3. Ceza Dairesi Esas No: 2019/2820 Karar No: 2019/11427 Karar Tarihi: 23.05.2019
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/2820 Esas 2019/11427 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet hükmü temyiz edilmiştir. Temyiz itirazlarının incelenmesinde, temyiz süresinin son gününün 22 Eylül 2015 olduğu ve sanığın 28 Eylül 2015 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşıldığı için sanığın temyiz istemi reddedilmiştir. Katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise, hükümden dolayı verilen hak yoksunlukları yönünden Anayasa Mahkemesi kararının dikkate alınması, tarlanın kime ait olduğunun belirlenmemesi ve cezanın tayininde orantılılık ilkesi dikkate alınmaması nedeniyle hüküm bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: 5271 sayılı CMK'nin 39/2. ve 4. maddeleri, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki 2429 sayılı Kanun'un 2/B-2. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 310/1. maddesi, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. ve CMUK'un 317. maddesi, 5237 sayılı TCK'nin 3/1, 29, 53 ve 61. maddeleri.
3. Ceza Dairesi 2019/2820 E. , 2019/11427 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.06.2010 tarih, 2010/1-119 Esas ve 2010/155 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı CMK"nin 39/2. maddesinde; “süre hafta olarak belirlenmişse, tebligatın yapıldığı günün son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai bitiminde sona erer”, aynı maddenin 4. fıkrasında ise; “son günün tatile rastlaması durumunda sürenin, tatilin ertesi günü sona ereceği” hükme bağlanmıştır. Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki 2429 sayılı Kanun"un 2/B-2. maddesi; “Kurban Bayramı; Arefe günü saat 13.00"ten itibaren 4,5 gündür” şeklindedir. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hükmün sanık müdafinin yüzüne 15.09.2015 tarihinde usulüne uygun şekilde tefhim edildiği, temyiz süresinin son gününün 22.09.2015 Salı günü olduğu, 23.09.2015 Çarşamba gününün Kurban Bayramı arifesi olduğu, Başbakanlığın Genelgesi uyarınca 21.09.2015-22.09.2015 Pazartesi ve Salı günleri, hizmetlerin aksamaması açısından gerekli tedbirin alınması ve asgari seviyede personelin bulundurulması kaydıyla tam gün idari izin günü olarak belirlendiği anlaşılmış ise de, idari izin günlerinin resmi tatil olmaması nedeniyle süreler ve bu bağlamda temyiz süresi işlemeye devam ettiğinden, sanığın 1412 sayılı CMUK"un 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 28.09.2015 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla, sanık müdafinin temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan CMUK"un 317. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE, 2) Katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; a) Sanığın eylemi sonucu katılanın hayati tehlike ve organ işlev zayıflaması meydana gelecek şekilde yaralandığına dair iddia ve kabul karşısında, meydana gelen birden fazla nitelikli yaralanma hali gözetilerek; 5237 sayılı TCK"nin 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesi ve TCK"nin 61. maddesindeki ölçütler gereğince temel cezanın tayininde sonuca etkili olacak şekilde asgari hadden uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi, b) Sanık ile katılanın tartışmalarına konu tarlanın kime ait olduğunun dosya kapsamında belirlenmediği, katılan ...’nin 25.10.2013 tarihli 2. celsedeki beyanında “tarlaya ilişkin bağış senedim var” şeklinde beyanda bulunduğu ve bu hususun hiç araştırılmadığının anlaşılması karşısında, tartışmaya konu tarlanın kime ait olduğu hususu tespit edilerek, sonucuna göre TCK’nin 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanacak ise oran belirlenirken bu sonucun göz önüne alınması gerektiğinin gözetilmemesi, c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden hukuki durumun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 23.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.