10. Hukuk Dairesi 2014/9764 E. , 2014/15949 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Erbaa Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi : 01.10.2013
No : 2010/338-2013/287
Davacı, 08/05/1987-08/06/1987 tarihleri arasında davalı Koçak Belediyesinde kesintisiz çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da, çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş
olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu, başlangıç alınmalıdır.
İncelenen dava dosyasında; mahkemece, “bilirkişi raporu doğrultusunda sehven davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun 79. maddesine göre bu davanın çalışmanın gereği son dönem yılı sonundan itibaren 5 yıl içinde açılması gerekmektedir. Oysa eldeki dava bu süre geçtikten sonra açılmıştır, dolayısıyla davanın zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir. Ancak kısa kararla gerekçeli karar çelişkili olamayacağından” gerekçesiyle davacının 08.05.1987 tarihinde 1 günlük çalıştığına hükmedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 21.05.1987 kurum varideli ve 08.05.1987 tarihli davacı adına davalı işyerinden düzenlenmiş imzalı ve inkar edilmeyen işe giriş bildirgesinin bulunması karşısında hak düşürücü sürenin geçmediği hususunun gözetilmeyerek yazılı şekilde gerekçeye dayanılması yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri, resmi bir işyeri olması ve kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğundan, mahkemece, çalışmanın geçtiği iddia edilen döneme ilişkin işveren nezdinde ücret tediye bordroları ve konuya ilişkin tüm belgeler eksiksiz olarak getirtilip, anılan belge ve bordrolardan sigortalının imzasını içerenlerden, imza aidiyeti yönünden çekişme bulunmayanlar ile hata, hile, ikrah halleriyle sakatlığı iddia ve kanıtlanamayan belgelerin içeriklerinde gösterilen gün kadar çalışmanın karinesini teşkil edeceği göz önüne alınmalı, şayet, işveren hiçbir kayıt ibraz edemiyorsa, bunun sebebi sorularak ve fiili imkânsızlık varsa, davacı ile birlikte çalışan bordro tanıkları dinlenilerek, varsa tarafların göstereceği tüm deliller toplanarak, Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin hangi nedenle bildirim dışı kaldığı yeterince araştırma konusu yapılarak, ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
Diğer taraftan, davacının bir aylık hizmet tespiti talebi olmasına karşılık mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden 1 günlük hizmet tespitine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya ve davalılardan E.. B.."ne iadesine, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.