Esas No: 2020/1256
Karar No: 2021/1960
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1256 Esas 2021/1960 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1256
Karar No : 2021/1960
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ... Valiliği
VEKİLİ : Av. ...
2- ... Bakanlığı
VEKİLLERİ: ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2016/8677, K:2019/6433 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Çorum ili, Uğurludağ İlçe ... Hastanesinde aile hekimi olarak görev yapan davacının, mesai saatleri içinde yapılan nöbet uygulamasının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 10. maddesinin 5. fıkrasında yer alan "mesai saatleri içinde aile hekimleri" düzenlemesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2016/8677, K:2019/6433 sayılı kararıyla;
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 8. maddesi ile Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 10. maddesinin 5. fıkrası belirtilerek;
Uluslararası kurallar ve Anayasa'da güvence altına alınan sağlık hakkının; sağlık hizmetlerine eşit erişimi engelleyici ayrımcı fiillerle mücadele etme, tıbbi personelin gerekli eğitim, tecrübe ve etik davranışlara sahip olmasını sağlama ya da kişilerin sağlık hizmeti sunucularına erişimini engelleyici ve kısıtlayıcı sonuçlar ortaya çıkaran engelleri ortadan kaldırma, sağlık hizmeti alıcılarına etkin verimli ve hızlı bir şekilde bu hizmetin sunumu hususunda Devlete birtakım yükümlülükler getirdiği;
Sağlık hakkının temel haklar arasında yer alması ve bu hakkın korunması, iyileştirilmesi ve etkin hale getirilmesinde Devlete düşen yükümlülüklerin doğal sonucu olarak, bu alanda Devletin birtakım düzenlemeler yapma ve sınırlamalar getirme konusunda yetkilerinin bulunduğu;
Sağlık hizmetlerinin idaresinde görevi, sorumluluğu ve yetkisi bulunan davalı Sağlık Bakanlığının gerçekleştireceği hizmetlerin başında, ülkemizde bulunan doktor ve sağlık elemanının sayısının kısıtlı olduğu da göz önüne alarak sağlık sektöründe kullanılan kaynakların dengeli ve adaletli bir şekilde dağıtılması olduğu, bu durumun vatandaşların sağlık hizmetinden eşit bir şekilde faydalanmalarını sağlayacağı;
Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının iradeleri ile kabul ettikleri sözleşmeyle ücret karşılığı çalıştığı ve sözleşmeli olarak çalışmanın sağlayacağı olanakları tercih ettikleri, bir başka deyişle idare tarafından aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olunması yönünde herhangi bir zorlamada bulunulmadığı, sözleşmelerini sona erdirmek ve/veya sözleşmenin süresinin sona ermesi üzerine yenilemenin de kendi iradelerine bağlı olduğu;
Dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 5. fıkrası ile ülkemizde doktor ve yetişmiş sağlık elemanının sınırlı olması nedeniyle aile hekimlerine ve gerekirse aile sağlığı elemanlarına adli tıp ve acil sağlık hizmetlerinde görev verilmesi yönünde bir düzenleme yapıldığı, ancak söz konusu hizmetlerin hekim sayısının az olduğu yerlerde ve belli şartların oluşması durumunda diğer hekimlerle birlikte verilmesinin öngörüldüğü, buna göre, doğrudan adli tıp hizmeti verilmeyen ve hastane bulunan yerlerde yerinde ölü muayenesi dışındaki adli tıp hizmetleri aile hekimlerince verilmeyeceği, anılan hizmetlerin hastaneler tarafından yerine getirileceği, yerinde ölü muayene hizmetinin ise mesai saatleri dışında toplum sağlığı merkezi hekimleri, aile hekimleri ve kamu hastaneleri dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki hekimlerin de dâhil edilebileceği icap nöbeti şeklinde ifa edileceği, hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde ise, acil sağlık hizmetleri ile adlî tabiplik hizmetlerinin mesai saatlari içinde aile hekimlerince, mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde ise ilçe merkezindeki, toplum sağlığı merkezi hekimleri, entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde çalışan hekimler ve aile hekimlerinin toplamı dikkate alınarak yerine getirileceğinin öngörüldüğü;
Buna göre; hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde, acil sağlık hizmetleri ile adlî tabiplik hizmetlerinin mesai saatleri içinde aile hekimlerince yerine getirilmesini öngören dava konusu düzenlemenin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka uygun olduğu;
Olayda, yukarıda anılan mevzuat uyarınca, Çorum ili, Uğurludağ İlçe ... Hastanesinde aile hekimi olarak görev yapan davacının mesai saatleri içerisinde acil sağlık hizmetleri ile adli tabiplik hizmetlerinde görevlendirilebileceği açık olduğundan, davacının mesai içinde yapılan görevlendirmelerin kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesindeki iddiaların tekrar edildiği belirtilerek, aile hekimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelerin kanun ile yapılması gerektiği, kanunda yer almayan ölü muayenesi veya adli tabiplik hizmetlerinin yönetmelik ile verilemeyeceği, entegre sağlık hizmeti sunuyor olsa da mesai saatleri içinde farklı görevler verilmesinin kendisine kayıtlı hastalara sunacağı sağlık hizmetini olumsuz etkileyeceği, mesai içinde ve dışında verilen nöbet görevlerinden sonra izin hakkı verilmemesi ve çalışmaya devam etmeye zorlanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Üye ...'in, davalı idareye yapılan başvurunun Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nde değişiklik yapılmasına yönelik olduğu, anılan Yönetmeliğin 25/01/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği ve davalı idareye 31/03/2016 tarihinde başvurulduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesinde öngörülen süreden sonra yapılan başvurunun dava açma süresini canlandırmayacağı, bu haliyle davanın süresinde açılmadığı, bu nedenle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki oyuna karşılık; davanın, bireysel işlem üzerine, 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca süresinde açıldığına oyçokluğu ile karar verilerek işin esasına geçildi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 20/11/2019 tarih ve E:2016/8677, K:2019/6433 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/10/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Anayasa'nın "Çalışma şartları ve dinlenme hakkı" başlıklı 50. maddesinin 3. fıkrasında;
"Dinlenmek, çalışanların hakkıdır." hükmüne yer verilmiştir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 8. maddesinde; aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının çalışma usul ve esasları; çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması; aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları; aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fizikî ve teknik şartlar; meslek ilkeleri; iş tanımları; performans ve hizmet kalite standartları; hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği, kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esasların, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun'a dayanılarak 25/01/2013 tarih ve 28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin "Çalışma saatleri" başlıklı 10. maddesinin 5. fıkrasında ise;
"Adli tıp kurumunun doğrudan hizmet vermediği ve hastane bulunan yerlerde yerinde ölü muayenesi dışındaki adli tıp hizmetleri hastaneler tarafından verilir. Yerinde ölü muayenesi hizmetleri, mesai saatleri içinde toplum sağlığı merkezi hekimlerince, mesai saatleri dışında öncelikle toplum sağlığı merkezi hekimleri olmak üzere aile hekimleri ve kamu hastaneleri dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki hekimlerin de dâhil edilebileceği icap nöbeti şeklinde sunulur. Hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde acil sağlık hizmetleri ile adlî tabiplik hizmetleri; mesai saatleri içinde aile hekimleri, mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde ise ilçe merkezindeki, toplum sağlığı merkezi hekimleri, entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde çalışan hekimler ve aile hekimlerinin toplamı dikkate alınarak aşağıdaki gibi icap veya aktif nöbet uygulamaları şeklinde yürütülür.
..." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yukarıda aktarılan mevzuata bakıldığında, davalı Sağlık Bakanlığının, 5258 sayılı Kanun uyarınca aile hekimlerinin çalışma usul ve esaslarına ilişkin düzenleme yapma yetkisinin bulunduğu görülmektedir. Nitekim bu yetki uyarınca Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 10. maddesinde çalışma saatlerine ilişkin kurallar belirlenmiştir.
Ancak Bakanlıkça, çalışma saatleri belirlenirken, mesai saati içinde verilen bu görevler sonrasında aile hekimlerine herhangi bir şekilde izin hakkı tanınmadığı görüldüğünden, bu yönüyle aile hekimlerinin Anayasa'da hükme bağlanan dinlenme hakkının ihlal edildiği, bu nedenle Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 10. maddesinin 5. fıkrasında yer alan "mesai saatleri içinde aile hekimleri" düzenlemesi ile bu düzenleme uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Diğer yandan, her ne kadar davalı Bakanlık tarafından entegre sağlık hizmeti sunan bu yerlere ilişkin özel düzenlemeler yapıldığı savunulmakta ise de bu hususun, hekimlere izin hakkı tanınmamasını gerektiren bir sebep olarak kabulü mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile davanın reddine ilişkin Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.