Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/19940
Karar No: 2021/11626
Karar Tarihi: 20.10.2021

Danıştay 6. Daire 2019/19940 Esas 2021/11626 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/19940
Karar No : 2021/11626

DAVACILAR : 1- …Köyü Muhtarlığını Temsilen Köy Muhtarı …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı - …

VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU : 19/04/2019 tarih ve 30750 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan; "25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler" şeklindeki düzenlemenin iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu düzenlemenin; Anayasaya, Uluslararası Sözleşmelere ve 2872 sayılı Çevre Kanununa ve yargısal içtihatlara aykırı olduğu, düzenlemede kamu yararı bulunmadığı belirtilerek iptali gerektiği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmaması nedeniyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi, esasa ilişkin olarak dava konusu düzenlemenin mevzuatta belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde tesis edildiği, iptalini gerektiren bir yönünün bulunmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Bir önceki düzenlemede (14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendinde) "... veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları" cümlesine yer verilmesi ile yargı kararlarındaki gerekçelerin dikkate alındığı bir düzenleme yapıldığı halde, dava konusu Yönetmelikte söz konusu kısma yer verilmeyerek eksik düzenleme nedeniyle anılan maddenin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava ; 19/04 /2019 tarihli, 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan" Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1.maddesinde yer alan;25/11/2014tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendinin “a) 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler,” şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacı; bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiş, 10. maddesinde ise, gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü oldukları kurala bağlanmış, Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği düzenlemesine yer verilmiştir.
21/09/2017 tarih ve 30187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında;
"aa) İşletme izni: Bir madenin işletmeye alınabilmesi için ruhsat sahasında belirli bir alanda, belirli bir süreyle verilen Ek-16’da yer alan belgeyi,
cc) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda, belirli bir süreyle maden işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen Ek-15’te yer alan yetki belgesini,
jj) Maden işletme faaliyetleri: Üretime yönelik hazırlık çalışmaları ve üretim yapılması için gerekli faaliyetleri,
kk) Maden işletme projesi: Rezervi üç boyutlu olarak belirlenen bir maden yatağındaki madenin, bir termin planı dahilinde, teknolojik ve ekonomik olarak işletilmesi ile çevresel önlemleri alarak madenin kapanma sonrası rehabilitasyon planlamasını içeren Ek-14’de yer alan temel ve detay mühendislik projesini" ifade edeceği kurala bağlanmıştır.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 27. maddesinin (a) bendi; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklinde düzenlenmiştir.
26/05/2017 günlü, 30077 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 13. maddesi ile EK-1 listesinin "Madencilik Projeleri" başlıklı 27. maddesinin (a) bendinde; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" şeklinde değişiklik yapılmıştır.
Anılan düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Danıştay Ondördüncü Dairesi'nin 14/12/2017 tarih ve E:2017/2082 sayılı ve 28/02/2018 tarih ve E:2017/1907 sayılı kararıyla;
"- Bir alanda maden zuhurunun ortaya çıkarılması ile başlayıp işletme ruhsatına bağlanan madene ait işletme ruhsat sahasının, 25 hektardan fazla olması ve bu ruhsata bağlı olarak yapılacak madencilik projelerinin ise 25 hektardan daha küçük çalışma alanında etaplar halinde gerçekleştirilmek istenilmesi durumunda, anılan madencilik projeleri için Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin EK-1 listesi kapsamında, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu düzenlenmesi gerekmekte iken, dava konusu Yönetmelik değişikliği ile ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın, sadece çalışma alanı büyüklüğüne göre maden çıkarılmasına ilişkin projenin ÇED'e tabi olup olmadığı belirlenebilecektir.
- Dairemizce, ÇED süreçleri ve verilen ÇED kararlarına ilişkin açılan davalarda yapılan yargılamalar aşamasında görülmüştür ki, maden ocağı işletmesi kurmak isteyen girişimcilerce Yönetmelikte belirlenen 25 hektar sınırı aşılmadan hazırlanan proje tanıtım dosyaları ile ÇED Gerekli Değildir kararları, valiliklerden alınarak faaliyete başlanılmakta, ancak süreç içerisinde bazen denetimlerdeki eksiklik ya da yetersizlik nedeniyle çalışma sahası 25 hektarın çok üzerine çıkmakta, bazen de ilave maden ocağı çalışma sahası için yapılan başvurulara da ÇED Gerekli Değildir kararları verilerek toplamda 25 hektarın üzerindeki çalışma sahalarına kısım kısım verilen ÇED Gerekli Değildir kararları ile ocak sahaları genişletilmekte olup, nesnel ve teknik bir gerekçeye, herhangi bir rapor, uzman görüşü ya da somut bilgi veya belgeye dayanmayan dava konusu Yönetmelik kurallarında hukuka uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle anılan düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
- Anılan kararların söz konusu düzenlemeye ilişkin kısmına yapılan itirazlar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07/05/2018 tarih ve YD İtiraz No:2018/177 sayılı ve 19/12/2018 tarih ve YD İtiraz No:2018/581 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
- Söz konusu yargı kararlarının uygulanması amacıyla, 14/06/2018 günlü, 30451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile yukarıda yer verilen düzenlemede değişiklik yapılmıştır.
- 14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“a) 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları,"
Dairenin anılan düzenlemenin iptali istemiyle E:2018/3536 sayılı dosyasında açılan davada verilen 26/12/2018 günlü yürütmenin durdurulması kararına yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/03/2019 günlü,YD İtiraz No:2019/575 sayılı kararıyla kabul edilerek yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin Daire kararının kaldırılmasına ve dava konusu Yönetmelik kuralına yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/03/2019 günlü,YD İtiraz No:2019/575 sayılı kararında;
"Davalı idare tarafından dava konusu düzenlemenin yukarıda yer verilen yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla tesis edildiği belirtildiğinden, uyuşmazlıkta bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Danıştay Ondördüncü Dairesi'nin yukarıda belirtilen kararlarındaki yürütmenin durdurulması gerekçesinin, özetle, söz konusu düzenleme ile bir ruhsat sahası içerisinde gerçekleştirilen ve her biri 25 hektarı aşmayan çalışma sahalarına kısım kısım verilen ÇED Gerekli Değildir kararları ile ocak sahalarının genişletildiği ve böylece düzenlemenin, ÇED sürecine tabi olmaksızın, toplamda 25 hektarı aşacak nitelikte madencilik faaliyetinin gerçekleştirilmesine yol açabilecek nitelikte olduğu hususuna dayandığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen düzenleme ile, 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 listesine tabi tutularak, bu projelere yönelik çevresel etki değerlendirmesinin yapılacağı öngörüldükten sonra, "bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları" nın da Yönetmeliğin Ek-1 listesi'nin kapsamına alındığı görülmektedir.
Dolayısıyla, bir ruhsat sahası içerisinde 25 hektarı aşmayan çalışma sahasında ÇED Gerekli Değildir kararı ile işletme yapılan bir ocak sahasında, herhangi bir çalışma alanı artışı söz konusu olur ise, projenin Yönetmeliğin EK-1 maddesi kapsamında, çevresel etki değerlendirmesine tabi olacağı açıktır.
Bu itibarla, önceki düzenlemeye yönelik olarak yargı kararında belirtilen gerekçeye uygun olarak, bazı madencilik projelerinin ÇED sürecine tabi olmaksızın, toplamda 25 hektarı aşacak nitelikte faaliyet yürütebilmesinin dava konusu düzenleme ile önüne geçildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Daire kararında, dava konusu düzenlemenin önceki yargı kararındaki gerekçeye aykırı olarak ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın, bu defa da çalışma alanı büyüklüğüne göre maden çıkarılmasına yönelik olduğu belirtilmekte ise de; anılan yargı kararına konu düzenlemenin hukuka aykırılığına yol açan temel husus, projenin çevresel etki değerlendirmesinin ruhsat alanına ya da çalışma alanına göre belirlenmesi değil, söz konusu düzenlemenin, ruhsat alanı içerisindeki birden fazla çalışma sahasında ÇED sürecine tabi olmaksızın madencilik faaliyeti yapılmasına sebebiyet verdiği hususundan kaynaklandığı dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmü ile getirilen ilave alan artışına ilişkin düzenlemenin söz konusu hukuka aykırılığı ortadan kaldıracak nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Maden Yönetmeliği'nin yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca, maden ruhsatı alanı içerisinde birden fazla alanda maden işletmesi yapılabilmesine imkan verildiği açık olup, burada üzerinde durulması gereken sorun, ruhsat alanı içerisinde gerçekleştirilen madencilik faaliyetinin Yönetmeliğin Ek-1 listesinde yer verilen eşiği fiilen aşması durumunda, projenin çevresel etki değerlendirmesine tabi olup olmayacağı hususudur.
Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, dava konusu düzenlemenin bu hususu karşılayacak nitelikte olduğu açıktır.
Yukarıda yer verilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, yargı kararının gereğinin yerine getirildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir." gerekçesiyle itiraz kabul edilmiştir.
Dava konusu düzenleme ile de 19/04/2019 tarihli, 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan" Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1.maddesinde yer alan;25/11/2014tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendinin “a) 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler,” şeklinde değiştirilmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu düzenlemenin Danıştay 14.Dairesi Başkanlığı tarafından ,her defasında aynı gerekçe ile hukuka aykırı bulunmuş ve yürütmesi durdurulmuş olmasına rağmen önceki yargı kararına aykırı olarak yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunduğu gerekçesiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun YD İtiraz No:2019/575 sayılı kararında da belirtildiği üzere ; anılan yargı kararına konu düzenlemenin hukuka aykırılığına yol açan temel hususun, projenin çevresel etki değerlendirmesinin ruhsat alanına ya da çalışma alanına göre belirlenmesi değil, söz konusu düzenlemenin, ruhsat alanı içerisindeki birden fazla çalışma sahasında ÇED sürecine tabi olmaksızın madencilik faaliyeti yapılmasına sebebiyet verdiği hususundan kaynaklandığı dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmü ile getirilen ilave alan artışına ilişkin düzenlemenin söz konusu hukuka aykırılığı ortadan kaldıracak nitelikte olduğu. dolayısıyla " veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları," ibaresinin çıkartılarak 19/04/2019 tarihli, 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan" Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendinin " 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler,” şeklinde değiştirilmesine ilişkin düzenlemede yukarıda anılan yargı kararlarına ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 19/04/2019 tarihli, 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan" Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1.maddesinde yer alan;25/11/2014tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendinin “a) 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler,” şeklindeki düzenlemenin iptali gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları" şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay Ondördüncü Dairesinin E:2018/3536 sayılı dosyasında açılan davada, Dairenin 26/12/2018 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davalı idare tarafından Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilmekle birlikte (ki sonrasında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/04/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/575 sayılı kararıyla davalı idarenin itirazı kabul edilerek, Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin 26/12/2018 tarih ve E:2018/3536 sayılı kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.), yargı kararındaki gerekçeler dikkate alınarak, AB ÇED Direktifi ile tam uyumlu olacak şekilde düzenleme yapıldığı belirtilmiştir.
Bakılan dava, söz konusu yürütmenin durdurulmasına ilişkin yargı kararı sonrasında yapılan 19/04/2019 tarih ve 30750 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan; "25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler" şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesinde; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır." hükmüne, 2. maddesinde; "Çevre korunması: Çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü, Sürdürülebilir çevre: Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini, Sürdürülebilir kalkınma: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi, Çevresel etki değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları, ifade eder" hükmü, 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.:2006/99, K.:2009/9 sayılı Kararı ile.) Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." hükmü yer almıştır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde dayanılarak hazırlanan ve 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ başlıklı EK-1 LİSTESİNİN 27. maddesinin (a) bendinde; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" kuralına, aynı Yönetmeliğin Ek-III bölümünde yer alan Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlara ilişkin Bölüm III'te; "Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler, Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyon miktarının belirlenmesi ve emisyonların azaltılması için alınacak önlemler, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme Planı (inşaat dönemi) şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
26/05/2017 tarih ve 30077 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 9. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin 20. maddesinin 2. fıkrasında; "ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelerde kapasite artışı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, planlanan projenin etkileri, mevcut karara esas çevresel etkiler ile birlikte kümülatif olarak değerlendirilir.” kuralı, 13. maddesi ile değiştirilen mevcut Yönetmeliğin Ek-1 listesinin; 27. maddesinin (a) bendinde yer alan kural; "Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler" kuralı yer almıştır.
