4. Hukuk Dairesi 2018/3477 E. , 2018/5769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/09/2015 gününde verilen dilekçe ile içme suyu şebekesinin su sızdırması ve patlaması nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeniyle usulden reddine dair verilen 27/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın husumet nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı idareye ait içme suyu şebekesinin su sızdırması ve patlaması nedeniyle köyde ki evinin yanında bulunan ve ahır olarak kullanılan iki adet yapının zarar gördüğünü belirterek, maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı,köy içme suyu tesisleri işletme,bakım ve onarım yönetmeliğinin 5. maddesine göre içme suyu tesislerinin işletilmesi,bakımı,onarımı ve korunmasının köy muhtarlıkları ve içme suyu birliklerinin sorumluluğunda olduğunu,ilgili yönetmeliğe göre idareye husumet yöneltilmesinin yanlış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, köy içme suyu tesislerinin işletilmesi,bakımı,onarımı ve korunmasının köy muhtarlıkları ve içme suyu birliklerinin sorumlu tutulması gerektiğini belirterek husumet nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunmaktadır. Bu zararların ödetilmesi istekleri 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartı niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece resen (kendiliğinden) göz önünde tutulmalıdır.
Şu halde, yargı yolu bakımından davanın usulden reddi kararı verilmesi gerekirken husumet nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.