22. Hukuk Dairesi 2016/16548 E. , 2019/14075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı asil ve davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01/12/2008 tarihinde davalı bankada çalışmaya başladığını, ücret dahil diğer haklarını vermeyerek hukuka aykırı hareket eden davalının, davacıya işyerinde baskı uyguladığını,iş sözleşmesini tek taraflı ve hukuka aykırı olarak değiştirmeye çalıştığını, davacıya istifaya zorladığını, davacının 23/01/2013 tarihinde kendisine temettü ücreti olarak ödenmesi gereken ve fakat ödenmeyen ücretler nedeniyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini bildirdiğini, şube müdürünce yıllık ücretli izinleri de değerlendirilerek, ihbar süresini de bu şekilde geçirmesinin sağlandığını, böylece 04/03/2013 tarihinde iş sözleşmesinin sona erdiğini, müdürünün talebi üzerine "istifaname" adı altında iş sözleşmesini 04/03/2013 tarihinde haklı olarak feshettiğini, ancak davalı şirketin davacının yasal kıdem tazminatını ve diğer temettü alacaklarını yermemek için istifanameyi kaybettiğini iddia ettiğini, davalının 14/03/2013 tarihli ihtarname ile iş sözleşmesini 11/02/2013 ile 25/02/2013 tarihleri arasında göreve gelmediği gerekçesiyle feshettiğini bildirdiğini, oysa davacının haklı sebeple feshinde dahi yasal ihbar sürelerine uyduğunu, istifa dilekçesini 23/01/2013 tarihinde 04/03/2013 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde verdiğini, kullanmamış olduğu izin günlerini de hesaba katarak işyerinden ayrıldığını, sonuç olarak; temettü ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı ve temettü alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin kanun gereği devamsızlık nedeni ile haklı feshedildiğini, davacının devamsızlık yapmasının haklı bir sebebe dayanmadığını, davacının bankaya verdiği bir istifa dilekçesi bulunmadığını, kaldı ki istifa ettiği varsayıldığında bile haksız olarak iş sözleşmesini fesheden davacının kıdem tazminat talep hakkının bulunmadığını, hak edilen temettü alacağının da dava tarihi öncesinde ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı asil ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta Mahkemece, işverence davacı adına 2012 yılı için net 4.017,72 TL temettü payı tahakkuku yapıldığı ancak bu tutarın davacıya ödendiğine dair her hangi bir kayıt sunulmadığı, banka hesap ekstresinde 2012 yılı için 4.017,72 TL temettü alacağı ödemesinin gözüktüğü, 2013 yılına ait herhangi bir ödeme görünmediği, akdin feshi tarihi öncesi muhasebe kayıtlarına da geçmesine rağmen yargılamanın bitmesine kadar davacıya her hangi bir temettü açıklaması ile ödemenin yapılmadığı, davacının dava dilekçesindeki beyanı ile bağlı kalınarak iş sözleşmesini temettü alacağının ödenmemesi sebebi ile fiili terk suretiyle haklı feshettiği kanaatine varılarak kıdem tazminatı alacağı ile ödenmeyen 4.017,22 TL temettü alacağının kabulüne karar verilmiştir
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işverenin 28/04/2014 tarihli yazısı ekinde 2012 yılı için net 4.017,72 TL tahakkuku bulunduğu, bu miktarın ödenip ödenmediğine göre feshin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı taraf ise dosyaya 26/04/2012 tarihli temettü ikramiyesi açıklaması ile (4.017,22 TL) yatırıldığına dair ödeme dekontu sunmuş olup, bu ödeme davacının hesap ekstresinden de tespit edilmektedir. Ne var ki , davacı taraf yapılan ödemenin 2011 yılına ilişkin olduğunu, 2012 yılı temettü ödemesinin ise 2013 yılı içinde yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Gerçekten de dosya kapsamında bulunan ve işverence 2012 yılı temettü ödemesi açıklaması ile sunulan tarihsiz tahakkuk belgesinde, 2012 temettü ödemesi ile birlikte davacının 2013 yılının Mart ayı ücretine de yer verilmiştir. Bu halde, 2012 yılında yapılan ödemenin esasen 2011 yılının temettü ödemesi olduğunu kabulü yerindedir. Diğer taraftan mahkemece davacının 2012 yılına ait temettü alacağının ödenmediği gerekçesiyle, hem iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılmış, hem de 2012 yılı temettü alacağı tutarı olan 4.017,22 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, 2012 yılı temettü alacağının ne zaman muaccel hale geleceğinin göz önüne alınmaması hatalıdır. Somut olayda, Mahkemece davalı işverenden temettü ödemesine ilişkin yönetim kurulu kararları ve ödeme kayıtları istenilmesine rağmen bu kayıtların gönderilmediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, her yılın temettü ödemesinin bir sonraki yıl yapıldığı sabit ise de, bu ödemelerin yılın hangi zamanında yapıldığına ilişkin olarak dosya kapsamında herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafça, temyiz dilekçesinde 2012 yılının temettü ikramiyesinin ödeme tarihinin 20/04/2013 tarihi olduğunu, bu sebeple mahkemece hükmedilecek faizin bu tarihten itibaren uygulanması gerektiğini açıkça ifade etmiş, mahkemece dava ve ıslah tarihinden itibaren bu tarihten faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Davacının bu beyanı kendisi yönünden bağlayıcıdır. Anılan beyan karşısında, 2012 yılı temettü alacağının 20/04/2013 tarihinde muaccel hale geldiği kabul edilmelidir. Buna göre davacının iş sözleşmesini eylemli olarak feshettiği 23/01/2013 tarihinde veya ihbar süresinin bitimi olarak açıkladığı 04/03/2013 tarihinde muaccel bir temettü alacağının bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca Mahkemece, davacının dava tarihi olan 12/03/2014 tarihinde halen ödenmemiş olan ( 2012 yılı) temettü alacağının hüküm altına alınması yerinde ise de, temette alacağı fesih tarihi itibariyle henüz muaccel olmadığından feshin haklı bir sebebe dayanmadığının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. Davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği göz önüne alınmadan karar verilmesi hatalı olup, bozma sebebidir.
3-Dosya kapsamına göre davacı vekilinin karar tarihinden önce vekillikten çekildiği anlaşılmaktadır. Bu halde hüküm tarihinde vekili bulunmayan davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.