Esas No: 2018/1855
Karar No: 2021/4251
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay 7. Daire 2018/1855 Esas 2021/4251 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1855
Karar No : 2021/4251
DAVACI : ... Yenilenebilir Enerji Teknolojileri İnşaat Mühendislik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri -...
DAVANIN KONUSU : 01/04/2017 tarih ve 30025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : İthal edilen fotovoltaik (solar) panellerin 08/08/2017 tarihinde gönderici tarafından yüklemesinin yapıldığı, eşyalar yüklendikten sonra 2017/6 sayılı Tebliğin yayımlandığı, bu Tebliğle fotovoltaik modül ve panellerin ithalatında dampinge karşı kesin önlem uygulanmasına karar verildiği, bu durumun söz konusu eşyanın ithalatında dampinge karşı vergi ve bundan kaynaklı katma değer vergisi ödemelerine neden olduğu, bahse konu ilave vergi yükümlülüğü eşyaların yükleme tarihi itibarıyla yürürlükte olmadığından bu durumun öngörülemeyen ilave maliyet yarattığı, verginin ihtirazi kayıtla beyan edilip ödendiği ve bir üst merciie itiraz edildiği, itirazın reddi işlemine dayanak alınan Tebliğin iptali istemiyle dava açıldığı, dampinge karşı önlemin bir vergi türü olması nedeniyle Tebliğdeki yürürlük tarihinden itibaren uygulanması ve tahakkuk ettirilmesinin hukuki güvenlik ve hukukta belirlilik ilkeleri ile bağdaşmadığı, verginin yürürlük tarihinden önce başlamış ithalat işlemlerini de kapsayacak şekilde uygulanmasının hak kayıplarına yol açtığı, herhangi bir geçiş hükmü öngörülmemesinin hukuka aykırı olduğu, soruşturma sürecine ilişkin olarak sadece şikayet başvuru formunun gizli olmayan nüshası ve 2017/6 sayılı Tebliğin eki "Bilgilendirme Raporu"na erişebildikleri, soruşturma aşamasına ilişkin esas bilgi ve belgelere erişme imkanlarının bulunmadığı, davalı Bakanlıkça işlem dosyası sunulduktan sonra, beyanda bulunma haklarının saklı tutulduğu, ayrıca teknik bir konu olması nedeniyle soruşturma sürecinin mevzuata uygunluğu yönünden uzman bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiği, erişilebilir belgelerde soruşturmanın başlamasına neden olan şikayetçi firmaların yerli üretim dalını temsil edip etmediklerine ilişkin verileri içeren bir değerlendirmeye rastlanmadığı, esasen Türkiye’de solar modül ve panel üretimine dair yerli üretim dalının da mevcut olmadığı, ağırlıklı olarak montaj sanayiine dayalı olup, ithalatla mukayese edilemeyecek bir üretimle sınırlı bulunduğu, nitekim şikayet başvuru formunda üretim teknolojisi açısından Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki büyük firmalar da yerli üretim dalı gibi Avrupa teknolojisi ile üretim yapmakta denilerek, bu hususun açıkça teyit edildiği, bir şikayetin yerli üretim tarafından veya üretim dalı adına yapılmış sayılabilmesi için başvurunun Türkiye benzer mal üretiminin %25’inden fazlasını üretenlerce yapılması ve şikayeti destekleyenlerin üretim miktarının, karşı çıkanlardan fazla olması gerektiği, buna karşın Bilgilendirme Raporunda bu hususun değerlendirilmediği, ayrıca başvuru sahiplerinin ithalatçılarla ilişkili bulunmamaları ve kendilerinin de dampinge konu malın ithalatçısı olmamaları gerektiği, oysa yerli üreticilerin hücre ithalatında bulundukları, bunun da ithalat eğilimini etkilememesi nedeniyle dikkate alınmadığının değinilen Raporda ifade edildiği, dolayısıyla yerli üretim dalını temsil etmeyen firmaların şikayet başvurusu üzerine soruşturma başlatılmasının usulsüz olduğu, ithalattaki ortalama birim fiyatların incelendiği damping kararı öncesi Çin Halk Cumhuriyeti’nden ithal edilen ürünlerde fiyatın 2013 ilâ 2015 arası dönemde aşağı seyrinin diğer ülkelerdeki ihracatçıların da fiyatlarını aşağı yönde indirmesine ve güneş enerjisinden elde edilecek elektrik enerjisinde ortaya çıkacak üretim maliyetinin düşmesine neden olduğu gerçeğinin görülemediği, yerli üreticilerin üretim kapasitesi mevcut ihtiyacı karşılamadığından alınan önlemlerin yerli üreticiyi korumak yerine diğer ihracatçı ülkeleri korumaya yönelik etki yarattığı, soruşturma sırasında hiçbir şekilde bilgilerine başvurulmadığı ve dinlenilmedikleri, yerli üretim dalının imalat kapasitesinin Türkiye talebini karşılamaya yetmediği, damping soruşturmasında başlamış işlem ilkesinin uygulanmamasının ve Tebliğin yürürlüğe girişine ilişkin bir geçiş süresinin bulunmamasının hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri ile bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davaya konu Tebliğin tamamının iptalini istemekte davacının menfaatinin bulunmadığı, bağlantı kararı verilmesi talep edilen Danıştay Yedinci Dairesinin E:2017/417 sayılı dosyasında yer alan dava dilekçesinin ekindeki davacı ile ...Technology SDN BHD arasında akdedilen Anlaşmanın 4.2. maddesinde, anlaşma konusu üründe bir dampinge karşı önlemin yürürlüğe girmesi halinde akit tarafların hangi haklara sahip olacağına ilişkin düzenlemenin mevcut olduğu, bunun ithalatçı olan davacının değinilen önlemin yürürlüğe girme ihtimali konusunda bilinçli bir riski dikkate aldığını gösterdiği, dolayısıyla oluşacak finansal sonuçlardan habersiz biçimde ticari ilişkilerin düzenlendiği hususunda yaratılmak istenilen intibaın geçerliliğini yitirdiği, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 22. maddesi gereği açıklanması rakiplerine önemli bir fayda sağlayabilecek veya ifşa edilmesi bilgiyi temin eden şahıs üzerinde önemli ölçüde olumsuz etki yaratabilecek bilgilerin gizli addedildiği, gizli belgelerin de gizlilik hali muhafaza edilerek değerlendirilmek üzere dava dosyasına sunulduğu, Yönetmeliğin 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca şikayet başvurusunda bulunan firmaların 2015 yılı itibarıyla miktar temelinde Türkiye toplam üretiminin en az %50'sini gerçekleştirdiği, şikayeti destekleyen firmalarla birlikte yerli üretim dalını oluşturan firmaların payının Türkiye toplam üretim miktarının en az %80’ini oluşturduğu, başvuruya karşı çıkan herhangi bir yerli üretici bulunmadığından söz konusu maddenin 3. fıkrasında aranan değerlendirmenin yapılmadığı, zira başvuruya karşı çıkan üretici yoksa hukuken böyle bir değerlendirme yapmanın zorunlu da olmadığı, Bilgilendirme Raporunun 4. maddesinin 2. fıkrasında verilen yanıtın Yönetmeliğin 18. ve 20. maddelerine uygun olduğu, diğer yandan güneş panellerinin imalatında kullanılan güneş hücrelerinin yerli üreticiler tarafından da ithal edildiği ve yerli üretimin montaj faaliyetine dayandığı ileri sürülmüşse de, soruşturma konusu ürünün güneş hücresi değil, güneş paneli olduğu ve bu durumun davacı tarafından hatalı biçimde değerlendirildiği, Yönetmeliğin 4. maddesine göre benzer ürün değerlendirmesinin de güneş paneline ilişkin olarak yapıldığı, davacının konuyu farklı bir alana çekip soruşturma konusu ürünün güneş pili olduğu intibaını yaratmaya çalıştığı, bir yerli üreticinin imal ettiği nihai ürünün tüm ara parçalarını üretmesini beklemenin ticari işletmeciliğin gereklerine uygun olmadığı, bunun mikroekonomi mantığı bakımından da hatalı olduğu, davacının yaklaşımı ile Türkiye’de faaliyet gösteren yerli üretici kimliğine sahip bir işletme tespit etmenin imkansız olduğu, Bilgilendirme Raporunun 7. maddesinin 5. fıkrasında bu iddiaların açık ve şüpheye mahal vermeyecek biçimde izah edildiği, davacının Çin menşeli güneş panellerinin Türkiye piyasasında oluşan fiyatlarının, yerli üretim dalının yurt içi satış fiyatları yanında diğer ülkelerden ithal edilen ürünlerin Türkiye piyasasında oluşan fiyatları üzerinde de baskı ve fiyat yıpratmasına neden olduğunu ikrar ettiği, fiyat seviyesinin, yerli üreticiler dahil diğer tüm firmaların fiyatlarını belirli seviyede baskı altında tuttuğunun açıkça ortaya konulduğu, bunun enerji üretiminde maliyeti düşüreceği için faydalı olduğu iddiasının ise, davacının İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında mevzuat ile kapsam ve amaçlarını irdelemediğini gösterdiği, davacı dinlenmemiş olduğunu ileri sürmüş ise de, bu iddiasıyla birlikte ithalatçı soru formunu yanıtlamadığını ve bu nedenle Yönetmeliğin 26. maddesi çerçevesinde işbirliğinde bulunmadığını kabul ettiği, soruşturma kapsamında işbirliğinde bulunmayan, Ekonomi Bakanlığının internet sitesinde kamuya açık olan Nihai Bildirime cevap vermeyen ve soruşturma süresince ilgili taraf olarak soruşturmaya iştirak etme yönündeki iradesini bildirmeyen davacı firmanın, her aşaması belli bir takvime göre işlemiş olan soruşturmada hukuki belirliliğin olmadığını ileri sürmesinin anlaşılabilir olmadığı, dampinge konu ithalat nedeniyle fiyat kırılması ve baskısı ile karşı karşıya kalan yerli üretim dalının kapasite kullanım oranının %30’un dahi altında kaldığı, dampingli ithalatın piyasada yarattığı olumsuz durumdan kaynaklı zararın bertaraf edilmesiyle birlikte üretim miktarında artış yaşanacağı ve atıl durumdaki kapasitenin kullanıma açılacağının tabii olduğu, 2016/29 sayılı Tebliğin 12. maddesinde, önlemlerin uygulanmasında başlamış işlem ilkesi ve istisnasının bulunmadığının açıkça ifade edildiği, Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken firmaların bu hükmü dikkate alarak iş bağlantılarını tesis etmeleri ve sözleşmelerine bu konuya ilişkin hükümler eklemeleri gerektiği, önlem konusu gümrük tarife istatistik pozisyonunun 2017 yılına ait Türk Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan tarife pozisyonunda gösterildiği, herhangi bir ürünün gümrük tarife istatistik pozisyonunda ve/veya eşya tanımındaki değişikliğin damping soruşturmasını yürüten Ekonomi Bakanlığı tarafından değil mülga Gümrük ve Ticaret Bakanlığının çalışması neticesinde o dönemdeki Bakanlar Kurulu Kararı ile gerçekleştirildiği, 2017 yılında değiştirilen ve hukuki gereklilik çerçevesinde uygulanmakla yükümlü olunan yeni gümrük tarife istatistik pozisyonuna uygun olarak önlemin tatbik edildiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Hukuka uygun olarak yürürlüğe konulan dampinge karşı önlemin düzenlenlediği Tebliğin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...'IN DÜŞÜNCESİ : Dava; 01/04/2017 gün ve 30025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptali istemine ilişkindir.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; bu Kanunun, ithalatta haksız rekabet hallerinde, dampinge konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir Kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmiş, "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin (a) bendinde; "Damping: Bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olmasını", (c) bendinde "İhraç fiyatı: İhraç amacıyla satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyatı,"(d) bendinde, Benzer Malın: " Dampinge veya subvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir malı, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri yaşıyan başka bir malı,"(e) bendinde, Normal Değerin:" 1. İhracatçı veya menşe ülkede tüketime konu olan benzer mal için normal ticari işlemler sonucunda fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyatı, 2- İhracatçı ülke veya menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde benzer malın satışlarının olmaması ya da bu satışların uygun bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunmaması durumunda, benzer malın üçüncü bir ülkeye ihracatında temsil niteliğini haiz karşılaştırılabilir fiyatı veya menşe ülkedeki maliyetine makul bir kar marjının eklenmesiyle tespit edilen fiyatı", (g) bendinde, Damping marjı: "Normal değerin ihraç fiyatını aştığı miktarı."(i) bendinde, Zarar;" Bir üretim dalında maddi zararı, maddi zarar tehdidini veya bir üretim dalının kurulmasının fiziki olarak gecikmesini, "ifade ettiği düzenlemesine yer verilmiş, aynı Kanunun 3. maddesinde; önlem alınmasını gerektiren hallerin; dampinge konu olan ithalatın Türkiye'de bir üretim dalında maddi zarara yol açması veya maddi zarar tehdidi oluşturması veya bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirmesi olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen damping incelemesi yapabileceği, şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği, 5. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün, şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen verilen bilgi ve belgeler veya mevcut diğer bilgilerin ışığı altında ön incelemeyi yapmak, soruşturma açılıp açılmayacağı hususunda kurula teklif sunmak, soruşturma açılması halinde, soruşturmayı yürütmek ve önlemlerle ilgili kurula teklif sunmakla görevli olduğu; 6. maddesinde de, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulunun, soruşturma sonuçlarını değerlendirmek, bunun gerektireceği tedbirleri almak ve kesin önlem kararını Bakanlığın onayına sunmakla görevli olduğu, 7. maddesinde, yapılan soruşturma sonucunda Kurul tarafından belirlenen ve Bakanlıkça onaylanan damping marjı kadar dampinge konu malın ithalinde dampinge karşı vergi alınacağı, 10. maddesinde, re'sen veya şikayet üzerine yapılan inceleme sonucunda dampinge konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturma açılacağı, soruşturmanın usul ve esaslarının Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelik ile tespit edileceği; 13. maddesinde ise; soruşturma sonucunda, dampingli ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı kadar veya zararı ortadan kaldıracak daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı vergi veya telafi edici vergi alınacağı kurala bağlanmıştır.