14/06/2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendi; "25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları" şeklinde değiştirilmiştir.
19/04/2019 tarih ve 30750 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 1. maddesi ile mevcut Yönetmeliğin Ek-1 Listesinin 27. maddesinin (a) bendinde yer alan kural; "25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler" olarak değiştirilmiştir.
Öte yandan; 21/09/2017 tarih ve 30187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maden Yönetmeliği'nin "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında; "...aa) İşletme izni: Bir madenin işletmeye alınabilmesi için ruhsat sahasında belirli bir alanda, belirli bir süreyle verilen Ek-16’da yer alan belgeyi, ... cc) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda, belirli bir süreyle maden işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen Ek-15’te yer alan yetki belgesini, jj) Maden işletme faaliyetleri: Üretime yönelik hazırlık çalışmaları ve üretim yapılması için gerekli faaliyetleri, kk) Maden işletme projesi: Rezervi üç boyutlu olarak belirlenen bir maden yatağındaki madenin, bir termin planı dahilinde, teknolojik ve ekonomik olarak işletilmesi ile çevresel önlemleri alarak madenin kapanma sonrası rehabilitasyon planlamasını içeren Ek-14’de yer alan temel ve detay mühendislik projesini, mm) Madencilik faaliyetleri: Madenlerin aranması, üretime yönelik hazırlık çalışmaları, üretilmesi, sevkiyatı, cevher hazırlama ve zenginleştirme, atıkların bertarafı, ruhsat sahasındaki stoklama/depolama işlemleri, maden işletmelerinin kapatılması ve çevre ile uyumlu hale getirilmesi ile ilgili tüm faaliyetler ve bu faaliyetlere yönelik tesislerin yapılmasını" ifade edeceği kurala bağlanmıştır.
Dava konusu düzenlemenin incelenmesi:
Yukarıda yer verilen mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden; işletme ruhsatının, belli bir alanda yapılacak madencilik faaliyetinin belli bir süre ile yürütülebilmesi için gerekli genel bir izin niteliğinde olduğu, aktif olarak yapılan faaliyet alanından daha geniş bir alanı ifade ettiği, bir madenin işletmeye alınabilmesi için gerekli olan işletme izninin, işletme ruhsatı verilen sahada fiilen işletilen belli bir alanı kapsadığı, maden işletme projesinin ise; fiilen faaliyet gösterilen alana ilişkin olarak hazırlandığı, dolayısıyla işletme ruhsatı genel bir izin niteliği taşımasına karşın, bu izne dayanılarak projelerin yapılması, faaliyetin fiilen yapıldığı alana verilen işletme izninin bulunmasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar tarafından, mevzuattaki düzenlemeler dikkate alındığında, miktar sınırlaması yapılmaksızın, projenin tüm alanı dikkate alınarak ÇED sürecine tabi tutulması gerektiği, oysaki dava konusu düzenleme ile belirli miktardaki alanların ÇED süreci ve denetiminden muaf tutulduğu, başka bir deyişle dava konusu düzenleme ile ruhsat alanı kısımlara ayrılarak her defasında çalışma alanına göre belirlenen eşik değerin altında kalınmak suretiyle ÇED Gerekli Değildir kararlarının verildiği ve bu yönüyle bütüncül etki değerlendirmesinin önüne geçildiği belirtilerek anılan düzenlemenin iptali istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, 2018 tarihinde ÇED Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Danıştay Ondördüncü Dairesinin 26/12/2018 tarih ve E:2018/3536 sayılı yürütmenin durdurulması kararında yer alan gerekçeler dikkate alınarak, AB ÇED Direktifi ile tam uyumlu olacak şekilde düzenleme yapıldığı, yüzey alanı esas alınarak ÇED sürecinin işletilmesinin herhangi bir suistimale neden olmayacağı ileri sürülmektedir. Nitekim projenin yüzey alanı esas alınarak çevresel etki değerlendirme yapılıyor olsa da, aynı ruhsat sahasında sonradan yapılması planlanan diğer proje ile mevcut proje arasında organik bağ bulunmasa dahi, yeni projenin Yönetmeliğin diğer maddeleri gereği kapasite artışı kapsamında değerlendirilerek, çevresel etkilerinin kümülatif olarak ele alındığı, çalışma yapılan yüzey alanı dışında faaliyetin yapılmasının tespit edilmesi halinde gerekli idari yaptırımların uygulandığı, kaldı ki AB ÇED Direktifinde de ruhsat alanı ifadesinin yer almadığı ve dava konusu kuralın, söz konusu Direktifle tam uyumlu olarak düzenlendiği öne sürülmüştür.
