Esas No: 2016/15892
Karar No: 2021/4984
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/15892 Esas 2021/4984 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/15892
Karar No : 2021/4984
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : Davacı tarafından, Manisa İli, Yunusemre İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan ... parsel sayılı taşınmazının tamamının Gediz Nehri'nin yatak değiştirmesi sonucunda nehir yatağında kalması nedeniyle taşınmazın değeri ile üzerinde tarımsal faaliyette bulunamamasından kaynaklanan gelir kayıpları karşılığı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince davanın kabulü yolunda verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi raporunda taşınmazın istisnai konumu itibariyle hesaplanan %100 değer artışının maddi tazminat hesabında dikkate alınması gerektiği, ilgili mevzuat uyarınca kanun yolu aşaması dahil ıslah hakkının mevcut olduğu ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, Gediz Nehri'nin Hazine'ye ait olması itibariyle kendisine husumet yöneltilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu, davanın süre aşımına uğradığı, taşınmazın değerinin %100 objektif değer artışı ile hesaplanmasının mükerrer değer artışı olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; davacının Manisa İli, Yunusemre İlçesi, ... Mahallesi ... mevkiinde bulunan 50.782,00 m2 büyüklüğündeki ... parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğu, anılan parselin 1991 yılında yapılan ifraz sonucunda elde edilerek davacı adına tescil edildiği, davacı tarafından, ... Sulh Hukuk Mahkemesine 04/10/2012 tarihinde başvurularak Değişik İş: ... sayılı dosyada "taşınmazının Gediz Nehri altında kaldığının, taşınmazı ekip biçememesi nedeniyle uğradığı zararın ve taşınmazın başvuru tarihindeki değerinin" tespitinin istenildiği; anılan mahkemece 12/10/2012 tarihinde yerinde yapılan keşif sonrasında, iki kadastro teknikeri ile bir harita mühendisi tarafından hazırlanan raporda "taşınmazın yaklaşık tamamının Gediz Nehri yatağında kaldığının, taşınmazdan herhangi bir şekilde faydalanma ve tarım yapma imkanı bulunmadığının" belirtildiği, bir ziraat mühendisi ve bir emlakçı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda da, "1960'lı yıllarda yatak değiştirmesi sonucu nehir yatağında kalmış olan taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılması durumunda değerinin 316.544,51 TL olduğu, her türlü tarımsal ürün yetiştirilebileceği de belirtilerek bir yıl buğday, bir yıl mısır üretimi varsayımı ile 2007-2008 üretim yılı için 13.172,34 TL, 2008-2009 üretim yılı için 12.987,49 TL, 2009-2010 üretim yılı için 12.345,61 TL, 2010-2011 üretim yılı için 17.337,99 TL, 2011-2012 üretim yılı için 15.827,22 TL ecrimisil bedeli hesaplandığı, tespit dosyasında bulunan davalı DSİ 2. Bölge Müdürlüğü 22. Şube Müdürlüğünün 13/06/2012 tarihli yazısında 24 kilometrelik yatak ıslahı çalışmalarına 2012 yılı makineli çalışma programı içinde başlanacağının bildirildiği, 21/12/2012 tarihli yazıyla da Gediz Nehrinin 2012 yılı içinde programlanan ıslah çalışmalarına 1 Kasım 2012 tarihi itibari ile başlanıldığı, nehir yatağının temizliğinin halen zemindeki mevcut güzergah boyunca yapılmasının öngörüldüğü, nehrin doğal akışı sırasında güzergah değişikliği nedeniyle meydana gelen yatak değişikliklerinden kaynaklanan, hiç bir parselde yatağın eski güzergahına çevrilmesi ile ilgili bir çalışma yapılmayacağının belirtildiği ve ekinde "Gediz Nehrinin ... Hudutları ile ... Hudutları arasında kalan yaklaşık 35 km uzunluğundaki bölümde yatak temizliğine" ilişkin 09/11/2012 tarihli protokolün sunulduğu, davacının yapılan tespitlerle nehir yatağında kalan taşınmazının değeri ve beş yıllık gelir kaybı toplamı olan 388.215,16 TL maddi zararının tazmini istemiyle 28/12/2012 tarihli dilekçesiyle Manisa Valiliğine başvuruda bulunduğu, başvurusunun yanıt verilmeyerek reddi üzerine taşınmazının değeri ve geçmişe dönük tarımsal gelir kayıpları karşılığında fazlaya ilişkin hakları ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi zararının tazmini istemiyle 26/04/2013 tarihinde temyize konu davanın açıldığı, İdare Mahkemesince; davalı idare tarafından önlenemez mücbir nedenlerin yaşandığının ve/veya zararın kamu hizmeti ile nedenselliğinin bulunmadığının ortaya konulamamış olması, olayışın oluşundaki belirsizliklerin, zaman içinde verili durumun ne zaman ve nasıl oluştuğunun incelenmesini de fiilen olanaksızlaştırdığı, davacıdan hizmet kusurunun ve/veya kusursuz