19. Hukuk Dairesi 2016/19089 E. , 2017/4156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 01.02.2007 tarihli direk satış noktası sözleşmesi tanzim edildiğini ve daha sonra Rekabet Kurulu kararı gereğince ek sözleşme yapıldığını, davalının sözleşmeye aykırı şekilde işyerini kapattığını ve müvekkilinden ürün tedarik etmediğini, sözleşme gereğince davalıya 5.900-TL katılma bedeli verildiğini, sözleşmeye aykırılık halinde bunun geri ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu bedelin şimdilik 3.566,07-TL"si ile sözleşme uyarınca talep edebilecekleri 50.000-USD tutarındaki cezai şart alacaklarının şimdilik 2.000-USD"sini, ayrıca 4.445-TL tutarındaki iskonto alacaklarının tamamını talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik toplamda 11.611,07-TL alacaklarının ticari reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 01.02.2007 tarihli ilk sözleşmeyi kabul ettiklerini, bu sözleşmenin 02.02.2010 tarihinde son bulduğunu, sözleşmede kendiliğinden yenileneceğine dair bir hüküm olmadığını, bu tarihten sonra da taraflar arasında sözleşme ilişkisinin devam etmediğini, ikinci sözleşmedeki imzanın kendilerine ait olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.03.2015 tarihli 2014/16601 E. 2015/4094 sayılı ilamı ile "Somut olayda davacı, 23.03.2012 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalıdan şimdilik 11.611,07-TL cezai şart, katılım payı ve iskonto alacağının tahsiline karar verilmesini talep ederek kısmi dava açmıştır. 6100 sayılı HMK"nın yürürlük tarihinden sonra kısmi dava açılamaz. Zira taraflar arasındaki sözleşmelerde, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konmuştur. Bu nedenle alacağın belirlenmesi mümkündür. Bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK."nun 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmediğinden hükmün bozulmasına" karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, ikinci sözleşmede sözleşme süresinin açıkça belirlenmediği, sadece münhasırlığın gazsız ürünler için geçerli olduğu ve 5 yıl süre ile sınırlı bulunduğunun düzenlendiği, bu hükümden sözleşme ilişkisinin 3 seneden 5 seneye çıkarıldığı sonucuna ulaşılamayacağı, her iki sözleşmenin de davacı şirketin genel işlem şartlarında oluştuğu ve tüm hükümlerinin önceden davacı tarafından hazırlandığı, davalıya herhangi bir tartışma olanağı tanınmadığı, karanlıkta kalan hususlarda bu şartları kaleme alan sözleşme tarafı aleyhine yorum yapılacağı, son sözleşmeye göre toplam 2150 koli ürün satımı hedeflenmekte olup, sözleşmenin herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın işbu satış miktarının tamamlanmasıyla kendiliğinden sona ereceği, noter tesbitinin sözleşmenin bitiminden sonraki tarihte yaptırıldığı, davacının davalıya yönelik 2150 koli miktarının doldurulmadığına dair herhangi bir ihtarı olmadığı da dikkate alınarak, davalının öngörülen miktarda ürün alımını gerçekleştirdiği ve sözleşmenin kendiliğinden son bulması nedeniyle davalının sözleşmeye aykırı bir davranışından bahsedilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir. Taraflar tacir olup mahkemece taraflar arasındaki sözleşmedeki hangi hükümlerin genel işlem koşullarına hangi gerekçe ile aykırı olduğu belirtilmemiş olup tacirler arasında genel işlem koşullarının uygulanmasının sıkı koşullara bağlı olduğu hususu düşünülmemiştir. Davalı tarafından, direkt satış noktası sözleşmesi değişiklik – miktar başlıklı sözleşmedeki imza inkar edilmiştir. Öncelikle mahkemece söz konusu sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığı konusunda deliller toplanıp bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rapor sonucuna göre imza davalıya ait ise söz konusu sözleşmenin 2. ve 5. maddesi uyarınca davalının gazlı ve gazsız ürünler için toplam 2150 koli ürünü alıp almadığı hususunda tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak davacının cezai şart isteminin yerinde olup olmadığı hususunun tartışılıp toplanacak tüm deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu hususlar dikkate alınmaksızın yanılgılı gerekçe ve hatalı hukuki değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.