzenlendiği üzere kurulacak komisyonun çalışmalarını hızlandırmak ve görüş verilmemesi durumda, komisyon çalışmalarının tıkanmasını önlemek amaçlı olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim, benzer şekilde Yönetmeliğin başvuru ve inceleme başlıklı 16. maddesinin 3. fıkrasında proje tanıtım dosyasındaki eksikliklerin 6 ay içinde tamamlanmaması halinde ÇED sürecinin sona ereceği; Yönetmeliğin 17. maddesinin 2. fıkrasında ise Bakanlığın inceleme ve değerlendirmelerini on beş (15) iş günü içinde tamamlayacağı ve proje hakkında "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararını beş (5) iş günü içinde vereceği düzenlenmiş olup, Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde de benzer (süreli) düzenlemelerin yer aldığı görülmektedir.
Bu itibarla, ÇED sürecini gereksiz zaman kayıplarına yol açmadan sonuçlandırmaya ve bu süreçteki tıkanmaları önlemeye yönelik yapılan bu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 43. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme yönünden;
Mülga 03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde rüzgar enerji santralleri, türbin sayısı üzerinden (Türbin sayısı 5-20 olanlar EK-2; 20 ve üzeri olanlar ise EK-1 listesinde düzenlenmiştir.) değerlendirilirken, 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde ise rüzgar enerji santralleri, kurulu güç üzerinden (Kurulu gücü 10-50 MWm olanlar EK-2, 50 MWm ve üzeri olanlar ise EK-1 listesinde düzenlenmiştir.) değerlendirilmiştir.
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında ise; EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin hem türbin sayısı hem de kurulu güç üzerinden (türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri EK-1, türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri EK-2 listesinde) düzenlenmiştir.
Davacı tarafından; gelişen teknoloji ile üç MW veya beş MW kapasiteli türbinler üzerinden ÇED başvurularının yapıldığı, kapasite ölçeğine göre gerçekleşecek her düzenlemenin gelişen teknoloji karşısında işlevini görmediği, rüzgar enerji santrallerinin yerleşim yerlerine ve korunan alanlara mesafesi, gürültü mesafesi ve sınırı gibi ekolojik kriterler getirilmesinin gerekli olduğu, kurulu güç ya da türbin sayısı üzerinden belirlenen eşik değerlerin bilimsel ve teknik açıdan karşılığının bulunmadığı belirtilerek anılan düzenlemelerin iptali istenilmiştir.
Davalı idare tarafından ise; rüzgar enerji santralleri projeleri için tüm değerlendirmelerin faaliyetin gerçekleştirileceği saha ve etki alanı çerçevesinde yapıldığı, Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen E:2015/505, E:2015/586 ve E:2015/592 sayılı, 02/02/2016 tarihli yürütmenin durdurulması kararları dikkate alınarak, dava konusu düzenleme ile her iki kriterin (kurulu güç ve türbin sayısı) de göz önünde bulundurulduğu savunulmuştur.
03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin türbin sayısı üzerinden değerlendirilmesine rağmen, 25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 listelerinde, rüzgar enerji santrallerinin MWm üzerinden değerlendirilmesi nedeniyle bu düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması talepleriyle Danıştay Ondördüncü Dairesinin E:2015/505, E:2015/586 ve E:2015/592 sayılı dosyalarında açılan davalarda, Dairenin E:2015/505, E:2015/586 ve E:2015/592 sayılı, 02/02/2016 tarihli kararlarıyla anılan düzenlemelerin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, davalı idare tarafından bu kez dava konusu yönetmelik değişikliği ile rüzgar enerji santrallerinin, türbin sayısı veya kurulu güç üzerinden değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Ondördüncü Dairesinin 02/11/2017 tarih ve E:2017/1907 sayılı ara kararıyla "Yürürlükten kaldırılan 2013 tarihli yönetmelik ile belirlenmiş olan türbin sayısı kriteri ile 2014 tarihli Yönetmeliğin getirdiği ve hakkında Dairece yürütmenin durdurulması kararı verilmiş olan MWm kriterinin bir arada yeniden düzenlenmesinin;
a)- Hangi gerekçelere dayandığının sorulmasına,
b)- Söz konusu değişikliğin ve bu değişikliğin muhtemel çevresel etkilerinin, mevzuat veya bilimsel ve teknik çalışmaya dayanıp dayanmadığının, dayanıyorsa bu hususa ilişkin her türlü bilgi ve belgenin (herhangi bir kamu kurum ve kuruluşundan görüş alınmış veya teknik ve bilimsel çalışmasından yararlanılmış ise bu hususlara ilişkin bilgi ve belgelerin de gönderilmesi suretiyle) istenilmesine," karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından verilen cevapta, rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç üzerinden lisanslandırılması ve üretilen gücün artmasıyla türbinin boyut ve ağırlıkları artması nedeniyle rüzgar enerji santrallerinin çevresel etkileri değerlendirilirken, kurulu gücün ve türbin kapasitesinin eşik değer tayin edilmesinin yerinde bir düzenleme olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan, ÇED kararı verilen rüzgar enerji santrallerinde de gelişen teknolojiye bağlı olarak proje değişikliğine gidildiği, proje değişikliğinin ise çoğu zaman türbin sayısındaki artış veya azalma şeklinde gerçekleşirken, bazen de (türbin sayısı değişmeksizin) mevcut türbinin bir başkasıyla değiştirilerek (teknoloji dizayn değişikliği) kurulu güçte artışa ya da azalmaya gidilmesi şeklinde olduğu, dolayısıyla türbin sayısında meydana gelen azalma veya artmanın da eşik değer olarak kabul edilmesinin yerinde bir düzenleme olduğu ileri sürülmüştür.
Rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç üzerinden lisanslandırılması ve türbin kapasitelerinin değişiklik göstermesi sebebiyle, kurulu güç ve türbin sayısı üzerinden birlikte değerlendirilmeye tabi tutularak EK-1 ve EK-2 listelerinde düzenlenmelerinde hukuka aykırılık bulunmamakta olup, AB ÇED Direktifinde rüzgar enerji santrallerinin sadece EK-2 listesinde düzenlendiği hususu da göz önüne alındığında, söz konusu değişikliklerin projelerin lisans, inşaat ve işletme aşamasında çevreye doğrudan veya dolaylı olarak kısa veya uzun vadeli, geçici veya kalıcı, olumlu ya da olumsuz yöndeki etkileri ile AB ÇED Direktifi listelerinin esas alındığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davacı tarafından ileri sürülen, eşik değerler belirlenirken dikkate alınması gereken rüzgar enerji santrallerinin yerleşim yerlerine ve korunan alanlara mesafesi, gürültü mesafesi ve sınırı gibi hususların, projelerin muhtemel çevresel etkileri belirlenirken, ÇED sürecinde ele alınan konu başlıkları olduğunun da kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla; rüzgar enerji santrallerinin, türbin sayısı veya kurulu güç üzerinden değerlendirilmesine yönelik dava konusu Yönetmeliğin anılan maddelerinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklindeki düzenlemesi ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 49. maddesinin (a) bendinde yer alan "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması" şeklindeki düzenlemesi yönünden oybirliğiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Yönetmeliğin; 6. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesi ile 8. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklindeki son cümlesi yönünden oyçokluğuyla; 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin 43. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme ile 14. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 42. maddesinde yer alan "Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri" şeklindeki düzenleme yönünden ise oybirliğiyle DAVANIN REDDİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yapılan toplam … -TL yargılama giderinin; haklılık durumu dikkate alınarak takdir edilen … -TL'sinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, … -TL'sinin ise davacı üzerinde bırakılmasına; davalı idare tarafından yapılan toplam … -TL yargılama giderinin; … -TL'sinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, … TL'sinin ise davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … -TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya, … -TL vekâlet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Dava konusu Yönetmelikle yapılan değişiklik sonrasında 12. maddenin 2. fıkrası; "Komisyon, yazılı görüş vermiş olan inceleme, değerlendirme komisyonu üyeleri dahil salt çoğunluk ile toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merkezi ve yerel kurum/kuruluşları ilgilendiren konulardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde görevlendirilirler, kurum/kuruluşları adına görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri Komisyon başkanınca değerlendirilir. İnceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde, 17. maddenin 1. fıkrası ise; "Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir." şeklinde düzenmiştir.
Davacı tarafından; söz konusu düzenleme ile çok az kurumun görüşüyle sürecin tamamlanabileceği, halbuki kurumlardan istenilen görüşün, mevcut görüşlerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılacak kritik bir görüş olabileceği, dolayısıyla hiçbir sınırlama getirilmeden 30 gün içinde görüş bildirilmemesi durumunda kurumun görüşünün olumlu olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek anılan fıkranın iptali istenilmektedir.
Davalı idare tarafından; kamu hizmetlerinin daha hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere, uygulanan pek çok mevzuat metninde, kurum görüşlerinin temini için süre ile sınırlama getirildiği beyan edilerek birçok yönetmelikten örnekler verilmiş ve 30 günlük süre içerisinde inceleme, değerlendirme, analiz ve etüt çalışmalarının devam ettiği, söz konusu çalışmalar tamamlandığında görüş verileceğinin bildirilmesi durumunda, söz konusu çalışmaların tamamlanmasının ve ilgili kurumun nihai görüşünün verilmesinin beklenildiği, nihai değerlendirmeye ulaşılamaması halinde, kurum görüşünün olumlu/olumsuz kabul edilerek karar verilmesinin mümkün olmadığı savunulmuştur.
Anayasa Mahkemesinin 15/01/2009 tarih ve E:2006/99, K:2009/9 sayılı kararında da belirtildiği üzere; günümüzde çevrenin kirlendikten veya bozulduktan sonra eski hale getirilmesinin çok külfetli olması, hatta kimi durumlarda olanaksız bulunması nedeniyle, kirlenen çevreyi temizleme veya bozulan çevreyi onarma yerine, olası olumsuz etkilerin baştan önlenmesinin, çevresel etki değerlendirilmesi ile ulaşılmak istenilen asıl amaç olduğu kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, çevresel etki değerlendirme süreci, çevreye önemli etkisi olabilecek projeler için kurum/kuruluşların görüşüne başvurularak çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin ortaya konulduğu bir faaliyettir.
ÇED sürecinin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, inceleme değerlendirme toplantısı sonrasında otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşünün olumlu kabul edilmesi, 2872 sayılı Çevre Kanununun bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak amacına ve çevresel etki değerlendirmesi ile ulaşılmak istenilen projelerin olası olumsuz etkilerinin baştan önlenmesi gerekliliğine aykırı olduğundan, bu yöndeki dava konusu düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Çoğunluk kararında, ÇED sürecini gereksiz zaman kayıplarına yol açmadan sonuçlandırmaya ve tıkanmaları önlemeye yönelik yapılan bu değişikliklerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmekte ise de, inceleme değerlendirme toplantısı sonrasında görüş bildirmeyen komisyon üyesi kurum/kuruluşun görüşünün olumlu kabul edilmesi halinde, çevreye önemli etkisi olabilecek projelerin yol açabileceği olası zararların önlenmesi hususunun göz ardı edilmesinin söz konusu olabileceği açıktır.
Bu itibarla, mevcut Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrası ile 17. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişikliğe ilişkin dava konusu Yönetmeliğin 6. ve 8. maddelerinin anılan kısımlarının iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.