sorumluluk nedenlerinin kanıtlanmasının ya da ortaya konulmasının istenemeyeceği ve davacının en temel hakkı olan mülkiyet hakkının ortadan kalkmasının ekonomik sonuçlarının davacı üzerinde bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı, davalı idarenin bakım ve ıslahından sorumlu olduğu Gediz Nehri'nin doğal yatağından ayrılarak, davacının mülkiyet hakkının konusu taşınmazı üzerinden akması sonucunda davacının taşınmazının değeri ile tasarruf hakkının kısıtlanması nedeniyle yoksun kaldığı gelir azalışları karşılığı maddi zararlarının tazmini gerektiği belirtilerek hizmet kusurunun kabul edildiği, maddi zararın hesaplanması amacıyla 08/07/2015 ve 03/12/2015 tarihli bilirkişi raporlarının düzenlendiği, Mahkemece raporlardaki veriler dikkate alınarak; davanın açıldığı 2013 yılı taşınmaz değerinin objektif değer artışı uygulanmadan hesaplanan 5.4688 TL/m2 değeri üzerinden "5.4688 TL x 50.782 m2 = 277.716,60 TL" taşınmazın değeri olarak davacının mal varlığında azalma karşılığı ile 2013 yılı öncesi ve davacının davalı idareye başvurduğu 2012 yılını kapsayan beş yıllık dönem bakımından 2012, 2011, 2010, 2009 ve 2008 yıllarına ilişkin olarak hesaplanan net gelir azalışlarının toplamı "9.380,19 TL + 10.453,47 TL + 11.158,28 TL + 14.066,61 TL +18.830,72 TL = 63.889,27 TL"nin ise davacının gelir azalışları nedeniyle malvarlığındaki artıştaki azalma karşılığı olmak üzere toplam 341.605,87 TL maddi zararının hesaplandığı; ancak davacının yargılama sırasında ve dava dosyasının tekemmülü sonrasında zararının hesaplanması yolundaki bilirkişi raporlarının tebliğ edilmiş olmasına ve tazminat tutarının ıslahı için makul süreler beklenmesine karşın, dava dilekçesinde gösterdiği tazminat tutarını "ıslah" etmediği, "istemle bağlılık ilkesi" gereği davacının 100.000,00 TL maddi zararının, davalı idareye başvuru tarihi olan 28/12/2012 tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında; "Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (EK Cümle: 11/04/2013 - 6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunu'nun geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında ise; "bu Kanunun 16'ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kanun yolu aşaması dahil miktar artırım hükümlerinin uygulanacağını belirten 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, bakılan davanın ise 26/04/2013 tarihinde açıldığı, Mahkemece alınan 08/07/2015 tarihli rapora davacı tarafından yapılan itiraz üzerine davacının yoksun kaldığı tarımsal kazanç kayıplarına ilişkin olarak alınan 03/12/2015 tarihli ek bilirkişi raporunun 16/12/2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, temyize konu kararın ise 18/02/2016 tarihinde verildiği, bu süreçte davacının ek bilirkişi raporuna itiraz etmediği gibi, miktar artırımı talebinde de bulunmadığı görüldüğünden ilgili Kanun maddesinin yürürlük tarihindeki derdest davalara uygulanacağının belirtildiği dikkate alındığında, temyize konu kararda davacının miktar artırım hakkının kullanılmasına yönelik iddiaları ve davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü ile maddi tazminata hükmedilmesi yönlerinden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının maddi tazminat istemine konu zararının mülkiyet hakkının kullanımının kaybından kaynaklandığı göz önüne alındığında, davacının tarımsal üretim yaptığı varsayımına dayanılarak hesaplanan taşınmaz bedeli ve gelir kaybı karşılığı üzerinden tazminata hükmedilmesinde hukuka uyarlılık bulunmamakla birlikte, hükmedilen miktarın kamulaştırma bedeli üzerinden hesaplanacak maddi zararın karşılığı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kabulü yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının yukarıda yer verilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2021 tarihinde davacı temyiz istemi yönünden oy birliği, davalı temyiz istemi yönünden ise oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Bakılan uyuşmazlıkta; davacının tazminat istemine konu edilen zararın, Gediz Nehri yatağının değişmesi sonucu gerçekleştiğine yönelik iddiaların gözetilerek, olayda davalı idarenin eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını kesecek mücbir sebep, üçüncü kişinin kusuru veya zarar görenin kusuru gibi hallerin bulunup bulunmadığı yönünde yeterince inceleme ve araştırma yapılmaksızın verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle bozulması gerektiği düşünrcesi ile Daire kararına bu yönden katılmıyorum. 21/10/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.