Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5756
Karar No: 2020/7727
Karar Tarihi: 26.11.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5756 Esas 2020/7727 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/5756 E.  ,  2020/7727 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl davanın davacıları vekili, birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., ..., ..., ..., Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti., ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili asıl ve birleştirilen davada, meydana gelen kazada müvekkillerinin desteğini öldüğünü, kaza nedeni ile ortaya çıkan zararlardan davalıların sorumlu olduğunu açıklayıp asıl davada desteğin geride kalan annesi, babası ve kardeşleri için; birleştirilen davada desteğin geride kalan eşi için maddi-manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre asıl davada; davalı ... aleyhine açılan davanın reddine; davalı ...Ş. aleyhine açılan davanın atiye bırakılması nedeni ile bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına; maddi tazminat açısından davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 32.847,59 TL, davacı ... için 32.847,59 TL maddi tazminatın 14.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar ..., ..., ... ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. Tic. Ltd. Şti"den müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat açısından davanın kısmen kabulü ile, davacılar ... ve ... için ayrı ayrı 15.000,00 TL, davacılar ..., ... ve ... için ayrı ayrı 7.500,00 TL manevi tazminatın 14.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar ..., ..., ... ... ve ... Ulusal Nak. İn. San. Tic. Ltd. Şti"den müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleştirilen davada; davalı ... aleyhine açılan davanın yargı yolundan reddine; diğer davalılar yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 12.843,33 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm; asıl davanın davacıları vekili, birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., ..., ..., ..., ... Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti., ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davanın davacıları vekili, birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı ... vekili, davalılar ...,
    ..., ..., ..., ... Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti., ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüme dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin sürücüsü olduğu araç ile seyri sırasında, davaya konu kaza yerine geldiğinde yol yapım çalışması nedeni ile yolun üst tarafından bulunan çalışma sahasından aracın üzerine kaya düşmesi şeklinde meydana gelen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş, davalılar; kusura itiraz ederek davanın reddini savunmuşlar, mahkemece; meydana gelen kazada desteğin kusursuz olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
    Somut olayda, desteğin sürücüsü olduğu araç ile kaza yerine geldiğinde yolun üst kısmında, tepelik alanda yapılan kazı çalışması sırasında düşen kaya parçasının desteğin sürücüsü olduğu aracın üzerine düşmesi sonucu kaza meydana gelmiş ve kaza nedeniyle davacıların desteği ölmüştür. Davalılar, kayanın araç üzerine düşmesinden sonra desteğin sürücüsü olduğu araç ile dik eğimli yolda bir müddet daha aracın seyrine devam ederek duruşa geçtiğini, desteğin de hız kuralarına ve yol yapım çalışması ile ilgili kurallara uymayarak kusurlu olduğunu savunmuştur.
    Her ne kadar desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak ise de; desteğin kusurunun olup olmaması davalılar arasındaki iç ilişkide önem arzetmektedir. Bu nedenle mahkemece davalıların savunmaları doğrultusunda; çarpma noktası, hız limiti, desteğin aracı ile kaza sonrası duruşa geçtiği mesafe ve diğer şartlar değerlendirilerek desteğin hızlı olup olmadığı, hızlı ise bu hususun kusura ve kazanın oluşumuna etkisi olup olmadığının, desteğin kazada kusuru olup olmadığını tartışılması gereklidir. Kusur durumu değişse dahi maddi tazminatlar yönünden yeniden karar verilmesine gerek yok ise de(desteğin kusurunun 3. kişi sıfatı ile dava açan davacılara yansıtılamayacak olması nedeniyle), desteğin kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılarak hasıl olacak sonuca göre icrai nitelikte olmamak kaydıyla tespit mahiyetinde karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Kabule göre de;
    Davacılar vekili, desteğin sürücüsü olduğu aracın trafik sigortacısı olan davalı ...Ş. aleyhine açtıkları davayı atiye terk ettiklerini bildirmiş, mahkemece, davalı ...Ş. aleyhine açılan davanın atiye bırakılması nedeni ile bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    1086 sayılı HUMK"da ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"da davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavram ve müessese bulunmamaktadır. HMK"nın 123. maddesinde (22/7/2020-7251/10 sayılı yasa ile değişik), davacının, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabileceği, bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Buna göre talebini atiye terk eden davacının bu talebi yönünde HMK"nın 123. maddesi uyarınca bir karar verilmesi ve bu hususun davaya olan etkisinin de tartışılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-Desteğin geride kalan eşi tarafından aynı kaza nedeni ile davalılar aleyhine tazminat davası açılmış, davalılar davaya cevap vererek toplanmasını istedikleri delillerini ve tanıklarını bildirmiş, mahkemece, aralarında irtibat bulunması nedeni ile davaların birleştirilmesine karar verilmiş, birleştirme kararından önce ve sonra birleştirilen davadaki tarafların delilleri toplanmadan karar verilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
    Her dava bağımsızlığını koruduğundan birleştirilen dava yönünden de davalıların delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve savunma hakkı kısıtlanacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    4-Asıl davada davacılar vekili, desteğin geride kalan anne ve babası için destekten yoksun kalma tazminatında bulunmuştur.