Uyuşmazlık; çevresel etki değerlendirmesinin, ruhsat alanı yerine yüzey alanı esas alınarak yapılması ile, aynı ruhsat alanı içerisindeki birden fazla çalışma sahasında ÇED sürecine tabi olmaksızın madencilik faaliyeti yapılmasına sebebiyet verildiği, dolayısıyla bütüncül bir çevresel etki değerlendirmesi yapılmadığının ileri sürülmesinden kaynaklanmaktadır.
Dava konusu düzenleme ile 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler, çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projeler arasında sayılmıştır. Davacı tarafından her ne kadar çevresel etki değerlendirmesinin, arazi yüzeyi yerine ruhsat alanı esas alınarak yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, ÇED Yönetmeliği ile Maden Yönetmeliği birlikte değerlendirildiğinde, işletme izninin fiilen çalışılan alan için verildiği, bu yönüyle düzenlemede yer alan "arazi yüzeyi" kavramının, işletme izni verilen alan kavramını karşıladığı anlaşılmış olup, bu yönüyle 25 hektarlık eşik değer için "arazi yüzeyinin" esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Aksi yorumun kabulü halinde, projenin çevresel etki değerlendirmesinin ruhsat alanına göre yapılırken, işletme izninin faaliyetin fiilen gerçekleştirileceği alan için verilmesi ile birbiriyle örtüşmeyen bir uygulamaya sebebiyet verileceğinin kabulü gerekmektedir.
Kaldı ki, AB ÇED Direktifinin Ek-1 Listesinin 19. maddesinde de eşik değerin belirlenmesinde "arazi yüzeyinin" kıstas olarak alındığı görülmüştür.
Davacıların, söz konusu düzenleme ile aynı ruhsat alanı içerisindeki birden fazla çalışma sahasında ÇED sürecine tabi olmaksızın madencilik faaliyeti yapılmasına sebebiyet verileceği, bütüncül bir çevresel etki değerlendirmesi yapılmayacağı iddiasına gelince, aynı ruhsat sahasında yapılması planlanan projenin, mevcut proje ile aralarında organik bağ bulunması durumunda, yukarıda yer verilen ÇED Yönetmeliğinin 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan planlanan projenin etkileri ile mevcut karara esas çevresel etkilerin birlikte kümülatif değerlendirileceği düzenlemesi karşısında, planlanan proje, kapasite artışı kapsamında değerlendirilerek, çevresel etkilerin mevcut projenin çevresel etkileriyle bütüncül ele alınması gerektiğinden, bu iddiaya itibar edilmemiştir. Diğer taraftan, aynı ruhsat alanı içerisinde yer alan projelerin aralarında organik bağ bulunmaması durumunda dahi, ÇED Yönetmeliğinin Ek-3'te yer alan genel formatı kapsamında mevcut proje ile planlanan projelerin kümülatif etkilerinin değerlendirilmesi de mümkündür.
Bu itibarla, dava konusu düzenlemede, 2872 sayılı Kanunun, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlama amacına, hukuka ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi