8. Hukuk Dairesi 2015/6025 E. , 2017/6917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (2. İcra Hukuk) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Istihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, 9.9.2013 günlü hacze konu menkullerin üçüncü kişiye ait olduğunu,faturaları bulunduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu şirket ile ilgisinin bulunmadığını,dava dışı bir kişiden kiraladığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: davacıya ilanen tebligatın 13.01.2014 tarihinde yapıldığı, istihkak davasının 04.04.2014 tarihinde açıldığı gerekçesi ile davanın süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21.12.2013 tarih 2013/ 1175- 1295 Esas,Karar sayılı takibin devamına ilişkin kararın tebliğe çıkarıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun değişik 21/2. maddesinde, tebliğ imkansızlığı halinde muhatabın adres kayıt sisteminde belirlenen adresine yapılacak olan tebliğ, 28. maddesinde ise adresi meçhul olanlara yapılacak olan ilanen tebliğe ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Mahkemece yapılan araştırmada; 3.kişi şirketin ünvanı tam olarak bildirilmediğinden ticaret sicilde kayıtlı adresi bulunmadığı saptanmıştır.
Bahsi geçen Kanun"un 28. maddesinde; "Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılmayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunmayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresinin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik cümle: 19.03.2003-4829 S...../9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan
suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar" hükmüne; Yönetmeliğin 48. maddesinde ise "Bu yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmi veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. İlanen tebligat, bu maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir" hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde hükümlerinde, muhatabın açık adresinin tespit edilemediği hallerde izlenecek yol açıklığa kavuşturulmuştur.
Bu itibarla, Mahkemece, davacının adres kayıt sisteminde kayıtlı açık adresi bulunup bulunmadığının sorgulanması, bulunmadığının saptanması karşısında, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; muhtarlıktan, seçim kurulundan, belediyelerden, vb. kurum ve dairelerden adres araştırması yapılması, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırmanın yapılması, bu halde de tespit edilememesi halinde ilanen tebligat yapılmasının düşünülmesi gerekirken, yeterli adres araştırması yapılmaksızın davacı 3.kişiye yapılan ilanen tebligat dikkate alınarak davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile karar verilmiş olması doğru değildir. Mahkemece davanın süresinde olduğu kabul edilerek, iddianın esasına ilişkin taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 11.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.