Esas No: 2019/5086
Karar No: 2021/4702
Karar Tarihi: 21.10.2021
Danıştay 8. Daire 2019/5086 Esas 2021/4702 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/5086
Karar No : 2021/4702
DAVACI : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1… Bakanlığı
VEKİLİ : …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU:
1.Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair 22/12/2016 günlü İş Birliği Protokolü ve
2. Protokol kapsamındaki faaliyetler ile ilgili usul ve uygulama esaslarının resmi/ özel temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarına duyurulmasına ve çalışmalarda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün … gün ve … sayılı işlemiyle öngörülen Resmi/ Özel Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumları "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve
3. Protokol doğrultusunda ortaokul ve liselerde Medeniyet ve Düşünce Kulübü kurulması ve danışman hoca atanmasına ilişkin Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Davaya konu Protokolün, tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesine aykırı olarak, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görev alanında olmayan temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarını kapsadığı, bu nedenle yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, değerler eğitiminin ayrı bir ders ya da sosyal etkinlik olarak verilmesinin eğitim öğretim programına aykırı olduğu, Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetim sorumluluğunun ortadan kaldırıldığı, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde Medeniyet ve Değerler Kulübü isimli bir kulüp bulunmadığı ve bu Yönetmelikten farklı bir işleyiş ve mekanizma öngörüldüğü, ikili bir uygulamaya yol açtığı Anayasa ve üst hukuk normlarına uyarlık bulunmadığı öne sürülmektedir.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI :
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı'nın Savunması :
Usul bakımından; davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği; esas bakımından, davaya konu Protokolün Talim Terbiye Kurulu kararlarına uygun olduğu, Protokol kapsamındaki faaliyetlerin, ... Vakfı işbirliğinde, memurlar ve kamu görevlileri eliyle
gerçekleştirildiği; Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği uyarınca farklı öğrenci kulüplerinin kurulmasının mümkün olduğu; işleyişin anılan Yönetmeliğe aykırılık taşımadığı; hukuka, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu; istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı … Valiliği'nin Savunması : Usul bakımından davanın husumet ve süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği; esas bakımından davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ''Genel ilkeler'' başlığını taşıyan 128. maddesinde; Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ''Genel amaçlar'' başlığını taşıyan 2. maddesinde, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek olduğu; ''Özel amaçlar'' başlığını taşıyan 3. maddesinde, Türk eğitim ve öğretim sisteminin, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenleneceği ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçlarının, genel amaçlara ve temel ilkelere uygun olarak tespit edileceği; ''Örgün ve yaygın eğitim'' başlığını taşıyan 18. maddesinde, Türk Milli Eğitim Sistemi'nin, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulduğu, örgün eğitimin, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsadığı, yaygın eğitimin, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsadığı; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden, eğitim ve öğretim programlarının hazırlanması, uygulanması ve güncellenmesinden asıl olarak Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Diğer bir anlatımla; Milli Eğitim Bakanlığı'nın örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikaları belirleyerek, gereği gibi uygulaması kanuni idare ilkesinin sonucudur.
Anayasamız ve kanunlarımız gereği, ulusumuzu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında etkin önlemler alınması Devletin devredemeyeceği görevleri arasındadır. Bununla birlikte; 1739 sayılı Kanun ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak noktasında asıl yetkili ve görevli olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitim öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlaması mümkündür.
Davaya konu Protokol çerçevesinde; tarafların yükümlülükleri bir bütün olarak incelendiğinde, idarenin yükümlülüğünün daha çok Vakfın faaliyetlerine imkan tanınması, taşra teşkilatı ile gerekli olan koordinasyonun sağlanması ve katılımın sağlanmasına yönelik olduğu, Vakfın ise faaliyet ve etkinliklerin yürütülmesinden sorumlu olduğu görülmüştür.
Bu bağlamda; davaya konu protokolle; Devletin asli görevleri arasında olan eğitim öğretim hizmetinin; yaygın ve örgün bütün eğitim kurumlarında, bizzat vakıf yetkilileri eliyle yürütülmesinin, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını aşar nitelikte olduğu, dava konusu Protokol'ün, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, Devletin hizmet alanı içerisinde ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini kurala bağlayan Anayasanın amir hükmüne aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; Milli Eğitim Bakanlığı, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair 22/12/2016 günlü İş Birliği Protokolü ve Protokol kapsamındaki faaliyetler ile ilgili usul ve uygulama esaslarının resmi/ özel temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarına duyurulmasına ve çalışmalarda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün … gün ve … sayılı işlemiyle öngörülen Resmi/ Özel Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumları "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve Protokol doğrultusunda ortaokul ve liselerde Medeniyet ve Düşünce Kulübü kurulması ve danışman hoca atanmasına ilişkin Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Davaya konu Protokolün tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ''Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'' başlığını taşıyan 10. maddesinde; ''Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
a) İmam-hatip liselerinin yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak.
b) İlköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında din kültürü ve ahlâk eğitim ve öğretimine ait programlar ile ders kitaplarını, eğitim araç-gereçlerini hazırlamak veya hazırlatmak ve Talim ve Terbiye Kuruluna sunmak.
c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.'' kuralına, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin ''Ortak Görevler'' başlığını taşıyan 27. maddesinde ise, Milli Eğitim Bakanlığı'nın
hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görevinin bulunduğu kurallarına yer verilmiştir.
Davaya konu Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair İş Birliği Protokolünün, "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin imam hatip ortaokullarına ilişkin kısmı yönünden; hukuka aykırı ve iptal edilmesini gerektiren bir husus bulunmadığından isteminin reddedilmesi gerekmektedir.
Dava konusu işlemlerin, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel bütün temel eğitim ve ortaöğretim okulları/kurumları ve ortaokullara yönelik kısmı yönünden;
Yetki kurallarının dar ve özel anlamda kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle idarenin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. Dar anlamda yetki unsuru denilen karar alma yeteneği, konu yer ve zaman itibarıyla, Anayasa ve yasalarla belli organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür. Yetki konusunda açık düzenleme yapılmayan hallerde, yetkinin hangi amaçla ve ne şekilde kullanılacağından haraketle bu yetkiyi kullanacak makam belirlenebilecektir. Hakkında karar verilecek kişi, olay ve karara etki eden bütün unsurlar, yetkinin kullanımını da belirleyecektir. Bu şekilde belirlenen ve yetkiyi kullanımı öngörülen makamın, bu yetkiyi devri ve paylaşımının mümkün olup olmadığının ise açıkça düzenlenmesi gerekir.
Milli Eğitim Mevzuatının bir bütün olarak değerlendirilmesinden, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, yetki alanlarının dışında, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlamalarının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görevleri, imam hatip liselerinin yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamaktır. İlköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumları bakımından ise, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görevi ancak din kültürü ve ahlâk eğitim ve öğretimine ait programlar ile ders kitaplarını, eğitim araç-gereçlerini hazırlamak veya hazırlatmak ve Talim ve Terbiye Kuruluna sunmaktır.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün, davaya konu Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair İş Birliği Protokolü ile imam hatip ortaokulları dışındaki okullarda eğitim öğretim gören öğrencilere yönelik olarak milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerin kazandırılması kapsamında kulüp çalışmaları, sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, proje çalışmaları, yarışmalar ile çeşitli kursların gerçekleştirilmesi için diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görev ve yetkisi bulunmamaktadır.
Bu bağlamda; davaya konu Protokolün tesis edildiği tarih itbarıyla, yürürlükte olan haliyle 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesi uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görev ve yetkisi dikkate alındığında, dava konusu işlemlerin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel bütün temel eğitim ve ortaöğretim okulları/kurumları ve ortaokullara yönelik kısmının yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu; Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair 22/12/2016 günlü İş Birliği Protokolünün, "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel bütün temel eğitim ve ortaöğretim okulları/kurumları ve ortaokullara yönelik kısmının iptaline, imam hatip ortaokullarına ilişkin kısmı yönünden ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
HUKUKİ SÜREÇ:
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair 22/12/2016 günlü İş Birliği Protokolü ve Protokol kapsamındaki faaliyetler ile ilgili usul ve uygulama esaslarının resmi/ özel temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarına duyurulmasına ve çalışmalarda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün … gün ve … sayılı işlemiyle öngörülen Resmi/ Özel Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumları "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve Protokol doğrultusunda ortaokul ve liselerde Medeniyet ve Düşünce Kulübü kurulması ve danışman hoca atanmasına ilişkin Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde iptal davaları, idarî işlemler hakkında menfaatleri ihlâl edilenler tarafından, tam yargı davaları da idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinin 3/c bendinde, dava dilekçelerinin, diğer ilk inceleme konuları yanında ehliyet yönünden de inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanunun 15. maddesinin 1/b bendinde ise, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde sözü edilen "ehliyet" kavramının, iptal davası açılabilmesinin idari yargılama usulü bakımından özel bir koşulu olan subjektif ehliyeti ve genel dava açma ehliyetini, diğer bir anlatımla fiil ehliyeti ya da objektif ehliyeti de kapsadığında duraksama bulunmamaktadır.
Subjektif ehliyet, yani menfaat koşulu, 2577 sayılı Kanundan kaynaklanmakta olup, idari yargılama usulüne özgüdür ve davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.
Objektif ehliyet ise; taraf ehliyeti ve dava ehliyeti olmak üzere iki unsurdan meydana gelmektedir. Taraf ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olabilmeyi; dava ehliyeti ise, bir davayı davacı veya davalı sıfatıyla bizzat ya da vekil aracılığıyla açabilme, takip edebilme ve davayla ilgili usul işlemlerini yapabilmeyi ifade etmektedir. Bu bakımdan, medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı taraf ehliyeti iken, medeni hakları kullanma ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı dava ehliyetidir.
Anılan yasal düzenlemeler ile iptal davalarının hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Yukarıda belirlenen kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken, iptal davasının genel amacının yanı sıra, dava konusu idari işlemin niteliğine bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Anayasa'nın "Sendika kurma hakkı" başlıklı 51. maddesinde; "Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir." hükmü yer almaktadır.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun "Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri" başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendi uyarınca, kuruluş amaçları doğrultusunda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak, sendika ve konfederasyonların faaliyet alanı kapsamındadır.
2 Nolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Hizmet Kolunda kurulan davacı Sendika 'nın Tüzüğü'nün "Sendikanın Çalışma Konuları" başlıklı 3. maddesinin (c) bendi uyarınca; Sendikanın, amaçlarını gerçekleştirebilmek için üyelerinin sendikal ve demokratik amaçlar doğrultusundaki mücadelesinde hak ve çıkarlarının ihlal edildiği her durumda her türlü demokratik fiili ve meşru mücadele hakkını kullanacağı, onlar adına gerekli hukuksal girişimde ve yardımda bulunacağı göz önünde bulundurulduğunda; davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek davacı Sendika'nın iş bu davayı açmakta ehliyetli olduğuna karar verilmek suretiyle işin esası görüşülmüştür.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "Türk Milli Eğitiminin Amaçları" başlıklı Birinci Bölümünün "I-Genel Amaçlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, "...Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek..." olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un 18. maddesiyle, Türk milli eğitim sistemi, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki ana bölüme ayrılmıştır. Buna göre örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını; yaygın eğitim ise örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsamakta olup; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği; ''Görev'' başlığını taşıyan 53. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim araç ve gereçlerini, gelişen eğitim teknolojisine ve program ve metotlara uygun olarak sağlamak, geliştirmek, yenileştirmek, standartlaştırmak, kullanılma süresini ve telif haklarını ve ders kitabı fiyatlarını tespit etmek, paralı veya parasız olarak ilgililerin yararlanmasına sunmakla görevli olduğu; "Yürütme, gözetim ve denetim" başlıklı 56. maddesinde, eğitim ve öğretim hizmetinin, bu Kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu Protokol'ün imzalandığı tarih itibarıyla 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlükte olan hali 27. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görevi bulunmaktadır.
09/07/2018 tarih ve 30473 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 22/(g) maddesi ile, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 24 ila 30. maddeleri yürürlükten kaldırılmış; 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin "Ortak görevler" başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında, "Bakanlık birimleri, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda aşağıdaki görevleri de yerine getirirler: Eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlamak," hükmü ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesindeki irade devam ettirilmiştir.