3577 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde, normal değerin ihracatçı ülke veya menşe ülkede tüketime konu olan benzer mal için normal ticari işlemler çerçevesinde bağımsız alıcılar tarafından fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyat olduğu, 6. maddesinde, maliyetlerin normal olarak soruşturmaya konu olan ihracatçı veya üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak hesaplanacağı, 7. maddesinde, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalatta normal değerin, Türkiye'de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat veya Türkiye'de benzer malın birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir karın eklenmesiyle oluşturulan değer göz önüne alınarak hesaplanacağı, 9. maddesinde, ihraç fiyatının, ihraç amacı ile satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyat olduğu, 10. maddesinde, ihraç fiyatı ile normal değer arasında adil bir karşılaştırma yapılmasını teminen bu karşılaştırmanın, aynı ticari aşamada, tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı, fiyat karşılaştırmasında; satış şartları, vergilendirme, ticari aşamalar, miktarlar ve fiziksel özelliklerdeki farklılıklar ile karşılaştırmayı etkileyen diğer farklılıkların göz önüne alınacağı; 11. maddesinde, damping marjının, normal değer ve ihraç fiyatının, ağırlıklı ortalama veya işlem bazında karşılaştırılması suretiyle hesaplanacağı, 17. maddesinde, maddi zarar tespitinin somut delillere dayanması ve dampingli ithalatın hacmi ve bu ithalatın iç piyasadaki benzer mal fiyatları ile yerli üretim dalı üzerindeki etkilerinin nesnel incelemesini içermesi gerektiği, dampingli ithalatın fiyatlarının Türkiye'deki benzer malın fiyatının önemli ölçüde altında kalıp kalmadığı veya bu ithalatın, önemli ölçüde fiyatları düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etki yaratıp yaratmadığının inceleneceği, dampingli ithalatın üretim dalı üzerindeki etkisinin incelenmesi sırasında satışlar, kârlar, üretim, piyasa payı, verimlilik, yatırım hasılatı ve kapasite kullanımındaki fiili ve potansiyel azalma; yurt içi satış fiyatlarını etkileyen unsurların; damping marjınının büyüklüğü; nakit akışı, stoklar, istihdam, ücretler, büyüme, sermaye veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler dahil olmak üzere, üretim dalının durumu ile ilgili tüm etkenleri ve göstergeleri kapsayacağı ve dampingli ithalatın yerli üretim dalına zarar verdiği hususunun bu faktörler çerçevesinde ortaya konması, dampingli ithalat ile yerli üretim dalının maruz kaldığı zarar arasındaki nedensellik bağının mevcut delillere dayandırılması gerektiği, 18. maddesinde, yerli üretim dalının, benzer malın Türkiye'deki tüm üreticilerini veya bu malın Türkiye üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleştiren üreticileri ifade ettiği, üreticilerin ihracatçılar veya ithalatçılarla ilişkili olduğunun; biri doğrudan veya dolaylı olarak diğerini kontrol ediyorsa veya her ikisi doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü bir sahis tarafından kontrol ediliyorsa, kabul edileceği, 19. maddesinde, dampinge konu ithalattan zarar gördüğünü iddia ederek İthalat Genel Müdürlüğüne yazılı olarak şikayet başvurusunda bulunabilecekleri ifade edilen üreticilerin şikayetlerinin, damping, zarar ve dampinge konu ithalat ile iddia edilen zarar arasındaki nedensel ilişkiyi gösteren delilleri içermesi gerektiği, buna göre başvuruda, başvuru sahibinin makul olarak temin edebileceği, şikayette bulunanın kimliği ve ürettiği benzer ürün miktarı ve değeri ile ilgili açıklamaları, dampinge konu olduğu iddia edilen ürünün eksiksiz bir tanımı, menşe veya ihracatçı ülkenin veya ülkelerin adları, bilinen ihracatçı, üretici ve ithalatçılarının adları, menşe ülke iç piyasa fiyatları, ihraç fiyatlarının, iddia edilen zararın dampinge konu ithalattan kaynaklandığına dair delillere ilişkin bilgilerin bulunması gerektiği düzenlemesi yer almıştır.
Dava konusu olayda; ... Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, ... Enerji Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve ... Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan ve karşı çıkan yerli üreticisinin bulunmadığı başvuru ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli 8541.40.90.00.14 Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonu altında sınıflandırılan "Fotovoltaik (solar) panel ve modüler", ürünün Türkiye'ye dampingli fiyatlarla ithal edildiği ve bu durumun yerli üreticilere zarar verdiği iddiasıyla, söz konusu ürünün ithalatına karşı önlem alınmasının istenilmesi üzerine 01/07/2016 tarih ve 29759 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2016/29 sayılı Tebliğ ile damping soruşturması başlatılmış, anılan Tebliğ ile başlatılan damping soruşturması Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülerek tamamlanmış ve davaya konu Tebliğ yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3577 sayılı Kanun ve İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Yönetmeliğin yukarıda yer verilen hükümlerine göre, ithalatın dampingli olduğunun kabulü için, hesaplanan normal değerin ihraç fiyatından fazla olması gerektiği, normal değerin, imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri eklenmesinden oluşan tutardan daha düşük olamayacağı, bu hesaplamaların, esas itibarıyla üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak yapılacağı, ancak, ithalatın piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılması ve üretici firmanın piyasa ekonomisi koşullarında üretim ve satış yaptığını ispatlayamaması durumunda, normal değer hesaplamasında, Türkiye'de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat yahut birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir kâr eklenerek elde edilen verilerin kullanılabileceği, ihraç fiyatı ile normal değer arasındaki karşılaştırmanın, aynı ticari aşamada tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı, dampingli olduğu iddia edilen ithalatın Türkiye'deki benzer malın fiyatlarını düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etkisinin bulunup bulunmadığının maddi zarar tespiti sırasında incelenmesi gerektiği, zarar tespiti yapılırken, piyasa payı, yatırım hasılatı, kapasite kullanımındaki fiili veya potansiyel azalma ile büyüme veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler de incelenerek ithalatın yerli üretim dalına zarar verip vermediğinin ortaya konmasının zorunlu olduğu, soruşturmanın re'sen veya şikayet üzerine başlatılabileceği, şikayet üzerine soruşturma açılabilmesi için başvuru sahibinin makul olarak temin edebileceği bilgi ve belgelerin başvuruda yer alması gerektiği, yeterli delillerle desteklenmeyen iddiaların şikayet olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; soruşturma açılması üzerine söz konusu ürünün Bakanlıkça tespit edilen ithalatçılarına, soruşturma konusu ülkelerde yerleşik bilinen üretici/ihracatçılarına ve soruşturmaya konu ülkenin Ankara'daki Büyükelçiliğine bildirimde bulunulduğu, soru formunu tam ve eksiksiz dolduran ithalatçı ile söz konusu ürünün ticaretini yapan ve soru formunu eksiksiz dolduran firmaların işbirliğinde bulunduğunun kabul edildiği, 01/01/2015 - 31/12/2015 tarihleri arasındaki dönemin soruşturma dönemi olarak kabul edildiği, zarar belirlemelerinde ise veri toplama ve analiz için 01/01/2013- 31/12/2015 tarihleri arasındaki dönemin esas alındığı, damping soruşturması açılması için başvuruda bulunan firmaların Yönetmeliğin 20. maddesinin 3. fıkrası hükmü uyarınca yeterlilik şartını taşıdıkları