Esas No: 2020/1819
Karar No: 2021/1962
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1819 Esas 2021/1962 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1819
Karar No : 2021/1962
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLLERİ : ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2018/2697, K:2019/6435 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir Buca ... Nolu Aile Sağlığı Merkezinde sözleşmeli aile hekimi olan davacının, Konya/Seydişehir Devlet Hastanesindeki kadrosunun İzmir iline alınması yönündeki talebinin reddine ilişkin ... sayılı işlemin ve bu işlemin dayanağı olan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 18. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Aile hekimi olarak sözleşme imzalayan" ve "sözleşmeli olarak" ibarelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:Danıştay İkinci Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2018/2697, K:2019/6435 sayılı kararıyla;
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 8. maddesi ile Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 15. maddesi belirtilerek;
Uluslararası kurallar ve Anayasa'da güvence altına alınan sağlık hakkının; sağlık hizmetlerine eşit erişimi engelleyici ayrımcı fiillerle mücadele etme, tıbbi personelin gerekli eğitim, tecrübe ve etik davranışlara sahip olmasını sağlama ya da kişilerin sağlık hizmeti sunucularına erişimini engelleyici ve kısıtlayıcı sonuçlar ortaya çıkaran engelleri ortadan kaldırma, sağlık hizmeti alıcılarına etkin verimli ve hızlı bir şekilde bu hizmetin sunumu hususunda Devlete birtakım yükümlülükler getirdiği;
Sağlık hakkının temel haklar arasında yer alması ve bu hakkın korunması, iyileştirilmesi ve etkin hale getirilmesinde Devlete düşen yükümlülüklerin doğal sonucu olarak, bu alanda Devletin birtakım düzenlemeler yapma ve sınırlamalar getirme konusunda yetkilerinin bulunduğu;
Sağlık hizmetlerinin idaresinde görevi, sorumluluğu ve yetkisi bulunan davalı Sağlık Bakanlığının gerçekleştireceği hizmetlerin başında, ülkemizde bulunan doktor ve sağlık elemanının sayısının kısıtlı olduğu da göz önüne alarak sağlık sektöründe kullanılan kaynakların dengeli ve adaletli bir şekilde dağıtılması olduğu, bu durumun vatandaşların sağlık hizmetinden eşit bir şekilde faydalanmalarını sağlayacağı;
Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının iradeleri ile kabul ettikleri sözleşmeyle ücret karşılığı çalıştığı ve sözleşmeli olarak çalışmanın sağlayacağı olanakları tercih ettikleri, bir başka deyişle idare tarafından aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olunması yönünde herhangi bir zorlamada bulunulmadığı, sözleşmelerini sona erdirmek ve/veya sözleşmenin süresinin sona ermesi üzerine yenilemenin de kendi iradelerine bağlı olduğu;
Dava konusu Yönetmeliğin 18. maddesi ile idarece yapılan il içi yerleştirme işlemlerine rağmen münhal bulunan aile hekimliği birimlerinin tercih edilmesinin sağlanmasının, aile hekimlerinin söz konusu yerlerde çalışılmalarının teşvik edilmesinin amaçlandığı, bu şekilde vatandaşların sağlık hizmetinden kesintisiz bir şekilde faydalanacağı ve hizmette aksamaların yaşanmasının önleneceği;
Anılan nedenle, dava konusu 18. madde uyarınca; yalnızca, münhal bulunan aile hekimliği pozisyonunun bulunduğu il dışında görev yapan ve aile hekimliğine yerleştirilmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak çalışan aile hekimlerinin, Yönetmeliğin 15. maddesindeki usul ve esaslar çerçevesinde yerleşmeleri, naklen atanmaları, durumunda, kadrolarının yeni sözleşme yaptığı yere aktarılmasının mümkün olduğu;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı 5258 sayılı Kanun incelendiğinde ise; 657 sayılı Kanun'a tabi olarak görev yapan hekimlerin, aile hekimi olarak sözleşme imzalamaları durumunda, kadrolarının yeni görev yaptıkları yere aktarılacağı yolunda herhangi bir hüküm bulunmadığı;
Bu durumda, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile 5258 sayılı Kanun'a uygun olan dava konusu Yönetmeliğin 18. maddesinin 1. fıkrasının dava konusu kısımlarında hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacının kadrosunun İzmir iline alınması talebinin reddine ilişkin işleme gelindiğinde; aile hekimi olarak görev yapan davacının İzmir iline Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 15. maddesindeki usul ve esaslara göre yerleştirilmediği dikkate alındığında, anılan bireysel işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu düzenlemenin aile hekimlerinin özlük haklarına ilişkin olduğu, bu nedenle yönetmelik ile düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu, diğer aile hekimlerine tanınan hakkın kendisine tanınmamasının eşitlik ve hakkaniyete aykırı bir durum yarattığı, aile hekimliğinden ayrılması halinde yirmi yıl önce görev yaptığı ile dönmesi gerekeceği, somut talebine uygulanacak bir düzenleme bulunmadığından Yönetmeliğin dava konusu 18. maddesinin kıyas yoluyla uygulanması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 20/11/2019 tarih ve E:2018/2697, K:2019/6435 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.