Esas No: 2020/9548
Karar No: 2021/11656
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay 6. Daire 2020/9548 Esas 2021/11656 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/9548
Karar No : 2021/11656
DAVACILAR : 1- … 2- …
3- … 4- …
5- … 6- …
7- … 8- … 9- … 10- … 11- … 12- … 13- … 14- …
15- … 16- …
17- … 18- … 19- … 20- … 21- … İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLLERİ : Av. … DAVALILAR : 1- … - …
2- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : … 3- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 11/07/2020 tarihli, 31182 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Kırıkkale İli, Merkez İlçe, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve karar eki kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 2. ve ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 10/07/2020 tarihli, 2750 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu alandaki yapıların Kırıkkale Belediyesince verilen izinler doğrultusunda yapıldığı, Belediye ve ilgili kuruluşlarca verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatlarına istinaden otuz yıldan fazla bir süredir alanda ticari faaliyetlerine devam ettikleri, dava konusu işlem tesis edilirken sadece yapı ruhsatlarının bulunup bulunmaması yönünden değerlendirme yapılmasının hukuka uygun olmadığı, dava konusu alanın riskli alan olarak belirlenebilmesi için 6306 sayılı Kanunda aranan şartların oluşup oluşmadığının tespit edilebilmesi amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği öne sürülmüştür.
DAVALILARIN SAVUNMALARI : 1. Cumhurbaşkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; öncelikle, usule ilişkin olarak, 21 davacıdan 3 davacı açısından, riskli alan ilan edilen bölgede taşınmaz kaydına rastlanmadığı, bu davacılar açısından davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, yaklaşık 1,66 hektar büyüklüğündeki dava konusu Ardiyeciler Sitesinin, üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65'inin imar mevzuatına aykırı olması sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı gerekçesiyle 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin (ç) bendi ve ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca riskli alan olarak ilan edildiği, Kırıkkale Belediye Başkanlığınca sunulan teklif dosyası içeriğinden, alandaki 67 adet yapıdan 66'sının ruhsatının olmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla alandaki yapıların %98,51'inin imar mevzuatına aykırı olarak inşa edildiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
2. Kırıkkale Belediye Başkanlığı tarafından; dava konusu alanın, alandaki toplam yapı sayısının yüzde 65'inden fazlasının imar mevzuatına aykırı olması veya yapı ruhsatı alınmadan inşa edilmiş olması nedeniyle riskli alan olarak belirlenmesi için teklif hazırlandığı, alanın, 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Davacılardan ... ve ... açısından, adı geçen davacıların dava konusu riskli alan sınırları içerisinde taşınmazlarının bulunmadığı anlaşıldığından davanın ehliyet yönünden reddine; diğer davacılar açısından ise, 6306 sayılı Kanun'un ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde aranan, belirlenen alanın en az %65'inin imar mevzuatına aykırı yapılardan oluşma şartının, uyuşmazlık konusu teklif riskli alan açısından %98,51 oranıyla gerçekleşmiş olması ve alandaki ruhsatlı yapının bulunduğu taşınmazın riskli alan sınırına dahil edilmesinin, uygulama bütünlüğü açısından gerekli olması nedenleriyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'IN DÜŞÜNCESİ : Dava ,11/07/2020 tarihli, 31182 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Kırıkkale İli, Merkez İlçe, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve karar eki kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 2. ve Ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 10/07/2020 tarihli, 2750 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacılardan … ,… ve … 'un dava konusu "Riskli Alan" sınırları içerisinde herhangi bir taşınmazı bulunmadığından anılan davacıların dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.
Diğer davacılar yönünden uyuşmazlığın esasına gelince;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının İkinci Kısmında Temel Hak ve Ödevlerin düzenlendiği, Birinci Bölümünde ise Genel Hükümlerin belirlendiği, bu bölümde yer alan "Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması" başlıklı 4709 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesinde: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.", İkinci Bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri arasında yer verilen "mülkiyet hakkı" 35.maddesinde sayılmış ve bu hak "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" şeklinde düzenlemeye konu edilmiştir.
20/03/1952 tarihinde kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek-1 Nolu Protokol Türkiye tarafından 19/03/1954 tarihinde onaylanmıştır. Anılan Protokolün "Mülkiyetin Korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." kuralı yer almıştır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.
" düzenlemesine yer verilmiş, 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmış, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren Ek-1. maddesinde "(1) a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir." hükmü yer almıştır.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin Riskli alanın tespiti başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında; "Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu, g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur." düzenlemesine, 2. fıkrasında; "Bakanlıkça; a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; 1) Planlama veya altyapı hizmetlerinin yetersiz olması, 2) İmar mevzuatına aykırı yapılaşmanın bulunması, 3) Altyapı veya üstyapıda hasar meydana gelmiş olması, sebeplerinden birinin veya bir kaçının bir arada bulunması halinde, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere Cumhurbaşkanına sunulur." düzenlemesine, üçüncü fıkrasında ise; "TOKİ veya İdare, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça, uygun görülen talepler, Cumhurbaşkanına sunulur. " düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi düzenlemeleriyle kişilerin mülkiyet hakları güvence altına alınmıştır. Mülkiyet hakkının yalnızca kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla sınırlanabileceği de yine bu düzenlemelerde öngörülmüştür. Kanun koyucu tarafından olağan dışı kanun olarak düzenlenen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında da kanunda sayılan idarelerce mülkiyet hakkına sınırlama getirilebilecektir. Ancak, yine burada Kanun bu yetkinin kullanımını oldukça sıkı kurallara bağlamış ve ortada kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut bir şekilde ortaya konulmasını şarta bağlamıştır.
Bu bağlamda, bir alanın zemin veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıması sebebiyle riskli alan olarak ilan edilebilmesi için mutlaka zemin ve yapıların fiili durumları incelendikten sonra hazırlanacak teknik bir rapor ile ortaya konulması; üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda ise belirtilen şartların oluştuğunun açık ve somut şekilde ortaya konulması gerekecektir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dava konusu işlemin dayanağını oluşturan teknik raporda Kırıkkale İli merkez sınırları içerisinde yapılacak olan Kentsel Dönüşüm çalışmasında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun'un riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının dönüşümü kriterlerinin uygulanacağı ,dönüşüm alanının toplam yapı sayısının % 98,51'inin imar mevzuatına aykırı olması ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olması nedeniyle "Riskli Alan" olarak nitelendirildiği , Kırıkkale Ardiyeciler Sitesi kentsel dönüşüm projesiyle kentin fiziksel ve sosyal bütünlüğünün sağlanmasının amaçlandığı ,bu proje alanının kentin değişen yapısına uyum sağlaması ve daha sürdürülebilir ,yaşanabilir yerler olması açısından büyük önem taşıdığı ,çevresini atıl bırakan depolama ve ticari alan niteliğindeki bu ve benzeri alanların rehabilite edilmesinin kent kimliğini olumlu şekilde geliştireceği belirtilmiştir.
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5inci maddesi uyarınca hazırlanan teklif dosyası içeriğinde yer alan "Yapı Değerlendirme Formu"na göre ,alandaki 67 adet yapının 66'sının imar mevzuatına aykırı şekilde yapılaştığı ,alandaki yapıların %98,51'inin imar mevzuatına aykırı olarak inşa edildiği ,kent içinde kalmasından dolayı yaşanan fiziksel ,sosyal ve çevresel sorunlar nedeniyle sanayi sitesinin kent dışına taşınarak riskli alanın rekreasyon alanı olarak kente kazandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla uyuşmazlıkta 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde öngörülen riskli alan ilan edilmesine ilişkin şartların oluştuğu ve uygulama bütünlüğü gözetilerek riskli alan sınırının belirlendiği sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 10/07/2020 tarihli, 2750sayılı Cumhurbaşkanı Kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın davacılardan … ,… ve … yönünden ehliyet yönünden reddi ,diğer davacılar yönünden ise esastan reddi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Kırıkkale İli, Merkez İlçesi, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde bulunan, 16.618 m2 büyüklüğündeki alanın (… Sitesi), 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek-1/(b) maddeleri uyarınca riskli alan olarak belirlenmesi amacıyla Kırıkkale Belediye Başkanlığınca hazırlanan teknik rapor, Kırıkkale Belediye Başkanlığının … tarihli, … sayılı yazısıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmiş; işlem dosyası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, … sayılı yazısı ile karar alınmak üzere Cumhurbaşkanlığına sunulmuş; getirilen teklif doğrultusunda, Kırıkkale İli, Merkez İlçesi, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve karar eki kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 2. ve ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 10/07/2020 tarih ve 2750 sayılı Cumhurbaşkanı kararı alınmış; bu kararın 11/07/2020 tarih ve 31182 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanması üzerine, iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesinde, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmü; "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde ise, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
20/03/1952 tarihinde kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin, Türkiye tarafından 19/03/1954 tarihinde onaylanan Ek-1 Nolu Protokol'ünün "Mülkiyetin Korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." kuralı yer almıştır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun'un 2. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, "Riskli alan"; zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.
Yine anılan Kanun'un 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren ek-1. maddesinde, "(1) a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir." hükmü yer almaktadır.
15/12/2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin "Riskli alanın tespiti" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, "Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu, g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur."; ikinci fıkrasında, "Bakanlıkça; a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; 1) Planlama veya altyapı hizmetlerinin yetersiz olması, 2) İmar mevzuatına aykırı yapılaşmanın bulunması, 3) Altyapı veya üstyapıda hasar meydana gelmiş olması, sebeplerinden birinin veya bir kaçının bir arada bulunması halinde, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere Cumhurbaşkanına sunulur."; üçüncü fıkrasında ise, "TOKİ veya İdare, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça, uygun görülen talepler, Cumhurbaşkanına sunulur." düzenlemelerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalılar tarafından, davacılardan … , … ve … 'un dava konusu "Riskli Alan" sınırları içerisinde herhangi bir taşınmazlarının bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Dosyanın ve UYAP kayıtlarının birlikte incelenmesinden; adı geçen davacılardan … 'un, Kırıkkale İli, Merkez İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu ve söz konusu taşınmazın, dava konusu riskli alan sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından, … 'un dava açma ehliyetinin bulunmadığı yönündeki iddia kabul edilmemiştir.
Diğer davacılar … ve … 'nın ise, dava konusu riskli alan sınırları içerisinde taşınmazlarının bulunmaması sebebiyle, dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Esas Yönünden:
Mülkiyet hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış olup, anılan düzenlemeler uyarınca bu hak, sadece kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla sınırlanabilir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun da, mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermekle birlikte, sınırlama yetkisinin kullanımını oldukça sıkı kurallara bağlamış ve ortada kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulmasının gerekliliğini öngörmüştür.
İlgili mevzuat başlığı altında içeriklerine yer verilen düzenlemeler çerçevesinde; riskli alan ilanı, 6306 sayılı Kanun'un 2. maddesine ya da ek-1. maddesine dayalı olarak Cumhurbaşkanı kararı ile yapılabilmektedir. Anılan Kanun'da, 2. maddeye dayanılarak yapılacak riskli alan ilanı ile ek-1. maddeye dayanılarak yapılacak riskli alan ilanı farklı hükümlere tabi kılınmıştır.
Buna göre; 6306 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre yapılacak riskli alan ilanında, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin "Riskli alanın tespiti" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar ile genel yapı stoğu riskinin belirlenmesi gerekirken, Kanun'un ek-1. maddesine göre yapılacak riskli alan ilanında, teklif riskli alan üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’inin, imar mevzuatına aykırı veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşup oluşmadığının, ilgili idarelerde mevcut bilgi ve belgeler üzerinden tespiti gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta ise, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı kararının dayanağının, karar metninde de belirtildiği üzere, 6306 sayılı Kanun'un hem 2. maddesi hem de ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesince norm denetimi kapsamında verilen 27/02/2014 tarih ve E:2012/87, K:2014/41 sayılı; 15/11/2017 tarih ve E:2016/133, K:2017/155 sayılı kararlarda; risk teşkil etmeyen yapıların, değer tespitinde bu niteliği göz önünde bulundurulsa dahi, 6306 sayılı Kanun kapsamında, sırf uygulama bütünlüğünün sağlanması amacıyla riskli yapılar gibi değerlendirilmesinin, mülkiyet hakkını ölçülülük ilkesine aykırı olacak şekilde sınırlandıracağı gerekçesi yer almaktadır.
Anılan gerekçeden hareketle, 6306 sayılı Kanun'un 2. ve ek-1. maddelerine dayalı olarak yapılacak riskli alan ilanında, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazların, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin "Riskli alanın tespiti" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar neticesinde risk teşkil edip etmediği belirlenmeksizin riskli alan sınırına dahil edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, 6306 sayılı Kanun'un ek-1. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan ve halihazırda yürürlükte bulunan "Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir." şeklindeki düzenlemenin, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunmasına rağmen üzerinde imar mevzuatına aykırı yapı bulunan diğer taşınmazlardan ayrılma olanağı bulunmayan ve çevredeki taşınmazlarla fiziki bütünlüğü bulunan taşınmazlar açısından uygulanabileceği de açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu riskli alan ilanına dayanak teşkil eden teknik raporda, tamamı ticari amaçlı kullanılan 16.618 m2 büyüklüğündeki dava konusu alanın 1990 yılında, Kırıkkale ilinin o zamanki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, sosyal donatıdan yoksun olarak, sadece inşaat malzemesi ve kömür satışı amacıyla kurulduğu ve hala aynı amaca yönelik olarak hizmet verdiği; 2006 yılında, il genelinde doğalgaz hizmeti alınmaya başlanmasıyla birlikte kömür ticaretinin yok olma noktasına geldiği ve proje alanının eski işlevini yitirdiği; alandaki 71 parselden 67'sinde, her parselde tek bir bağımsız birim olmak üzere toplam 67 adet yapı bulunduğu, söz konusu yapılardan sadece … Ada, … Parseldeki taşınmazın ruhsatlı olduğu, bunun da iskanının bulunmadığı, geri kalan 66 adet yapının ise ruhsatının bulunmadığı, bu doğrultuda, mevzuata aykırı yapıların oranının %98,51 olarak tespit edildiği; bina yapım yıllarının sağlıklı bir verisine ulaşılamadığı, … Ada, … Parseldeki tek ruhsatlı yapının ise 08/01/2009 yılında yapıldığı; alanın tamamına bakıldığında, yapıların %67'sinin görünen yapı kalitesinin kötü durumda olduğu; çoğunluğu yığma olan yapıların afet riski taşıdığı; alanın, kaçak yapılaşmış, yıpranmış, altyapısı yetersiz hale gelmiş, afet riski altında, kent kimliğine uymayan ve sıradan tedbirlerle onarılması imkansız bir durumda olup, ulaşım ve nakliye gibi problemleri beraberinde getirdiği; alandaki dükkanlarda satışla birlikte depolama hizmetinin de sunulduğu; bu hizmetlerin aynı anda, emniyetsiz ve sağlıklı olmayan, riskli sayılan tek katlı binalarda, dağınık şekilde veriliyor olmasının görsel kirlilik, dağınıklık ve kent merkezi çeperinde çöküntü alanı etkisi yarattığı; şehrin görüntüsünü bozan bu dağınıklık ve plansızlığın kontrol altına alınarak, kent kullanıcısı üzerinde yarattığı psikolojik etkinin iyileştirilmesinin gerektiği; dönüşüm çalışmasıyla, şehrin merkezinde kalmış olan ticari aktivitelerin kaldırılıp, bu alandan kaynaklanan trafiğin rahatlatılmasının ve alanın kentsel karakterinin/fonksiyonunun (iş alanı) değiştirilerek kent kullanıcılarının hizmetine sunulacak geniş açık yeşil alanların oluşturulmasının, alan içerisinden geçen ve mevcut haliyle kirlilik açısından risk teşkil ettiği için rehabilite edilmesi gereken Çoruh Özü Deresinin kolu ve yeşil alanlarla entegrasyonunu sağlayacak yeni bir sistem inşa edilmesinin, özetle, kentin fiziksel ve sosyal bütünlüğünün sağlanmasının amaçlandığı hususlarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, teknik rapor kapsamında, alanda bulunan ruhsatlı yapı açısından, 6306 sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2'sinde yer alan "Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların" Ek-A bölümü uyarınca, yapıya ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapının bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi yönünde bir araştırma ve inceleme yapılmadığı görülmüş; ancak, raporda yer alan ve teklif riskli alandaki yapıların konumlarını gösterir haritayla, alana ait uydu fotoğrafının incelenmesinden, söz konusu ruhsatlı yapının, imar mevzuatına aykırı yapılardan ayrılamaz bir konumda yer aldığı, bu yapılarla fiziki bütünlük oluşturduğu, dolayısıyla, anılan yapının bulunduğu taşınmazın riskli alan sınırına dahil edilmesinin, uygulama bütünlüğü açısından gerekli olduğu, kaldı ki, söz konusu taşınmaz malikinin, davacılar arasında da yer almadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; 6306 sayılı Kanun'un ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde aranan, belirlenen alanın en az %65'inin imar mevzuatına aykırı yapılardan oluşma şartının, uyuşmazlık konusu teklif riskli alan açısından %98,51 oranıyla gerçekleştiği ve alandaki ruhsatlı yapının bulunduğu taşınmazın riskli alan sınırına dahil edilmesi, uygulama bütünlüğü açısından gerekli olduğundan, dava konusu Cumhurbaşkanı kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacılardan, … ve … açısından DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE, diğer davacılar açısından ise DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılardan Kırıkkale Belediye Başkanlığına verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmasız davalar için belirlenen … -TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca, bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.