Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1597
Karar No: 2017/4195
Karar Tarihi: 25.05.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/1597 Esas 2017/4195 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı bankaya kullandırılan tüketici kredisine müvekkilinin kefil olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davası reddedilmiştir. Mahkeme, tüketici kredisinden kaynaklanan borcun takibe konulmadığı, tüketici kredisinin sadece borç sebepleri arasında gösterildiği ve davacının tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcunun olmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yararı bulunmadığına hükmetmiştir. Ancak, davacının talebinin tam olarak neye ilişkin olduğu belirlenerek, gerektiğinde ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ilkesi ve 6102 sayılı TTK'nın 4, 5 ve 7. maddeleri hakkında bilgi verilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2016/1597 E.  ,  2017/4195 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz edilen miktarın duruşma sınırının altında olduğu anlaşıldığından temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, dava dışı ...’nun davalı bankadan kullandığı 20.000,00 TL bedelli tüketici kredisine müvekkilinin kefil olduğunu, müvekkili hakkında ... 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/24157 esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını iddia ederek müvekkilinin tüketici kredisi dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine ve % 20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, takip konusu borcun genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, tüketici kredisinden kaynaklanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcun takibe konulmadığı, tüketici kredisinin sadece borç sebepleri arasında gösterildiği, davacı borçlunun tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcunun bulunmadığı, dava açmakta da hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Mahkemece tüketici kredisinin sadece borç sebepleri arasında gösterildiği, ancak davacı borçlunun tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcunun olmadığı, bu anlamda dava açmakta da hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Takip talebinde ve ödeme emrinde borcun dayanağı olarak tüketici kredisi ifadesine de yer verilmiştir. Davalı banka vekili ise davacı hakkında yapılan takibin tüketici kredisine dayanmadığını, ticari krediye dayandığını, davacının tüketici kredisine kefaletinin bulunmadığını savunmaktadır. Yine davalı banka tarafından gönderilen 04.07.2014 tarihli müzekkere cevabında tüketici kredisi bulunmadığı bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 24.03.2014 tarihli dilekçesinin (8) nolu bendinde ise, “…Davalı bankaya ikame etmiş olduğumuz iş bu derdest davada müvekkil...’in, davalı banka ile arasında tek imzalanmış sözleşme olan, sadece 20.000,00 TL’lık tüketici kredisi sözleşmesindeki kefaleti sebebiyle, davalı banka tarafından kendisine yapılmış herhangi bir icra takibi olmamasından bahisle, davalı banka ile karşılıklı olarak imzalanmış olan ve davacının kefili olduğu 04.10.2006 tarihli genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan veya doğmuş hiçbir borcunun bulunmadığına,…” şeklinde beyanda bulunulmuştur. Bu kapsamda öncelikle 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ilkesi bağlamında davacının talebinin tam olarak neye ilişkin olduğunun belirlenerek, talebin niteliğine göre 6102 sayılı TTK’nun 4,5 ve 7. maddeleri uyarınca gerektiğinde ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 25/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi