19. Hukuk Dairesi 2016/8520 E. , 2017/4187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl davada menfi tespit birleşen davada itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip yaptığını, bonodaki imzanın müvekkiline ait olup olmadığının belli olmadığını, davalıya takip dayanağı bononun verilmediğini, müvekkilinin davalının ev sahibi olduğunu ve davalının müvekkilinin yaşlılığı ve hastalığını kullanarak ve müvekkiline bankadan hesap açtıracağını söyleyip hile ile müvekkiline imzalar attırdığını, bu sayfaların bir kısmının boş olabileceğini ve sayfanın üzerini kendisi lehine doldurarak sözleşme ve senet oluşturup takibe koyduğunu ileri sürerek, takip dayanağı bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, senedin iadesini ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalıya verdiği nakit para nedeniyle davalının sözleşme imzaladığını, davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan genel haciz yoluyla takibe davalının haksız isnatlarla itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin davacıya elden nakit ödünç para vermesi nedeniyle takip dayanağı bononun düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının boş olarak hile ile imzalattırdığı senet ve sözleşmeleri takibe koyduğunu, taraflar arasında nakit borç alımı niteliğinde ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı ... aleyhine, takiplere dayanak yapılan bono ve sözleşmenin tanzimi nedeniyle açığa imzanın kötüye kullanılması, dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında mahkumiyet kararı verildiği, davalının uzun yıllardır davacının kiracısı olduğu, bono ve sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle davacının ...’in ekonomik olarak davalının kendisine verdiğini söylediği paralara ihtiyacının olmadığı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre davalının davacıya verdiğini savunduğu paraları vermesinin hayatın olağan akışına da uygun olmadığı, davacının senet ve sözleşme nedeniyle sorumlu olamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., aleyhine kambiyo senedine dayanarak başlatılan icra takibine karşı menfi tespit isteminde bulunmuş, birleşen davada ise davacı ... 26.09.2008 tarihli sözleşmeye dayanarak başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali için dava açmıştır. Menfi tespit davasında lehtar davalı ... hakkında ceza mahkemesinde dava açılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmişse de, hukuk mahkemelerinde bu karar bağlayıcı olarak kabul edilemez. Davacı, boş olarak verilen senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı belgeyle kanıtlamak zorundadır. Birleşen davada ise, 26.09.2008 tarihli sözleşme altındaki imza davalı ... tarafından inkar edilmediğinden, mahkemece sözleşme aslı getirtilip sözleşme hükümlerine göre inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tanık ifadelerine itibar edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.