Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülemiştir. Ancak; 1-Mağdurun talimat üzerine alınan 13/04/2011 tarihli celsedeki ifadesinde, şikayetinden vazgeçtiğini belirtmesi karşısında, sanığa vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre, hakaret suçundan düşme kararı verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Sanığın 13/06/2011 tarihli duruşmadaki lehe hükümlerin uygulanması talebinin, TCK’nın 50. maddesindeki hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesini de kapsadığı gözetilerek, CMK’nın 230/1-d maddesi uyarınca, bu hususta kanuni dayanakları da gösterilerek bir karar verilmemesi, 3-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ..."ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.