ve başvuruya karşı çıkan yerli üreticinin bulunmadığı, Yönetmeliğin 18. maddesi hükmü uyarınca anılan firmaların "yerli üretim dalını" temsil şartını yerine getirdikleri, soruşturma konusu güneş panelleri ile yerli üretim dalı tarafından üretilen güneş panellerinin: teknik ve fiziki özellikleri, çeşitleri, dağıtım kanalları, kullanım alanları, kullanıcıların ürünü algılaması ve birbirini ikame edebilmesi açısından benzer özelliklere sahip oldukları, soruşturmaya konu ülkelerden ithal edilen ürünlerin yerli üretim dalının ürünleriyle doğrudan rekabet içinde olduğu ve yerli ve ithal güneş panellerinin verimliliğine göre etiketlenerek satılması nedeniyle benzer ürün olarak kabul edilebileceği, yapılan değerlendirmelerden, ÇHC'de bulunan soruşturma konusu firmaların piyasa ekonomisinde faaliyet gösteriyor olarak kabul edilmemesi nedeniyle normal değerin; Yönetmeliğin 7. maddesine göre, Türkiye'de benzer malın birim imalat maliyeti kalemlerinden işçilik, amortisman ve genel üretim giderleri ile genel idari satış giderleri ve bu maliyete %10 oranında makul bir kârın eklenmesiyle belirlendiği, adil bir karşılaştırmanın yapılabilmesini sağlamak için normal değer ile ihraç fiyatının mümkün olduğu ölçüde fabrika çıkış aşamasına getirilerek aynı ticari aşamada karşılaştırıldığı, damping marjlarının, normal değer ile ihraç fiyatlarının ağırlıklı ortalamalarının karşılaştırılması suretiyle hesaplandığı, soruşturmaya konu ürünün genel ithalat miktarının 2013 yılında 3.074.027 kg, 2014 ve 2015 yıllarında ise sırasıyla 10.416.621 kg ve 42.304,256 kg olduğu, ithalatın ortalama birim fiyatlarının ise 2013-2015 döneminde sırasıyla 9.84 ABD Doları/kg, 9.12 ABD Doları/kg ve 7.77 ABD Doları/kg olarak gerçekleştiği, ÇHC menşeli tüm ithalat 2013 yılında 2.295.159 kg iken, 2014-2015 döneminde sırasıyla 8.199.668 kg ve 35.163.965 kg seviyesine yükseldiği, ortalama birim fiyatlarının da anılan dönemde sırasıyla 8.30 ABD Doları/kg, 8.03 ABD Doları/kg ve 7.70 ABD Doları/kg olduğu, 2013 yılında 100 olan yurtiçi birim kâr endeksinin izleyen iki yılda sırasıyla -146 ve -1300 seviyesinde gerçekleştiği, 2013 yılında 100 olan stok miktarının 2014 ve 2015 dönemlerinde 233 ve 341 seviyesinde gerçekleştiği, soruşturma konusu ülkeden gerçekleşen ithalatın pazar payının hem yerli üretim dalına hem de üçüncü ülkelere göre oldukça yüksek olduğu ve yüksek olan payını daha da artırdığı, soruşturma konusu ülke menşeli ürünün Türkiye piyasasında oluşan fiyatının yerli üretim dalı yurt içi satış fiyatını %1 oranında kırdığı, anılan üründe fiyat baskısı oranının ise %2 olarak tespit edildiği, yerli üretim dalının yıllık ortalama üretici fiyatları 2013 yılı temel alındığında 100 olan fiyat endeksinin 2014 yılında 110, 2015 yılında ise 116 olarak gerçekleştiği, yerli üretim dalının 2013 yılında 100 olan benzer ürün üretim miktarının izleyen yılda sırasıyla 435 ve 323 seviyesine ulaştığı, benzer ürünün yurtiçi satış miktarının 2013 yılında 100 olan endeksinin 2014 yılında 236, 2015 yılında ise 701 seviyesinde olduğu, benzer ürünün ihraç satış miktarının 2013 yılında 100 olan endeksinin 2014 yılında 9124, 2015 yılında ise 3500 seviyesinde izlendiği, ihraç birim fiyatlarının ise zarar inceleme döneminde sırasıyla 100, 84, 97 seviyesinde oluştuğu, diğer ülkelerden yapılan ithalat 2013 yılında 778.868 kg olarak gerçekleşirken 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla 2.216.953 kg ve 7.140.291 kg seviyesinde oluştuğu, 2013 yılında 100 olan yerli üretim dalına ait pazar payının izleyen yıllarda 71 ve 52 ye düştüğü, ÇHC'nde yerleşik üretici/ihracatçı firmalara yönelik hesaplanan damping marjlarının CIF değerin %26,99 ila %28,14 arasında değiştiği, yerli üretim dalının özellikle yurt içi satış fiyatları, kârlılık, stoklar, pazar payı, kapasite kullanım oranı, dönem kâr/zararı, verimlilik gibi göstergelerinde olumsuzluk tespit edildiği, dampinge konu ithalatın damping marjlarının seviyesi ve dampinge konu ithalat ile yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinin zarar inceleme döneminde bozulması arasında nedensellik bağının bulunduğu, yerli üretim dalı üzerinde oluşan zararın ve bu ikisi arasında illiyet bağının mevcut olduğu değerlendirilerek, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli 8541.40.90.00.14 fotovoltaik (solar) modül ve paneller için Çin Halk Cumhuriyetinde yerleşik isimleri yazılı firmalara yönelik olarak karşılarında yazılı ABD Doları/m² tutarında dampinge karşı kesin önlemin 2017/6 sayılı Tebliğ ile yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, idarenin de düzenleyici işlemlerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Yine hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de "belirlilik" ilkesidir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir.
Yukarıda yer verilen ilkeler gereğince, düzenleyici işlemler, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir. Öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilke, hukuk kuralının uygulanması hâlinde doğabilecek sonuçların, önceden tahmin edilebilmesi anlamına gelmekte olup, davaya konu Çin menşeli ürüne yönelik damping soruşturmasının 01/07/2016 tarihli ve 29759 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine ilişkin 2016/29 sayılı Tebliğle başlatılması ve anılan Tebliğde önlemlerin uygulanmasında başlamış işlem kavramı ve istisnasının bulunmadığının açıkca belirtilmesi, kesin önlemin ise bu tarihten sonra ve soruşturmanın tamamlanmasının ardından 01/04/2017 gün ve 30025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması karşısında; davaya konu düzenlemede, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.
İlgili yerli üretici firmalar tarafından makul olarak elde edilebilecek ve soruşturma başlatılmasına yetebilecek asgari bilgileri içeren şikayet başvurusu üzerine açılan ve 3577 sayılı Kanuna ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak yürütüldüğü anlaşılan soruşturma sonucunda ortaya konulan veriler, soruşturmaya konu olan ülke menşeli ithalatın dampingli ve yerli üretim dalının zarar inceleme döneminde soruşturma konusu ürüne yönelik maddi zararının mevcut olduğunu, yerli üretim dalında görülen bu zararın dampingli ithalattan kaynaklandığını gösterdiğinden, dampinge konu ithalatın neden olduğu haksız rekabetin önlenmesi ve yerli üretim dalının korunması amacıyla yürürlüğe konulan Tebliğde üst hukuk normlarına aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, duruşma için belirlenen günde, davacıları temsilen Av. ...'nın, davalı idareyi temsilen Hukuk Müşaviri ... 'ın geldiği görülerek Danıştay Savcısı ...'ın emekli olmasından dolayı duruşmaya katılamayacak olması nedeniyle Danıştay Başsavcılığı tarafından görevlendirilen Danıştay Savcısı ...'ün katılımıyla yapılan duruşmada taraflara usulüne uygun olarak söz verilip, Danıştay Savcısının düşüncesinin alınmasından ve Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
... Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, ... Enerji Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve ... Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan şikayet başvurusunda; fotovoltaik panel veya güneş modülü olarak da nitelendirilebilen 8541.40.90.00.11 gümrük tarife istatistik pozisyonunda (GTİP) kayıtlı ““Güneş pili (solar) (bir modül halinde birleştirilmiş veya panolarda düzenlenmiş olsun olmasın) (Yalnız güneş panelleri)” ürününün Çin Halk Cumhuriyeti menşeli olanlarının ithalatına ilişkin olarak dampingin varlığı nedeniyle maddi zararın oluştuğu ileri sürülmüştür.
Yapılan başvuru üzerine 01/07/2016 tarih ve 29759 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/29 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğle damping soruşturması açıldığı duyurulmuş, soruşturmanın usul ve esasları belirlenmiştir. Söz konusu Tebliğin 4. maddesinde; başvuru konusu ürünün 8541.40.90.00.11 GTİP altında kayıtlı olmakla birlikte bahse konu GTİP’in bilgi amaçlı olarak verildiği ve bağlayıcı mahiyette olmadığı, ürünün Türk Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan tarife pozisyonunda ve/veya eşya tanımında yapılacak değişikliklerin bu Tebliğ hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, 12. maddesinde önlemlerin uygulanmasında başlamış işlem kavramı ve istisnasının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Başlangıçta 8541.40.90.00.11 GTİP'inde sınıflandırılmakta iken daha sonra 8541.40.90.00.14 GTİP'inde sınıflandırılan “fotovoltaik (solar) modül ve paneller” ürününe yönelik olarak yürütülen damping soruşturmasının tamamlanması neticesinde ulaşılan sonuçları değerlendiren İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu kararı ve Ekonomi Bakanının onayı ile dampinge karşı alınan önlem 01/04/2017 tarih ve 30025 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ ile yürürlüğe konulmuştur. Buna göre gümrük idarelerince, Çin Halk Cumhuriyeti’nde yerleşik unvanları Tebliğde yazılı firmalar için 20 ABD Doları/m² tutarında, diğerleri içinse 25 ABD Doları/m² tutarında dampinge karşı kesin önlemin tahsil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İlgili Mevzuat : Dava konusu Tebliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte olan 03/06/2011 tarih ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (c),(ç),(d),(e) ve (f) bentlerinde; İthalat Rejimi Kararı da dâhil olmak üzere ithalata dair mevzuatı hazırlamak, madde politikalarını teklif etmek, uygulamak, ithalatla ilgili izinleri ve belgeleri vermek, gelişmeleri takip etmek ve ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamak, ithalatı iç piyasa ve sanayinin ihtiyaçlarını iç ve dış ekonomik gelişmeleri dikkate alarak izlemek ve ithal mallara uygulanacak malî yüklere ilişkin hazırlıkları yürütmek ve uygulanmasını sağlamak, ithal malların dünya piyasalarına uygun olarak ithalini sağlayıcı tedbirleri almak, uygulamak ve izlemek, dampinge karşı vergi, sübvansiyona karşı telafi edici vergi ve korunma önlemi gibi ticaret politikası savunma araçları ile ilgili mevzuatı hazırlamak, uygulamak, mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek, ticaret politikası savunma araçlarının etkisini incelemek ve ticaret politikası savunma araçlarının etkisiz kılınmasına ilişkin girişimleri araştırmak, tespit etmek ve gerekli tedbirleri almak, ithalat ile ilgili politikaları izlemek, ithalatın her aşamasında gerekli görülecek incelemeleri ve denetimleri yapmak, yaptırmak, önlemleri almak ve bu hususlarla ilgili düzenlemeler yapmak Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmış olup, 31/12/1995 tarih ve 22510 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1995/7606 sayılı İthalat Rejim Kararının 2. maddesinde; ithalatın her aşamasında gerekli görülecek değişiklikleri yapmaya ve önlemleri almaya, özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının (Ekonomi Bakanlığı) yetkili olduğu; 3. maddesinde, anlaşmalar ile kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkeler hakkında taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar çerçevesinde uygun görülecek gerekli önlemlerin alınacağı kurala bağlanmıştır.
09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı 3. Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı birleştirilmiş, düzenleme ile birlikte yeni ismi Ticaret Bakanlığı olmuştur.
İthalatta uygulanacak korunma önlemleri ise; Türk Mevzuatında, 29/01/1995 tarih ve 22186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 26/01/1995 tarih ve 4067 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 25/02/1995 tarih ve 22213 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/02/1995 tarih ve 1995/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasının ekinde yer alan ve bu Anlaşmanın ayrılmaz parçasını teşkil eden Korunma Tedbirleri Anlaşması ile yerini almış olup, anılan Anlaşmanın 1. maddesinde; Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşması (GATT) 1994'ün XIX. maddesinde öngörülen tedbirler olarak anlaşılacak olan korunma tedbirlerinin uygulanması için kuralların konulduğu, 2. maddesinde; bir Üyenin, yalnızca bir ürünün, kendi topraklarına, benzer veya doğrudan rakip ürünler üreten yerli endüstrinin ciddi zarar görmesine yol açan veya yol açabilecek şartlar altında ve yerli üretime kıyasla mutlak veya nispi olarak çok yüksek miktarlarda ithal edilmekte olduğunu tespit etmesi durumunda, o ürünü korumak için bir korunma tedbiri uygulayabileceği, 3. maddesinde; bir Üyenin, ancak o Üyenin yetkili makamlarınca daha önce belirlenmiş ve GATT 1994 Madde X uyarınca ilan edilmiş prosedürlere uygun olarak bir soruşturma yapılmasını müteakip bir korunma tedbiri uygulayabileceği, yetkili makamların, ilgili bütün gerçek ve hukuki hususlar hakkında vardıkları sonuçları ve bulguları içeren bir rapor yayımlayacakları, 4. maddesinde, bu anlaşmanın amaçları bakımından “ciddi zarar”ın, bir yerli sanayi dalının durumunda belirgin bir genel bozulma; “ciddi zarar tehdidi”nin, açıkça yaklaşan ciddi bir zarar anlamına geldiği ve bir ciddi zarar tehdidinin olup olmadığının belirlenmesinin, yalnızca iddialara, varsayımlara veya uzak ihtimallere değil, gerçeklere dayandırılacağı; yetkili makamların, 3. madde hükümlerine uygun olarak, soruşturulan olayın ayrıntılı bir analizini, incelenen faktörlerin olayla ilgili olduğunu da gösterecek şekilde ivedilikle yayımlayacakları, 5. maddesinde, bir Üyenin, ancak ciddi zararı önlemek veya gidermek ve intibakı kolaylaştırmak için gerekli olduğu ölçüde koruyucu tedbirler uygulayabileceği, 7. maddesinde; bir Üyenin, sadece ciddi zararı önlemek veya gidermek ve intibakı kolaylaştırmak için gerekli olabilecek bir süre için korunma tedbirleri uygulayacağı kabul edilmiştir.
Diğer yandan; 21/07/1999 tarih ve 4412 sayılı Kanun'la; GATT Tokyo Round müzakereleri sonucunda formüle edilen, Türkiye’nin de taraf olarak imzaladığı ve 31/12/1994 tarihinden geçerli olmak üzere onayladığı Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması EK’ini oluşturan “GATT’ın VI. Maddesinin Yürütülmesine Dair Anlaşma (Anti-Damping Anlaşması)”nın 6. maddesinin (6.5.) nolu paragrafında, gizli nitelikli bilgilerin (örneğin, açıklanması rakiplere önemli bir fayda sağlayacağı için veya ifşa edilmesi bilgiyi temin eden şahıs üzerinde veya bu şahsın bilgileri elde ettiği şahıs üzerinde önemli ölçüde etki yaratacağı için) veya taraflarca soruşturma için gizlilik esasına tabi olarak verilen bilgilerin, geçerli bir neden ileri sürüldüğünde yetkili merciler tarafından gizli olarak kabul edileceği, bu tür bilgilerin bunları veren tarafın özel izni olmadan açıklanamayacağı, (6.5.1.) paragrafında yetkili mercilerin gizli bilgi veren ilgili taraflardan bu bilgilerin gizli olmayan özetlerini vermelerini isteyecekleri, bu özetlerin gizli tutulmak üzere verilen bilgilerin özünün makul ölçüde anlaşılmasına olanak sağlayacak ayrıntıda olacağı hüküm altına alınmıştır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un, "amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ithalatta haksız rekabet hallerinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsayacağı hükme bağlanmış; "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde, damping, bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olması; ihraç fiyatı, ihraç amacıyla satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyat; benzer mal, dampinge veya sübvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir mal, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri taşıyan başka bir mal; normal değer, ihracatçı veya menşe ülkede tüketime konu benzer mal için normal ticari işlemler sonucunda fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyat yahut ihracatçı ülke veya menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde benzer malın satışlarının olmaması ya da bu satışların uygun bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunmaması durumunda, benzer malın üçüncü bir ülkeye ihracatında temsil niteliğini haiz karşılaştırılabilir fiyat veya menşe ülkedeki maliyetine makul bir kâr marjının eklenmesiyle tespit edilen fiyat; damping marjı, normal değerin ihraç fiyatını aştığı miktar; zarar, bir üretim dalında maddi zararı, maddi zarar tehdidini veya bir üretim dalının kurulmasının fiziki olarak gecikmesi şeklinde tanımlanmış; aynı Kanun'un 3. maddesinde, önlem alınmasını gerektiren haller, dampinge konu olan ithalatın Türkiye'de bir üretim dalında maddi zarar tehdidi oluşturması veya bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirmesi olarak belirlenmiş; 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen damping incelemesi yapabileceği, şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği; 5. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün, şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen verilen bilgi ve belgeler veya mevcut diğer bilgilerin ışığı altında ön incelemeyi yapmak, soruşturma açılıp açılmayacağı hususunda kurula teklif sunmak, soruşturma açılması halinde, soruşturmayı yürütmek ve önlemlerle ilgili kurula teklif sunmakla görevli olduğu; 6. maddesinde, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulunun, soruşturma sonuçlarını değerlendirmek, bunun gerektireceği tedbirleri almak ve kesin önlem kararını Bakanlığın onayına sunmakla görevli olduğu belirtilmiş; 7. maddesinde yapılan soruşturma sonucunda Kurul tarafından belirlenen ve Bakanlıkça onaylanan damping marjı kadar dampinge konu malın ithalatında dampinge karşı vergi alınacağı; 10. maddesinde, re'sen veya şikayet üzerine yapılan inceleme sonucunda dampinge konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturma açılacağı, soruşturmanın usul ve esaslarının Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelik ile tespit edileceği; 13. maddesinde, soruşturma sonucunda dampingli ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı kadar veya zararı ortadan kaldıracak daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı vergi alınacağı hükümlerine yer verilmiştir.
3577 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde, normal değerin belirlenmesi için benzer malın ihracatçı ülkenin iç piyasasında veya üçüncü bir ülkeye ihracatında birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderlerinin eklenmesinden oluşan tutardan daha düşük bir fiyatla satıldığı hallerde; bu satışların, fiyatları nedeniyle normal ticari işlemler içinde gerçekleşmiş olarak kabul edilmeyebileceği; 6. maddesinde, maliyetlerin normal olarak soruşturmaya konu olan ihracatçı veya üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak hesaplanacağı; 7. maddesinde, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalatta normal değerin, Türkiye'de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat veya Türkiye'de benzer malın birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir karın eklenmesiyle oluşturulan değer göz önüne alınarak hesaplanabileceği; 10. maddesinde, ihraç fiyatı ile normal değer arasında adil bir karşılaştırma yapılmasını teminen bu karşılaştırmanın, aynı ticari aşamada, tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı; fiyat karşılaştırmasında, satış şartları, vergilendirme, ticari aşamalar, miktarlar ve fiziksel özelliklerdeki farklılıklar ile karşılaştırmayı etkileyen diğer farklılıkların göz önüne alınacağı; 11. maddesinde, damping marjının, normal değer ve ihraç fiyatının, ağırlıklı ortalama veya işlem bazında karşılaştırılması suretiyle hesaplanacağı; 17. maddesinde, maddi zarar tespitinin somut delillere dayanması ve dampingli ithalatın hacmi ve bu ithalatın iç piyasadaki benzer mal fiyatları ile yerli üretim dalı üzerindeki etkilerinin nesnel incelemesini içermesi gerektiği, bir ürünün birden fazla ülkeden ithalatının eş zamanlı olarak soruşturmaya konu olması halinde, bu ithalatın etkilerinin toplu olarak değerlendirilebileceği, böyle bir değerlendirmenin her bir ülkeden yapılan ithalat için damping marjı ve ithalat miktarının ihmal edilebilir oranlardan fazla olması ve ithal malların kendi aralarındaki ve ithal mallarla yerli benzer mal arasındaki rekabet şartları bakımından, ithalatın etkisinin toplu olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunun belirlenmesi halinde yapılabileceği, dampingli ithalatın fiyatlarının Türkiye'deki benzer malın fiyatının önemli ölçüde altında kalıp kalmadığı veya bu ithalatın önemli ölçüde fiyatları düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etki yaratıp yaratmadığının inceleneceği, dampingli ithalatın üretim dalı üzerindeki etkisinin incelenmesi sırasında satışlar, kârlar, üretim, piyasa payı, verimlilik, yatırım hasılatı ve kapasite kullanımındaki fiili ve potansiyel azalma, büyüme veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler dahil olmak üzere, üretim dalının durumu ile ilgili tüm etkenleri ve göstergeleri kapsayacağı ve dampingli ithalatın yerli üretim dalına zarar verdiği hususunun bu faktörler çerçevesinde ortaya konması, dampingli ithalat ile yerli üretim dalının maruz kaldığı zarar arasındaki nedensellik bağının mevcut delillere dayandırılması ve dampinge konu olan ithalat dışındaki nedenlerden kaynaklanan zararın bu ithalata atfedilmemesi gerektiği, 19. maddesinde, dampinge konu ithalattan zarar gördüğünü iddia eden üreticilerin İthalat Genel Müdürlüğüne yazılı olarak başvurabileceği, şikayetin, damping, zarar ve dampinge konu ithalat ile iddia edilen zarar arasındaki nedensel ilişkiyi gösteren delilleri içermesi gerektiği; 18. maddesinde, yerli üretim dalının, benzer malın Türkiye'deki tüm üreticilerini veya bu malın Türkiye üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleştiren üreticileri ifade edeceği; 22. maddesinde, bir damping veya sübvansiyon soruşturması çerçevesinde alınan bilgilerin, sadece edinilme amacı doğrultusunda kullanılacağı, açıklanması rakiplere önemli bir fayda sağlayabilecek veya ifşa edilmesi bilgiyi temin eden şahıs veya bu şahsın bilgileri elde ettiği şahıs üzerinde önemli ölçüde olumsuz etki yaratabilecek nitelikte bilgiler veya haklı bir neden gösterilmek kaydıyla, soruşturma taraflarınca gizlilik kaydıyla verilen bilgilerin gizli addedileceği, bu tür bilgilerin, bilgiyi sağlayan tarafın özel izni olmadan açıklanmayacağı, gizlilik kaydıyla bilgi veren tarafın, bu bilgilerin gizli olmayan bir özetini vermesinin icap ettiği, gizli olmayan özetin, esas bilginin makul ölçüde anlaşılmasına olanak sağlayacak ayrıntıda olacağı, söz konusu tarafların, istisnai hallerde, bu bilgilerin özetlenemeyecek nitelikte olduklarını belirtebileceği, bu gibi istisnai durumlarda, bilginin özetlenemeyecek nitelikte olmasının nedenlerinin belirtilmesi gerektiği, gizlilik isteğinin nedenlerinin geçerli bulunmaması ve bilgileri sağlayan tarafın söz konusu bilgilerin herhangi bir şekilde açıklanmasını istememesi durumunda; bilgilerin, başka kaynaklardan doğrulanmadıkça, dikkate alınmayabileceği; 26. maddesinde, ilgili taraflardan birinin işbirliğine gelmemesi halinde geçici veya nihai belirlemelerin mevcut verilere göre yapılabileceği ve söz konusu taraf açısından soruşturmanın sonucunun işbirliğine gelinmesi haline nazaran daha az avantajlı olabileceği; Yönetmeliğin Ek 1. maddesinde ise piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalata yönelik damping soruşturmalarında, ilgili ülkedeki üreticilerin, soruşturma konusu ürünün üretiminde ve satışında, maddede bentler halinde sayılan ölçütler çerçevesinde piyasa ekonomisi koşullarının geçerli olduğunu yeterli deliller ile ibraz etmesi halinde bu üreticiler için normal değerin tespitinde Yönetmeliğin 5. maddesinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve dosyada yer alan şikayet başvurusu, soruşturma raporu ile sair evrakın incelenmesinden; soruşturmanın Çin Halk Cumhuriyeti’nden yapılan ithalatın dampingli olduğu ve iç piyasada zarara neden olduğu iddiasıyla yapılan şikayet başvurusu üzerine başlatıldığı, 01/01/2015 ilâ 31/12/2015 tarihleri arasının soruşturma, 01/01/2013 ilâ 31/12/2015 tarihleri arasının ise soruşturmaya dair veri toplama ve analiz dönemi olarak belirlendiği, soruşturma konusu ürünün güneş panelleri olduğu, bunların, güneş pillerinin bir modül halinde birleştirilerek, güneşten aldığı enerjiyi kullanarak güneş pillerinin verimlilik oranlarına göre elektrik üreten paneller olup, güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde etmek üzere kullanıldığı, güneş panellerinin ağırlıklı olarak 60 hücre ihtiva etmekle birlikte daha az veya fazla hücreli olarak da üretilebildiği, hücrenin teknolojisi, kalitesi ve diğer koşullara göre 60 hücreli bir panelin genel olarak 250-310 watt civarı enerji üretebildiği, soruşturmanın açıldığı tarihte 8541.40.90.00.11 GTİP'inde sınıflandırılan ürünün, 2017 yılında 8541.40.90.00.14 GTİP'inde sınıflandırılmaya başlandığı, yerli üretim dalını temsilen damping soruşturması açılması için başvuruda bulunan firmaların başvuru yeterlilik şartlarını