Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13108
Karar No: 2017/4146
Karar Tarihi: 24.05.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13108 Esas 2017/4146 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, müvekkilinin çekte keşideci olarak gözüken şirketi temsilen çek düzenlediğini ve müvekkilinin şahsi cirosunun bulunmadığını belirterek, dava açtı. Davalı ise davacının keşideci şirketin temsilcisi olmadığı için çekten dolayı sorumlu olması gerektiğini ileri sürdü. Mahkeme, davacının yetkisiz temsilcinin eylemine zımnen icazet verildiğini değerlendirdi ve davacı ile şirketin aynı anda sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davayı kabul etti. Ancak Yargıtay, davacının çekin tashihli hali olan 03.03.2011 tarihinde keşideci şirketin temsilcisi olmadığından dolayı çekten sorumlu olduğunu ve yerel mahkemenin davanın reddine karar vermesi gerektiğini belirtti. Kanun maddeleri olarak, TTK 818/1-c ve 678. maddeleri gösterildi.
19. Hukuk Dairesi         2016/13108 E.  ,  2017/4146 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. )

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davaya konu çeki müvekkilinin çekte keşideci olarak gözüken şirketi temsilen ve şirket adına düzenlediğini, söz konusu çekte müvekkilinin ayrıca şahsi cirosunun bulunmadığını, bu sebeple şirketin tüzel kişiliğinin sorumluluğu yanında müvekkili aleyhine de takip yapılmasının mümkün olamayacağını ileri sürerek, icra takibine konu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının, keşideci olarak gözüken şirketin müdürlüğünden çekin keşide tarihinden önce istifa ettiğini ve müdürlükten azline yönelik ortaklar kurulu kararının da Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, buna göre davacının keşide tarihinde yetkili olmamasına rağmen davaya konu çeki keşide edip şahsi sorumluluğuna yol açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, keşide tarihinde her ne kadar davacı, keşideci şirketi temsile yetkili olmasa da, takipte borçlu olarak yer alan şirketin borca ya da imzaya itiraz etmediği ve şirkete ait çek yaprağının davacı elinde bulundurulması ile çek düzenlemesine müsaade edilmesinin yetkisiz temsilcinin eylemine zımnen icazet verildiği şeklinde değerlendirilmesi gerektiği, sonuç olarak bu kabul doğrultusunda davacı ile şirketin aynı anda davaya konu çekten sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Davacı, dava dilekçesinde dava konusu takip dayanağı 03.03.2011 keşide tarihli çeki keşideci şirketi temsilen imzaladığını, dolayısıyla bu çek sebebiyle şahsi bir sorumluluğunun olmadığını iddia ederek, menfi tespit isteminde bulunmuştur.
    Takip dayanağı çekin incelemesinde, keşide tarihinin ilk önce 03.03.2010 şeklinde olduğu, daha sonra keşide tarihinin 03.03.2011 olarak tashih edilip keşideci temsilci tarafından paraf edildiği görülmektedir. Dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kayıtlarına göre davacının 03.03.2010 tarihinde keşideci şirketin temsilcisi olduğu ancak 03.03.2011 tarihinde ise keşideci şirketin temsilcisi olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, keşide tarihinin değişikliği konusunda herhangi bir açıklama yapmaksızın çekin keşide tarihini 03.03.2011 olarak kabul edip buna göre menfi tespit talebinde bulunmuştur. Ortaya çıkan duruma göre davacının çekin tashihli hali olan 03.03.2011 tarihinde keşideci şirketin temsilcisi olmadığından TTK"nın 818/1-c maddesi yollaması ile aynı Yasanın 678. maddesi gereğince temsile yetkili olmadığı halde temsilci sıfatıyla çek keşide ettiği için bu çekin ödenmesinden şahsen sorumlu olması gerekir.
    Açıklanan nedenlerle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı nedenlerle kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi