11. Hukuk Dairesi 2018/4735 E. , 2019/6265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2017/24 E.- 2017/486 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 05/07/2018 tarih ve 2018/153 E.- 2018/786 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2002/21178, 174119 sayılı ve “GO-LOGISTICS GLOBAL OPERATIONS LOCAL SOLUTIONS+şekil”, “GO A C.OZDEMİR COMPANY GO ULUSLARARASI NAKLİYAT SERVİS VE TİC. A.Ş.” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “GET UP AND GO TOURS” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2015/39561 kod numarasını alan başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın, davalı TPMK YİDK"nın 2016-M-11925 sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa tarafların markalarının esas unsurunun “GO” olduğunu, davalı marka işaretinde yer alan “TOURS” ibaresinin yapılan işi nitelediğini, “GET UP” ibaresinin de ayırt ediciliğinin bulunmadığını, ayrıca dava konusu markaların 35 ve 39. sınıflar bakımından aynı hizmetleri kapsadığını, davacı markasının tanınmış olduğunu, davalının başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK"nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markalar arasında 556 sayılı KHK m.8/1-b anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olmadığı, dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, marka işaretleri benzer olmadığından davacının tanınmışlık ve kötüniyet iddiaları bakımından ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece usul ve yasaya uygun olarak karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, marka başvurusuna itirazın reddine ilişkin TPMK YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’nın 8/5.maddesi uyarınca, tescil başvurusuna konu ibare üzerinde, daha önce başkalarının her hangi bir sınai mülkiyet hakkının bulunması halinde itiraz üzerine başvurunun reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK"nın 297. m. hükümlerine göre, mahkeme kararlarının en azından iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, mahkemece incelenen maddi ve hukuki olayların özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını içermesi gerektiği, Anayasanın 141"nci maddesinin 3"ncü fıkrası hükmü de, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının gerektiğinin vurgulandığı, Yargıtay denetiminin de ancak mahkeme kararında gösterilen bu gerekçenin ışığında yapılabileceği, mahkeme hükmünde ise sadece tarafların iddia ve savunmalarının belirtildiği ve mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunun özetlenerek başkaca hiçbir gerekçe gösterilmeksizin karar verildiği belirtilerek, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının gerekçe içermemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Somut olayda da, davacı taraf 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca “GO” unsurlu ticaret unvanına dayanarak da davanın kabulünü talep etmiş olup, davacı şirketin ticaret unvanının “Go Uluslararası Nakliyat Servis Ticaret AŞ” olduğu halde yerel mahkemece bu yöne ilişkin hiçbir değerlendirme yapmaksızın ve gerekçe göstermeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve istinaf isteminin esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte yer alan gerekçelerle temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 27,40 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 07/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, marka başvurusuna itirazın reddine ilişkin TPMK YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
2- Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil kapsamları arasında benzerliğin yanı sıra, markalara konu ayırt edici unsurlar da benzer olmalıdır. Ayırt edici unsurlar ise benzerlik yönünden görsel, işitsel ve kavramsal unsurları itibariyle değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, marka ortalama tüketici kitlesinin genel bakış açısına göre renk, şekil ve yazı unsurları yönünden bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Şayet markada birden fazla asıl ve ayırt edici unsur bulunuyor ise her bir unsur yönünden de ayrıca değerlendirme yapılmalıdır.
Somut olayda, davalı markası 35. sınıfta /01-05 alt grup hizmetlerin yanında, 06.grupta, hemen hemen tüm malların mağazacılık ve perakendeciliği hizmetleri ile 39.sınıftaki hizmetleri kapsamaktadır. Davacının itiraza gerekçe markaları da aynı mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Davalının başvurusuna konu marka “GET UP GO TOURS+ŞEKİL” unsurlu, davacının itiraza gerekçe markaları ise “GO LOGISTICS” ve “GO A C.ÖZDEMİR” unsurlarından oluşmaktadır. “GO” ibaresi davacı markalarının asıl ve ayırt edici unsuru olduğu ve aynı ibare davalının başvuru markasında da yer aldığı, bu itibarla markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu ve sebeple karıştırılma ihtimali bulunduğu halde, bu yönden temyiz isteminin reddine dair Dairemiz çoğunluğunun görüşlerine sadece bu kısım yönden katılmıyorum.