taşıdıkları, başvuruya karşı çıkan yerli üreticinin bulunmadığı, firmaların idari birimlerinde ve üretim tesislerinde yerinde doğrulamanın gerçekleştirildiği, soruşturmanın açılmasını müteakip Ekonomi Bakanlığı tarafından tespit edilen ithalatçılara, Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki üretici ve ihracatçı firmalara, söz konusu ülkenin Ankara Büyükelçiliğine soruşturma açılış tebliği, şikayetin gizli olmayan özeti ve soru formlarına ilişkin bildirimlerin gönderildiği, kendilerine soru formu gönderilen firmalardan 20 ithalatçı firmanın soru formunu öngörülen süreler dahilinde yanıtladığı, ihracatçı firmalardan da soru formuna yanıt iletildiği, soruşturmaya konu ülkeden ithal edilen güneş panelleri ile yerli üretim dalı tarafından üretilen güneş panellerinin teknik ve fiziki özellikleri, çeşitleri, dağıtım kanalları, kullanım alanları, kullanıcıların ürünü algılaması ve birbirini ikame edebilmeleri açısından benzer özelliklere sahip oldukları, ithal edilen ürünlerin yerli üretim dalının ürünleriyle doğrudan rekabet içinde olduğu, bu nedenle de benzer ürün olarak kabul edilebileceğinin değerlendirildiği, bir ihracatçı, yerli üreticilerin soruşturma konusu ürünün temel girdilerinden olan güneş pilini üretmediğini ve kendi ürünlerinin Türkiye’de üretilenlerden daha kaliteli olduğunu belirterek, kendi ürünleri ile yerli güneş panellerinin benzer olmadığını ileri sürmüşse de, soruşturma konusu ürünün güneş pili değil güneş paneli olduğu, yerli ve ithal güneş panellerinin verimliliğine göre etiketlenerek satıldığı, dolayısıyla ithal ürünle yerli ürünün benzer olduğu tespitinin geçerliliğini koruduğu, uygulamaya esas alınması gerekenin de Türk Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan GTİP ve ilgili tabloda yer alan eşya tanımı olduğu, önlem konusu eşyanın Türk Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan tarife pozisyonunda ve/veya tanımında yetki dahilinde yapılacak değişikliklerin, uygulamaya halel getirmeyeceği, Çin Halk Cumhuriyeti’nde mukim soruşturma konusu firmalar piyasa ekonomisinde faaliyet gösteriyor olarak kabul edilmediğinden normal değerin, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesi çevresinde alındığı, buna göre Türkiye’de benzer malın birim imalat maliyeti kalemlerinden işçilik, amortisman ve genel üretim giderleri ile genel, idari satış giderleri ve finansmanda ihracatçı firmalar lehine olmak üzere gerekli ayarlamalar yapılarak ticari maliyetin elde edildiği, bu maliyete %10 oranında makul bir kârın eklenmesiyle fabrika çıkış aşaması oluşturulmuş normal değerin belirlendiği, ihraç fiyatının Türkiye’ye satışta bağımsız alıcılara fiilen ödenen fiyat esasında kabul edildiği, adil bir karşılaştırmanın yapılabilmesini teminen, normal değer ile ihraç fiyatının fabrika çıkış aşamasına getirilerek aynı aşamada karşılaştırıldığı, ilgili taraflarca fiyat karşılaştırmasını etkilediği ileri sürülen hususların değerlendirildiği ve normal değer ile ihraç fiyatında gerekli ayarlamaların yapıldığı, damping marjının, normal değer ile ihraç fiyatlarının ağırlıklı ortalamalarının karşılaştırılması suretiyle hesaplandığı, soruşturma konusu ürünün tüm ülkelerden ve soruşturmaya tabi ülkeden gerçekleşen ithalat miktarına ve birim fiyatlarına ilişkin olarak yapılan incelemede, ithalat verilerinin soruşturma konusu solar panel ile birlikte solar hücrelerini içerdiği ve yanıltıcı olduğu iddia edilmişse de, zarar inceleme döneminde soruşturma konusu GTİP’in panel ve hücreyi içerdiği, ancak yerli üreticilerin soruşturma konusu üründe ithal ürünlere göre pazar payı oldukça düşük olduğundan ithal etmiş oldukları hücrelerin hacmi, genel ithalatın eğilimlerini ve bu bağlamda yapılan analizleri etkilemeyecek düzeyde olup, birim fiyatının panellere göre daha pahalı olması nedeniyle hücrelerin verilerden çıkarılması durumunda hesaplanan birim fiyatların daha da düşeceği, genel ithalatın ortalama birim fiyatları incelendiğinde 2013-2015 döneminde sırasıyla 9,84 ABD Doları/kg, 9,12 ABD Doları/kg ve 7,77 ABD Doları/kg olarak gerçekleştiği, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ithalatın ortalama birim fiyatları incelendiğinde sırasıyla 8,30 ABD Doları/kg, 8,03 ABD Doları/kg ve 7,70 ABD Doları/kg olarak gerçekleştiği, soruşturma konusu ürünün soruşturma konusu ülke dışındaki ülkelerden gerçekleşen ithalatın ortalama birim fiyatları incelendiğinde 14,39 ABD Doları/kg, 13,15 ABD Doları/kg ve 8,11 ABD Doları/kg olarak gerçekleştiğinin görüldüğü, diğer yandan soruşturma konusu ülkeden gerçekleşen ithalatın pazar payının hem yerli üretim dalında hem de üçüncü ülkelere göre oldukça yüksek olduğu ve zaten yüksek olan payını daha da arttırdığı, benzer ürünün yurt içi satış birim fiyatlarının zarar inceleme döneminde sırasıyla 100, 75 ve 83 seviyesinde oluştuğu, 2013 yılında 100 olan stok miktarının 2014 ve 2015 dönemlerinde sırasıyla 233 ve 341 seviyesinde, zarar inceleme dönemindeki satışların miktarı ile birlikte değerlendirildiğinde 2013 yılında 100 olan stok çevrim hızının 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla 657 ve 325 seviyesinde, 2013 yılında 100 olan yurt içi birim kâr endeksinin izleyen iki yılda sırasıyla -146 ve -300 seviyesinde gerçekleştiği, yurt dışı birim kârlılık endeksinin ise 2013-2015 döneminde sırasıyla -100, -72 ve -105 seviyesinde izlendiği, 2013 yılında 70,29% olan Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ürünün pazar payının 2014 yılında 75,45%, 2015 yılında 80,57% olduğu, buna karşın üçüncü ülkeler pazar payının sırasıyla 23,85%, 20,40% ve 16,36% olarak gerilediği, yine yerli üretim dalı pazar payının da 2013 yılında 5,85% iken, 2014 yılında 4,15%, 2015 yılında ise 3,07% 'ye düştüğü, dolayısıyla zaten çok düşük olan yerli üretim dalına ait pazar payının daha da aşağıya indiği, 2013 yılında 100 olan kapasite kullanım oranı endeksinin izleyen dönemde 223 ve 165 olarak gerçekleştiği, zarar inceleme döneminde ürün nakit akışının 2013 yılında 100 olduğu kabul edildiğinde 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla -63 ve -210'a gerilediği, yerli üretim dalına ilişkin verimliliğin 2013 yılında 100 olan endeksinin takip eden iki yılda 87 ve 84 olduğunun görüldüğü, soruşturma konusu ülke menşeli güneş panellerinin Türkiye piyasasında oluşan fiyatının, yerli üretim dalı yurtiçi satış fiyatını %17,43 oranında kırdığı, anılan üründe yerli üretim dalının fiyatını makul bir kâr düzeyinin ne kadar altında bıraktığını gösteren fiyat baskısı oranınınsa %20,64 olduğu, ekonomik göstergeleri açısından bakıldığında yerli üretim dalının yurtiçi satış fiyatları, kârlılık, stoklar ve stok çevrim hızı, pazar payı, kapasite kullanım oranı, ürün nakit akışı, dönem kârı/zararı, verimlilik gibi göstergelerde olumsuzluklar tespit edildiği, özellikle 2013 yılı sonrasında hızla artan güneş enerjisi yatırımlarının pazarda büyük genişlemeye sebebiyet