
Esas No: 2018/4837
Karar No: 2019/6257
Karar Tarihi: 07.10.2019
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4837 Esas 2019/6257 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12/06/2018 tarih ve 2017/176-2018/225 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 13.07.2015 tarih, 20:10 uçağı ile İstanbul Sabiha Gökçen havaalanından Gazipaşa - Alanya havalimanına seyahat ettiğini, Gazipaşa Havalimanında bavulu gelmeyen müvekkilinin davalının Sabiha Gökçen Havalimanındaki bürosunu defalarca aradığını ancak telefona bakan olmadığını, müvekkilinin olayın gelişimini ve isteklerini bildirdikleri ihtarnameyi davalıya tebliğ etmesine rağmen herhangi bir cevap alamadığını ileri sürerek davalıya çekilen ilk ihtarname için yapılan masraf 139,22 TL; ikinci ihtarname için yapılan masraf 154,16 TL ve 4.677,00 TL kaybolan valiz masrafı olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin zarardan sorumlu olmadığını, sorumlu tutulacaksa da Montreal Konvansiyonu gereğince en fazla 1131 SDR karşılığı sınırlı sorumlu olduğunu, müvekkilince davacıya 14 kg bagajına karşılık olarak 364 USD teklif edildiğini ancak davacının kabul etmediğini, davacının maddi zararının ispatlayamadığını, olayda manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre, somut olayda Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre tanık anlatımları doğrultusunda davacının zararının daha fazla olduğu düşünülse de davalının sorumluluğunun 1131 SDR karşılığı olan 1.017,02 TL ile sınırlı olacağı; kaybolan bagajdaki eşyaların maddi değerinin 1.017,02 TL "nin üstünde bulunmasına rağmen ayrıca manevi tazminata hükmedilemediği gerekçesiyle davanın maddi tazminat talebi açısından kısmen kabulü ile kayıp bavul bedeli 1.017,02 TL ve ihtarname masrafı 154,16 TL olmak üzere toplam 1.171,18 TL maddi tazminatın 13.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; manevi tazminat talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, havayolu ile yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Mahkemece maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesi yollamasıyla somut olayda, davaya konu bagaj kaybının 26.03.2011 tarihinden sonra gerçekleştiği ve bu nedenle Varşova Konvansiyonu"nun 26.3.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi"yle değişik 22. maddesine göre bagajın kaybolması ya da hasara uğraması halinde hava taşıyıcısının sınırlı sorumlu olduğuna dair hükümlerinin uygulanması yerinde ise de; havayolu taşıyıcısının bagajdan doğan sorumluluğunun üst sınırının 1131 SDR olduğu kabul edilip, öncelikle davacının gerçek zararının hesaplanıp, bu zararın 1131 SDR’nin altında kalması halinde gerçek zarara, üstünde çıkması halinde ise 1131 SDR ile sınırlı sorumluluğa karar verilmesi, hesaplama yapılırken SDR kurunun karar tarihinde TCMB nezdinde ilan edilen karşılığının dikkate alınması gerekirken, dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, kg başına 17 SDR’den 14 kg bagaj karşılığı 238 SDR’nin dava tarihindeki kur üzerinden çarpımıyla bulunan bedele 1131 SDR karşılığıymış gibi gerekçelendirilmek suretiyle hükmedilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacı vekilinin manevi tazminat isteminin reddine ilişkin temyiz istemlerine gelince, Varşova Konvansiyonu"nun 26.3.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi"yle değişik 22. maddesi uyarınca havayolu taşıyıcısının sorumluluğunu sınırlandıran hükümler sadece maddi tazminat istemlere ilişkin olduğundan, manevi tazminata dair istemlerin sınırlı sorumluluk miktarı gözetilerek reddine karar verilmesi doğru değildir. Ancak, her bagaj kaybı manevi tazminatı gerektirmeyip, davacının kaybolan eşyasının manevi zararına sebebiyet verip vermeyeceği değerlendirilmelidir. Ez cümle, davacının eşyasının kaybolmasıyla birlikte 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesindeki koşulların (818 s. BK’nın 49.md.) oluşup oluşmadığı incelenip değerlendirilerek, sonucuna göre manevi tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, doğrudan manevi tazminat isteminin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3- 6100 sayılı HMK’nın 297/1.a maddesinde hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadlarının sicil numaraları ile birlikte yer alması bir zorunluluk olarak belirtilmiş olup, temyize konu kararda Kanunun anılan emredici hükmüne aykırı olarak kararı veren hâkimin ve zabıt katibinin ad ve soyadlarının sicil numaralarıyla birlikte yer almadığı anlaşıldığından kararın bu nedenle de re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, (4) Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.