08/06/2017 tarih ve 30090 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği'nin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmeye, yeni ilgi alanları oluşturmaya, milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerleri kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklerin usul ve esaslarını düzenlemektir."; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde; " Bu Yönetmelik; her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklere ait usul ve esasları kapsar." hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, "Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." kuralı ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." kuralı yer almıştır.
İdari işlemler üzerindeki yargısal denetim, bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun'un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Öğretide türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin düzenleme yetkisinin, yasalarla getirilen hükümleri aşacak bir şekilde kullanılamayacağı İdare Hukukunun en temel ilkelerindendir. Ayrıca, mevzuat belirleme tekniği açısından da, idarenin Kanunla kendisine verilmiş olan görevleri idari metinlerle düzenlerken, bu görevlerin gerektirdiği hususlarda, takdir yetkisine sahip olduğu, ancak bu takdir yetkisinin kamu yararı ve düzenine uygun olarak kullanılması gerektiği tartışmasızdır.
Kamu yararı kavramı, tüm devlet organlarının işlem ve eylemlerinin genel nitelikteki amacını ve aynı zamanda nedenini oluşturmakta, çeşitli hak ve özgürlükler açısından bir sınırlama nedeni niteliği de taşımakta olup bu kavram genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek, Türk Milli Eğitiminin genel amacı olarak düzenlenmiş, her türlü eğitim ve öğretim faaliyetinin söz konusu amaç ve ilkeler çerçevesinde yapılması ve öğrencilere benimsetilmesi hususunda Milli Eğitim Bakanlığına görev verilmiştir.
Ancak, bu amaç ve ilkelerin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemleri ve araçları yönünden anılan Kanun'da bir belirleme yapılmamış olup, eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek, öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmek ve denetlemek, eğitim sistemini yeniliklere açık, dinamik, ekonomik ve toplumsal gelişimin gerekleriyle uyumlu biçimde güncel teknik ve modeller ışığında tasarlamak ve geliştirmek görev ve yetkisi bulunan davalı idareye takdir yetkisi tanınmıştır.
Nitekim; İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04/02/2021 tarih ve E:2018/3535, K:2021/194 sayılı kararında; Türk Milli Eğitiminin amaç ve ilkelerinin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemlerini ve materyallerini belirleme hususunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın takdir yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir.
Türk Milli Eğitim mevzuatının bir bütün olarak incelenmesi neticesinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetimi altında olmak kaydıyla, her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmeye, yeni ilgi alanları oluşturmaya, milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerleri kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlardaki sosyal etkinliklerin, kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından yapılmasına imkan sağlayan işbirliği protokollerinin protokollerinin imzalanması hususunda yetkili olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla, davalı idarenin tanzim salahiyetini haiz olduğu dava konusu işbirliği protokolünün hukuka uygunluk denetiminin, idarenin sahip olduğu takdir hakkının hukuka uygun kullanılıp kullanmadığının incelenmesi suretiyle yapılması gerekmekte olup; bu bağlamda, dava konusu Protokol'de taraflara yüklenen görev ve sorumluluklar ile Protokolün amaç ve kapsamı dikkate alındığında; Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı (...) Arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair 22/12/2016 günlü İş Birliği Protokolü ve Protokol kapsamındaki faaliyetler ile ilgili usul ve uygulama esaslarının resmi/ özel temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarına duyurulmasına ve çalışmalarda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün … gün ve … sayılı işlemiyle öngörülen Resmi/ Özel Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumları "Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler" Usul ve Uygulama Esaslarının ve Protokol doğrultusunda ortaokul ve liselerde Medeniyet ve Düşünce Kulübü kurulması ve danışman hoca atanmasına ilişkin Şanlıurfa Valiliğinin … gün ve … sayılı işleminin 1739 Milli Eğitim Temel Kanunu'nda düzenlenen Türk Milli Eğitim Sisteminin genel ve özel amaçlarına aykırılık teşkil etmediği kanaatine ulaşılmıştır.
Bu itibarla; yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davalı idareye tanınan takdir yetkisi çerçevesinde protokol imzalanmasında ve protokol hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın REDDİNE oybirliği ile,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
21/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.