vermesi üzerine başta Çin Halk Cumhuriyeti’nden olmak üzere ülkemize ithalatın arttığı, ayrıca gerek soruşturma konusu ürün teknolojisindeki gelişmeler gerekse firmaların fiyat belirleme politikalarından ötürü ülkemize gerçekleştirilen ihracatın birim fiyatlarında önemli oranda düşüş yaşandığı, dampinge konu ithalatın miktar ve fiyat etkisinin tespit edilen damping marjlarının seviyesi ve dampinge konu ithalat ile yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinin zarar inceleme dönemindeki bozulması arasında illiyet bağının mevcut olduğu sonucuna varılarak, Tebliğ’deki tabloda firma unvanı yazılanlar için 20 ABD Doları/m², diğerleri için 25 ABD Doları/m² olmak üzere dampinge karşı verginin yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; ilgili yerli üretici firmalar tarafından makul olarak elde edilebilecek ve soruşturma başlatılmasına yetebilecek asgari bilgileri içeren şikayet başvurusu üzerine açılan ve 3577 sayılı Kanun'a ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak yürütüldüğü anlaşılan soruşturma sonucunda elde edilen veriler ışığında yapılan hesaplamalar ve değerlendirmeler uyarınca, zarar döneminde soruşturmaya konu olan ülke menşeli dampingli ithalatın fiyatlarının yerli üretim dalı fiyatlarını önemli oranlarda kırdığı ve baskı altında tuttuğu; soruşturmaya konu olan ülkenin gittikçe daha fazla Türkiye piyasasına nüfuz ederek pazar payını arttırdığı ayrıca, dampingli ithalat nedeniyle yerli üretim dalının zarar döneminde yaşadığı fiyat baskısı sonucunda fiyatlarını olması gereken seviyeye yükseltemediği ve dolayısıyla zarar ettiği; bu tespitler ışığında, zarar inceleme döneminde dampingli ithalat nedeniyle yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinde ciddi bozulmaların görüldüğü; dampingli ithalatın seyri ile yerli üretim dalındaki olumsuz gelişmelerin eş zamanlı olarak seyrettiği tespit edildiğinden, dampinge konu ithalatın neden olduğu haksız rekabetin önlenmesi ve bu çerçevede yerli üretim dalının korunması amacıyla tanımı ve menşei ülkesi belirtilen ürünün ithalinde dampinge karşı önlemin yürürlüğe konulmasına ilişkin 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafından; yerli üretim dalının bulunmaması sebebiyle ithal edilecek güneş hücrelerinin farklı bir istatistik pozisyonu ile serbest dolaşıma girmesi gerektiğinden ithalinde ve montajlanmasında dampinge karşı vergiden yerli üretim dalının korunması amacıyla hareket edilerek, soruşturmanın başlangıcında 8541.40.90.00.11 olan GTİP’in soruşturma sonunda ikiye bölünerek 8541.40.90.00.15 GTİP’te fotovoltaik (solar) hücreler ve 8541.40.90.00.14 fotovoltaik (solar) modül ve paneller GTİP’inin oluşturulduğu iddia edilmişse de, soruşturma konusu ürünün 2016/29 sayılı Tebliğ ile yalnız güneş panelleri olarak belirlendiği, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuata göre idarenin Gümrük Tarife Cetveline alt açılımlar eklemesi ve eşyanın gümrük tarife pozisyonunda ve/veya tanımında değişiklik yapma hususunda yetkili olduğu göz önüne alındığında ileri sürülen iddianın mesnetsiz olduğu açıktır.
Öte yandan, davacı tarafından davalı Ekonomi Bakanlığının delil listesinde yer alan Soruşturma Raporunun Gizli Nüshasının kendilerine tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma haklarının kısıtlandığı ileri sürülmektedir. Bu hususta öncelikle, ''Ticari sır'' kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Ticari sır konusu doğrudan pozitif mevzuatta düzenlenmiş ve tanımlanmış olmayıp bu konuda Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 23. maddesinde, ''Ticar sır'' başlığı altında ''Kanunlarda ticari sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticari ve mali bilgiler bu kanun kapsamı dışında yer almaktadır'' hükmü bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı hakkındaki Kanun Tasarısının 2. maddesinin (a) bendinde ticari sır, bir ticari işletme veya şirketin faaliyet alanıyla ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipler tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, mali, iktisadi, kredi ve nakit durumu araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve parakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri'' kapsayacak şekilde tanımlanmıştır.
Bu geniş tanım yanında, dar anlamda ticari sır; gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi olarak tanımlanmaktadır. Yine haksız rekabet ilkeleri de göz önünde bulundurularak ticari sır; ''Tacirin ticari faaliyetleri esnasında kullandığı, aynı olanağa sahip olmayan veya kullanamayan rakiplerine karşı kendisi için avantaj teşkil eden herhangi bir formül, düzen, model ve benzeri toplam bilgiler şeklinde'' tanımlanabilir. Uyuşmazlık konusu olayda, soruşturma kapsamındaki bilgi, bulgu ve tespitleri içeren ve bu bilgilerin özünün makul ölçüde anlaşılmasına olanak sağlayacak ayrıntıları da ihtiva eden “Bilgilendirme Raporu”nun erişime açık olduğu ve Raporun Gizli Nüshasında şikayet başvurusunda bulunan firmalar yönünden ticari sır mahiyetinde olan bilgilerin olması nedeniyle bu kısmın erişime açılmamasında gerek tarafı olduğumuz Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması EK’ini oluşturan “GATT’ın VI. Maddesinin Yürütülmesine Dair Anlaşma (Anti-Damping Anlaşması)”nın 6. maddesine ve gerekse de İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 22. maddesine aykırılık bulunmadığı gibi rakiplerce bilinmemesi önem arz eden ticari sır mahiyetindeki bilgilerin davadan kaynaklanan bağlantılar sebebiyle öğrenilip yayılması muhtemel olacağından söz konusu iddiaya itibar edilmemiştir.
Diğer yandan, davaya konu olan Çin Halk Cumhuriyeti menşeli fotovoltaik (solar) modül ve paneller için damping soruşturmasının 01/07/2016 tarih ve 29759 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/29 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğle başlatıldığı, söz konusu Tebliğde önlemlerin uygulanmasında başlamış işlem ilkesi ve istisnasının bulunmadığının açıkça ifade edildiği, kesin önlemin soruşturmanın tamamlanmasından sonra 01/04/2017 tarih ve 30025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/6 sayılı Tebliğ ile yürürlüğe konulduğu, dampinge karşı verginin tahsil edildiği eşyanın ise, 27/09/2017 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithal edildiği, eşyaya ait dampinge karşı verginin ve katma değer vergisinin 29/09/2017 tarihinde tahsil edildiği göz önüne alındığında, mevcut durumda hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri ile bağdaşmayan herhangi bir husus saptanmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.01/04/2017 tarih ve 30025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/6 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğe karşı açılan DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ... TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ... TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.