Esas No: 2022/1045
Karar No: 2022/1268
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/1045 Esas 2022/1268 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2022/1045 E. , 2022/1268 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin feshi ile teminat mektuplarının iadesine ilişkindir.
Davacı vekili davada, DSİ Genel Müdürlüğü ile ...arasında 13.01.1998 tarihinde imzalanan sözleşme ile ...İnşaatı işini yüklenen ... A.Ş'nin söz konusu işin yapımını taşeronluk sözleşmesi ile davalı ... İnş. A.Ş'ye devrettiğini, davacı ile davalı arasında 07.07.2011 tarihinde imzalanan taşeronluk sözleşmesi ile davalının yapımını üstlendiği işin yapımı konusunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin süresinde sözleşme uyarınca teslim edilmesi gereken bölümleri eksiksiz yaparak teslim ettiğini, idare tarafından kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle köylülerin bölgede çalışmaya izin vermediğini, şantiyenin terör olaylarının gerçekleştiği bir bölgede olması nedeniyle çalışma güvenliğinin de olmadığını, davacının işin yaklaşık %70'ini tamamladığı ancak kamulaştırma ve güvenlik problemleri nedeni ile sözleşme konusu işe devam edilebilmesinin fiilen ve hukuken imkansız hale geldiğini belirterek taraflar arasında mevcut 07.07.2011 tarihli sözleşmenin feshine, teminat mektuplarının davacı şirkete iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kamulaştırma işlemlerinden idarenin sorumlu olduğunu, terör olaylarının ise geçici bir durum olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.5.maddesinde; yükleniciye verilecek süre uzatımı gibi her türlü ilave sürenin taşerona aynen yansıtılacağının düzenlendiği, kamulaştırma işleminin idare tarafından yapılmadığına yönelik iddiasında, idarenin yükleniciye ilave süre tanıdığı ve sözleşmenin 5.5 maddesine göre bu sürenin taşerona da tanındığı, davacının bölgedeki terör olayları sebebiyle edimini ifa edemediğine yönelik iddiasının ise sübut bulmadığı, bu suretle davacının sözleşmenin feshini talep edemeyeceği, sözleşme ayakta iken ediminin %70’ni ifade eden davacının ana sözleşmenin 23. maddesi uyarınca teminat mektuplarının iadesinin isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 20/I. maddesine göre: "Bir akdin mevzuu gayrı mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka mugayir olursa o akit batıldır." Aynı şekilde, BK'nın 96. maddesi, "Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat edemedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur." hükmünü taşımaktadır. Keza, BK'nın 117. maddesi "Borçluya isnat olunamayan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sakıt olur.", demek suretiyle, imkânsızlık kavramını düzenlemiştir.
Sözleşme konusundaki ifa imkânsızlığı sözleşmenin kurulması sırasında da mevcut bulunması halinde, objektif yönden imkânsızlık bulunduğundan BK'nın 20. maddesi uyarınca borç ilişkisi esasen meydana gelmeyecektir. Bu itibarla, taraflarca düzenlenen bu eser sözleşmesi batıl olduğundan, taraflar için hüküm ifade etmeyecek ve nedensiz zenginleşme kuralları içinde taraflar, birbirlerine verdikleri şeyleri istirdat etmek hakkını haiz olacaklardır.
Sözleşme kurulurken mevcut olan imkânsızlığın, geçici imkânsızlık niteliğinde olması yani imkânsızlığın ortadan kalkabilecek nitelikte olması halinde, tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorunu ortaya çıkar. Bu konudaki kural "ahde vefa, söze sadakat" ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine "akde tahammül süresi" denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde: taraflar arasında imzalandığı çekişmesiz olan 07.07.2011tarihli sözleşme ile ... Baraj inşaat işini yükümlenmiş, idarece kamulaştırması bitirilen kısmın imalatı yapılmış, DSİ Genel Müdürlüğü asıl yüklenici ... A.Ş’ye hitaben düzenlediği 16.04.2015 tarihli yazısı ile kamulaştırılması bitmeyen arazilere müdahale edilmemesi hususunda uyarılmıştır. Taraflar arasında mevcut taşeronluk sözleşmesinde belirli bir süre öngörülmemiş, idare ile asıl yüklenici arasındaki 13.01.1998 tarihli ana sözleşmede iş süresi 1440 gün olarak kararlaştırılmıştır. Kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle süre uzatımları verilerek iş alt taşeronlara taşere edilmiştir. Bu geçici imkânsızlığın, tahammül süresi geçmiş olmasına rağmen ortadan kalkmadığı açıktır. Sözleşmenin ifası için beklenmesi gereken tahammül süresi aşılmış olup, davacı tek taraflı fesihte haklıdır. Bu durumda sözleşme hükümleri ile 11.07.2011 tarihli zeyilnamenin “Teminatlar” başlıklı 9.maddesi hükümlerinin değerlendirilerek teminat mektubunun iadesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/33 Esas, 2020/36 Karar sayılı kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıdan alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 09.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.