11. Hukuk Dairesi 2018/4886 E. , 2019/6253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 10/10/2017 tarih ve 2016/146-2017/245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Şirketin müvekkilinden olan alacağının dava dışı şirkete temlik edildiğini ancak, Döner Sermaye Saymanlık Müdürlüğü tarafından ödemeler yapılırken 19.682,10 TL"nin sehven davalı şirketin, davalı banka şubesinde bulunan hesabına aktarıldığını, aktarılan bu paranın da hesaba bloke konulduğu iddiasıyla davalı Banka tarafından iade edilmediğini, ileri sürülerek, davalı şirket hesabına sehven yatırılan 19.682,19 TL"nin iadesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili, husumet itirazında bulunmuş, davalı şirketin hesabına EFT yoluyla yatan miktarın hesaba geldiği tarihte hesap üzerinde önceden konulmuş hacizler olup, EFT geldikten sonra da hesaba hacizler geldiğini, hacizler kaldırılmadığından paranın iade edilemeyeceğini, müvekkili lehine bir sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket temsilcisi, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davalı Banka"nın davalı Şirket ile yapmış olduğu yazılı sözleşme neticesi kullandırmış olduğu nakdi ve gayri nakdi kredi risklerine karşılık sözleşmeye göre taraflar arasında kabul edilmiş takas mahsup ve hapis hakkını kullanabileceği dolayısıyla davaya konu tutar üzerine bloke koyulabileceği veya haciz dosyalarına gönderebileceği bu nedenle dava konusu meblağdan dolayı davacıya karşı sorumlu olmayacağı, davalı Ver-el Hırdavat ve Makine Ltd Şti"nin davacı üniversiteden olan alacağını temlik etmesine rağmen davacı tarafça sehven hesabına yatırılan parayı iade ile sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın davalı ... yönünden kabulü ile, 19.682.19-TL" nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı Şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı Banka vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, hatalı EFT işlemi nedeniyle gönderilen paranın istirdatı istemine ilişkin olup; mahkemece yukarıda yazılı şekilde davalı Banka aleyhine olan davanın kabulüne, diğer davalı aleyhine olan davanın ise reddine karar verilmiştir.
HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda, mahkeme gerekçesinde, davalı Banka"nın bedelin iadesinden sorumlu olmayacağı, diğer davalı Şirketin iadeden sorumlu olduğu açıklanmasına rağmen hükümde, davalı Banka aleyhine açılmış olan davanın kabulüne, diğer davalı Şirket aleyhine açılmış olan davanın ise reddine karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda verilen karar, yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı olduğundan kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı Banka"ya iadesine, 07/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.