10. Hukuk Dairesi 2014/12917 E. , 2014/16029 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.10.2013
No : 2008/980-2013/979
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri ve davalı İ.. U.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 Sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu, başlangıç alınmalıdır.
Davacı 01.12.1998-29.09.2004 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece, davacı adına verilen 01.06.1999 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olması nedeniyle, bu tarihten önceki hizmetlerin kesintili geçtiği ve hak düşürücü süreye uğraması, diğer taraftan, davacının, isteğe bağlı çalışmalarının bulunduğu 01.01.2002-31.03.2003 dönemleri arasındaki 270 günlük sürenin düşülmesi ve mevcut bildirimlerin de dışlanması sonucu, davacının 2.7.2000-19.9.2000 tarihleri arasında 78 gün 173859 sicil numaralı İ.. U.. işverenliğinde, 2.7.2001-31.12.2001 arası 178 gün, 1.4.2002-30.8.2002 arası 150 gün, 1.2.2003-14.5.2003 arası 104 gün, 10.2.2004-10.3.2004 arası 30 gün, 1066206 sicil numaralı K.. U.. işverenliğinde hizmet akdiyle 506 sayılı Yasaya tabi olarak çalıştığının tespitine, fazla istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatılanlar ışığında, incelenen dava dosyasında; her ne kadar, 01.06.1999 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olması nedeniyle bu tarihten öncesine ilişkin hizmetlerin kesintili ve hak düşürücü süreye uğradığı belirtilmiş ise de, davacının 1997/1 döneminde davalı İ.. U.. işyerinden 30 günlük bildiriminin bulunması, 21.05.1997-21.11.1998 tarihleri arasında askerlik görevini ifa etmesi, sonrasında 01.03.1999-31.03.1999, 01.06.1999-01.07.1999, 20.09.2000-01.07.2001 tarihleri arasında yine, davalı İ.. U.. işyerinden bildiriminin bulunması, askerlik döneminde hizmet akdinin askıda olduğunun gözetilmesi ve davacının talebinin 01.12.1998-29.09.2004 tarihleri arasında kesintisiz çalışma olduğunu iddia etmesi ile dava tarihinin 03.11.2008 olması gözetilerek hak düşürücü sürenin geçmediği gözetilmeli, kesintili çalışma bakımından o dönemde çalışmış bordrolu tanık beyanları nazara alınmalı, 4/a kapsamındaki sigortalılığa üstünlük tanınması nedeni ile davacının, 01.01.2002-31.03.2003 dönemleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılığının çakışma nedeniyle iptali gerektiği dikkate alınmalı, diğer taraftan, hakkında hüküm kurulmayan davalı işverenlerden Kassel Güzellik Hizmetleri ve Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti ile diğer işverenler arasındaki organik bağ incelenmeli, devir olgusu olup olmadığı, aynı işin sürdürülüp sürdürülmediği ve davacının bu davalı işverenler nezdinde birlikte çalışıp çalışmadığı araştırılarak devir olgusunun varlığı durumunda davalı şirketin primlerden sorumlu olduğu gözetilmeli, böylece, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekilleri ve davalı İ.. U..’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan K.. Ş.., K.. U.. ve İ.. U.."ya iadesine, 26.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.