Esas No: 2018/630
Karar No: 2021/4957
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay 9. Daire 2018/630 Esas 2021/4957 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2018/630
Karar No : 2021/4957
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Plastik Sanayi ve Tic. A. Ş.
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, iki tam yıldan daha uzun süreyle aktifinde yer alan yurt dışı iştirak hisselerinin satılması sonucu ortaya çıkan zararın tamamının gider olarak dikkate alınması gerekİrken %75'ine isabet eden kısmının dikkate alınmadığından bahisle 2016/Nisan-Haziran dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden tahakkuk ettirilen geçici verginin 8.851.534,72 TL'lik kısmının kaldırılması ve fazladan ödenen tutarın faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; davacı şirketin, yurtdışı iştirak hissesi satış zararının %75'inin kazancın tespitinde gider kabul edilmemesi nedeniyle ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden düzenlenen tahakkuk fişinin (kısmen) ve 2016/Nisan-Haziran dönemi için tahakkuk ettirilen kurum geçici vergisinin fazladan ödenen kısmının iptali ile fazla tahsil olunduğu belirtilen geçici verginin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte iadesinin istenildiği, olayda yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde oluşacak kazanç istisna kapsamında değerlendirileceğinden bu satış nedeniyle oluşan zararın diğer faaliyetlerden doğan kazançlardan indirilemeyeceği, bu tür zararların kurum kazancından indirilmesinin 5520 sayılı Yasa'nın 5/3. maddesi uyarınca yasaklandığı, dolayısıyla söz konusu zararın kurum kazancından indirilmesinin yasa gereği mümkün olmadığı hususları dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacı şirketin sahip olduğu Hollanda mukimi ... B.V. bağlı ortaklığı hisselerinin Türkiye'de mukim ... Sınai Yatırımlar A.Ş.'ye 22/04/2015 tarihinde satıldığı, anılan bu bağlı ortaklığın borçlu olması nedeniyle davacı tarafından zarar edildiği ve bu zararın %75'inin davalı idarece kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle 2016/Nisan-Haziran dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayalı olarak tahakkuk ettirilen geçici verginin fazladan alınan kısmının kaldırılması ile 8.851.534,72 TL'nin faiziyle birlikte iadesinin istemiyle dava açıldığı, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-e maddesinde yer alan düzenlemede; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı için istisna olanağı sağlandığı, Kanunun gerekçesinde "İstisnanın amacı kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesidir. Bu bentte belirtilen koşulların sağlanması halinde söz konusu taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı istisnadan yararlanacaktır. " şeklinde açıklama yapıldığı, dolayısıyla bu istisnanın, iştirak hissesi ya da taşınmazların satış işlemi sonucu elde edilen kazançlara tanınmış, teşvik amaçlı ve seçimlik bir istisna olup, amacının; şirketlerin mali yapılarının güçlendirilmesi ve finansman açıklarının kapatılarak kȃra geçmelerinin sağlanması olduğu, bentte sayılan koşulların gerçekleşmemesi durumunda da vergiden istisna edilen kazanca isabet eden kurumlar vergisinin vergi ziyaı cezalı olarak ve gecikme faiziyle birlikte tahsili gerektiği, anılan Kanun'un 5/3. maddesinde iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınarak, ikili bir ayrıma gidildiği, ilk olarak " istisnaya tabi işlemler" sonucu elde edilen ve kurumlar vergisinden istisna tutulan kazançlara ilişkin finansman giderleri hariç diğer giderlerin istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin ikinci olarak ise "istisnaya tabi faaliyet" zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin yasaklandığı, maddenin üçüncü fıkrası hakkında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen değişiklik önergesinin gerekçesinde ".. Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir. Dolayısıyla kurumlar vergisinden istisna edilen kazancın elde edilmesi sırasında giderlerin yanı sıra gider fazlalığından doğan zararlar da aynı kapsamda değerlendirilerek konuya ilişkin düzenleme önerilmektedir. " denilmesinin de bu görüşü desteklediği, iştirak hissesi satış işleminin bir kurum faaliyeti olmaması, satıştan doğan kazanca ancak belli şartların gerçekleşmesi halinde istisna tanınması ve bentte sayılan koşulların gerçekleşmemesi durumunda vergiden istisna edilen kazanca isabet eden kurumlar vergisinin vergi ziyaı cezalı olarak ve gecikme faiziyle birlikte tahsilinin gerekmesi karşısında maddi olaya, istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceğine dair Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/3. madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak fazla tahakkuk ettirilen geçici vergide hukuka uygunluk bulunmadığı, hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirilen geçici vergi tahsil edilmiş ise, ödenen geçici vergi nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakkın verginin ödendiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte davacıya iadesi edileceği gerekçesiyle davacının istinaf isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ve fazladan tahakkuk ettirilen geçici verginin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Kurumların başka kuruma iştirak etmesi ile ilgili harcamaların mali duran varlık niteliğinde iktisadi kıymet edinimi olup elden çıkarılması sebebiyle oluşan zararların gider yazılamayacağı veya zarar mahsubuna konu edilemeyeceği, söz konusu zararların kanunen kabul edilmeyen gider niteliğine haiz olduğu, iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde oluşacak kazanç istisna kapsamında değerlendirileceğinden bu satış dolayısıyla oluşan zararın diğer faaliyetlerden doğan kazançlardan indirilmesinin mümkün olmadığı, bu hususun 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/3. maddesinde ifade edildiği, yapılan tahakkukun hukuka uygun olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-e maddesinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu belirtilmiş; anılan Kanun'un 5/3. maddesinde ise, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Anılan düzenlemelerle birlikte; belirli kazançlar üzerinden vergi alınmamasının karşılığı olarak, üzerinden kurumlar vergisi alınmayan kazançlara ilişkin giderler ile kanunen belirlenmiş faaliyetler sonucu elde edilmesi nedeniyle kurumlar vergisinden istisna olan kazançların elde edilmesi sırasında ortaya çıkan zararlar; vergiye tabi kurum kazancından ayrı tutulmuş, vergiden istisna olan kazançların hesaplanmasında göz önünde bulundurulacağı ve vergiye tabi safi kurum kazancının hesaplanmasında indirim olarak dikkate alınmayacağı açıklanmıştır.
Madde hükmünde yer alan "istisna edilen kazançlara ilişkin giderler" ifadesi ile "istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlar" ifadelerinden hareketle sadece bu gider ve zararların indirim olarak dikkate alınmayacağı, diğer nitelikte olan zarar ve giderlerin, örneğin "istisna kapsamındaki faaliyetlere ilişkin giderler" ile "istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında ortaya çıkan zararlar"ın, istisna dışı kurum kazancından indirilebileceği sonucuna ulaşılamayacaktır. Nitekim kurumlar vergisinin konusunu kurum kazançları oluşturduğundan, "kanunen belirlenmiş faaliyetler sonucu elde edilen kazançlar"ın kurumlar vergisinden istisna tutulması söz konusudur. Yine iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlara ilişkin istisnanın belli şartlara bağlamış olmasının söz konusu istisnanın seçimlik olarak kullanılabileceği şeklinde yorumlanması, mükelleflerin kazanç elde etmesi durumunda bunu vergiden istisna tutması, zarar etmesi durumunda ise bu zararı vergiye tabi olmayan kazançlarından indirmesi sonucunu doğuracağından mümkün değildir.
Bu durumda Kanunda yer alan düzenlemeler uyarınca kurumların iki yıldan daha uzun süreyle ellerinde tuttukları iştirak hisselerin satışından doğan kazancın %75'i kurumlar vergisinden istisna olduğundan, diğer bir deyişle iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın %25'inin vergiye tabi olması nedeniyle söz konusu iştirak hisselerinin satılması sonucu ortaya çıkan zararların da %75'ine isabet eden kısmı istisna dışı kurum kazancından indirilemeyecek, sadece %25'lik kısmı indirilebilecektir. Olayda davacı şirket tarafından iki yıldan daha uzun süreyle aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satılması sonucu ortaya çıkan zararın %25'inin indirim olarak gösterilmesi suretiyle verilen beyanname üzerine yapılan tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirket tarafından, iki tam yıldan daha uzun süreyle aktifinde yer alan yurt dışı iştirak hisselerinin satılması sonucu ortaya çıkan zararın tamamının gider olarak dikkate alınması gerekİrken %75'ine isabet eden kısmının dikkate alınmadığından bahisle 2016/Nisan-Haziran dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden tahakkuk ettirilen geçici verginin 8.851.534,72 TL'lik kısmının kaldırılması ve fazladan ödenen tutarın faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun “İstisnalar” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurum senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının istisna olacağı, bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, ancak satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı ifade edilmiş olup anılan bendin son bölümünde, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu belirtilmektedir. Söz konusu maddenin 3. fıkrasında ise, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazate'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "5. İstisnalar" başlıklı kısmının "5.17. Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan indirilememesi" alt başlıklı kısmında da, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer aldığı, anılan maddenin üçüncü fıkrası hakkında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen değişiklik önergesinin gerekçesinde, “…Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir. Dolayısıyla, kurumlar vergisinden istisna edilen kazancın elde edilmesi sırasında giderlerin yanı sıra gider fazlalığından doğan zararlar da aynı kapsamda değerlendirilerek konuya ilişkin düzenleme önerilmektedir.” denildiği, dolayısıyla söz konusu hükmün Kurumlar Vergisi Kanunu ile özel kanunlarda yer alan kurumlar vergisinden müstesna kazançları kapsadığı, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerektiği, aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı dışındaki gelirlerden indirilemeyeceği, Kanunun anılan hükmünün, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin olarak yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde kurum kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade ettiği, bu nedenle bu gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağının tabii olduğu açıklamalarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin, Hollanda mukimi ... B.V. bağlı ortaklığı hisselerinin Türkiye'de mukim ... Sınai Yatırımlar A.Ş.'ye satılması nedeniyle 59.010.231,41 TL zarar ettiği ve davacı tarafından söz konusu zararın %75'ine isabet eden kısmının dikkate alınmadığından bahisle 2016/Nisan-Haziran dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayalı olarak tahakkuk eden geçici verginin kısmen iptali ile 8.851.534,72 TL'nin faiziyle birlikte iadesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, vergilendirmenin genel sistematiği içerisinde kazancı vergilendirilemeyen bir işlemin zararının matrahın tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği, kurumların en az iki tam yıl süreyle sahip oldukları kurum senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının %75’i istisna kapsamına alındığından, bu faaliyetleri nedeniyle zarar doğması halinde, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesinin son fıkrası uyarınca, söz konusu iştirak hisselerinin satılması nedeniyle ortaya çıkan zararların %75'ine isabet eden kısmının istisna dışı kurum kazancından indirilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda davacının iki yıldan daha uzun süreyle aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satılması sonucu ortaya çıkan zararın %75'inin indirim olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından, davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayanılarak yapılan tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulunmayıp, davayı kabul eden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ve davanın kabulü yolundaki ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesine , 21/10/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.