    Mahkemece, tazminat hesabı için alınan raporda, desteğin babasının ve annesinin bakiye ömür sürekleri farklı olduğu halde bakiye ömürlerinin hesabında, rakamların yuvarlanması işlemi sırasında hataya düşülerek her iki davacı için de aynı süreye kadar destek hesabı yapılarak rapor tanzimi doğru olmamış, hatalı raporun hükme esas alınarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    Buna göre mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak, davacıların bakiye ömürleri yönünden usulüne ve aktüeryal hesaplama tekniğine uygun hesaplama yapılmak ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere de hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Kabule göre de;
    Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup kabul edilen tazminat miktarları yönünden her bir davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    5-Birleştirilen davada, davacı ekilince ... aleyhine de husumet yöneltilerek dava açılmış, mahkemece davalı ... yönünden davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
    Oysa, yüklenici aracılığı ile yapılan yol yapım çalışmasında davalı ..."nün yüklenici şirket üzerinde, nezaret, murakabe, kontrol ve denetim yetkisi bulunmakta olup davalının da yüklenici şirketle birlikte zincirleme sorumlu tutulması gerektiği, yüklenicinin üzerine aldığı işi, iş sahibinin talimatları doğrultusunda ve onun kontrol ve denetiminde sürdürdüğü, iş sahibi ile yüklenici arasında bağıtlanmış olan sözleşmede, iş sahibinin yükleniciyi denetleme ve kontrol yetkisi bulunduğunu gösteren hükümlerin bulunduğu gözetildiğinde; davalı ..."nün olaydaki kusurunun hizmet kusuruna göre değil eser sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmesi ve sözleşmedeki meydana gelecek kazalardan yüklenicinin sorumlu olacağına dair maddenin BK.99.maddesi uyarınca değerlendirilecek olmasına göre davalı ... yönünden davanın adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde yargı yolundan davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    6-Davacılar vekilince, davalı ...’in de medyana gelen kazada kusur bulunduğu iddia edilerek aleyhine husumet yöneltilmiş, kusura ilişkin alınan raporda, davalı ...’e atfedilecek kusur bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece, dava ...’in ceza yargılamasında tali kusurlu bulunduğu, böylece bu davalının da meydana gelen kazada kusuru bulunduğu gerekçesi ile diğer davalılar ile birlikte davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Eldeki davada davalı ..."in kusursuz olduğu belirlenmiş, ceza mahkemesinde ise davalı ..."in de meydana gelen kazada kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına dair karar verilmiştir.
    Buna göre kusur durumu ile ilgili olarak ceza mahkemesinin kazanın oluş şekline/maddi olguya ilişkin kabulü ile eldeki davadaki maddi olgu/kusur saptaması arasında çelişki doğmuştur.
    Anayasa’nın 138 ve 141. maddelerinde bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı, bu gerekçenin hukuki esaslara ve kurallara dayanması ve nedenlerinin açıklanması gerektiği düzenlenmiştir.
    Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen Adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
    Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
    HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde nelerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı ..."in yol yapım çalışmasında bayrakçı olarak görev yaptığı, bu davalının da kusurlu olduğu iddia edilmiş, alınan raporda bayrakçı olarak çalışan davalı ..."in kusursuz olduğu belirtilmiş, mahkemece davalı ..."in de meydana gelen kazada kusurlu olduğu kabul edilmiş, gerekçe olarak “ mahkememizce davalı ..."in kusursuz olduğu belirtilse de ceza mahkemesinin mahkumiyet hükmünün hukuk hakimini bağlayacağı anlaşılmakla ..."in ceza mahkemesinde belirtilen kusur raporuna itibar edilmiş olup .... kusurlu olduğunu kabulü gerekeceği anlaşılmıştır” açıklaması yapılmıştır.
    Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Eldeki davada kusursuz bulunan davalı ..."in mahkemece neden kusurlu bulunduğuna dair gerekçeler açıklanmadığı gibi kusur konusundaki çelişkiler de giderilmemiştir.
    Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesince alınan ve karara esas kabul edilen kusur bilirkişi raporu ile mahkemenin aldığı bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğu gözetilerek, davalı
    ..."in eylemlerinin kaza üzerindeki etkisi, davalının hangi kuralları ihlal ettiği, maddi vakıanın ne şekilde ele alınarak kabul edildiği gibi hususların araştırılarak ve tartışılarak, kusur konusundaki çelişkiler giderilmek ve davalının hangi gerekçe ile kusurlu bulunduğu veya kusursuz bulunduğunun tartışılarak hasıl oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere de hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    7-Davalı ... aleyhine açılan dava red edildiğine göre red edilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken bu yönde her hangi bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.
    8-Bozma ilamının neden ve şekline göre asıl davanın davacıları vekilinin, birleştirilen davanın davacısı vekilinin, davalı ... vekilinin manevi tazminatların miktarına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacıları vekili, birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., ..., ..., ..., ... Ulusal Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili, davalılar ..., ..., ..., ..., ... Ulusal Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., ... ve ... Ulusal Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davacının davacıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleştirilen davanın davacısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; 6 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; (7) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (8) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacıları vekilinin, birleştirilen davanın davacısı vekilinin, davalı ... vekilinin manevi tazminatların miktarına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde tüm temyiz edenlere geri verilmesine, 26/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi