3. Hukuk Dairesi 2018/5152 E. , 2019/3954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 30/04/2019 tarihinde taraflardan kimsenin gelmemiş olması nedeniyle işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ...Köyü ana su ihale hattına davalı şirket tarafından boru eklenmek suretiyle kaçak olarak götürülen suyun içme ve kullanma amaçlı kullanıldığının görevli personeli tarafından 31/05/2010 tarihinde yapılan denetlemede tespit edildiğini, akabinde boru hattının 1999 yılında ana su isale hattına bağlantısının yapıldığının belirlendiğini, kaçak olarak çekilen hat ile sağlanan suyun kesileceğinin bildirilmesi üzerine davalı şirket ile 15/04/2011 tarihli protokolün imzalandığını, protokole göre davalıya ait istasyonun aylık 1.650 m3 su tükettiğinin kabul edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1999 ila 15/04/2011 tarihleri arasındaki kaçak su kullanımı nedeniyle şimdilik 10.000 TL"nin faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiş; 12/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 249.643,39 TL"ye artırmıştır.
Davalı; resmi bir kurum olması nedeniyle kaçak su kullandığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı ile 15/04/2011 tarihinde protokol imzalamak suretiyle su abonesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı şirketin davacı belediyeye ait ana su şebekesinden ekleme yapmak suretiyle kaçak su kullandığının mahallinde yapılan kazı sonucu bağlantı noktası da görülerek belirlendiği, davacı tarafça yapılan başvuru üzerine mahkemece yapılan tespite katılan jeoloji mühendisi bilirkişisi tarafından boru hattının en az 10 yıl süre ile kullanıldığının bildirildiği, ayrıca davalı şirketin 1987 yılından itibaren bölgede faaliyette bulunduğu dikkate alındığında 1999 ila 15/04/2011 tarihleri arasında kaçak su kullandığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 249.643,39 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, davacı belediyeye ait su hattına davalı şirket tarafından boru eklenmek suretiyle kaçak su kullanıldığı iddiasıyla, haksız fiil hükümleri uyarınca kullanılan suyun bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davacı belediye, davalı şirketin 1999 yılı ila su aboneliğinin tesis edildiği 15/04/2011 tarihleri arasında kaçak su kullandığını ileri sürmüş, davalı şirket ise kaçak su kullanılmadığını savunmuştur. Buna göre; davacı belediye, davalı şirketin kaçak su kullandığını ve kullanım süresini ispatla yükümlüdür.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı şirketin, davacı belediye nezdinde su aboneliğinin bulunmadığı, ihbar üzerine davacı belediyeye bağlı görevliler tarafından 31/05/2010 tarihinde yapılan denetimde davalı şirkete ait tesise çekilmiş boru hattının ... Köyü ana su isale hattına bağlandığının belirlendiği, davacı belediyenin başvurusu üzerine Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespit ile ... Köyü ana su isale hattından davalı şirkete ait tesise boru hattı çekildiğinin tespit edildiği, akabinde davalı şirketin su aboneliğinin tesisi için davacı belediyeye başvurduğu, bu nedenle imzalanan 15/04/2011 tarihli protokol ile su aboneliğinin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; davalı şirketin, kaçak su tutanağının düzenlendiği 31/05/2010 ila protokolun imzalandığı 15/04/2011 tarihleri arasında kaçak su kullandığı, dosyadaki deliller ile sabittir. Uyuşmazlık, davalı şirketin 1999 ila 31/05/2010 tarihleri arasındaki dönemde kaçak su kullanıp kullanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı belediyenin başvurusu üzerine yapılan tespite katılan jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan 11/06/2010 tarihli raporda; jeolojik koşullar ve örtü tabakasındaki kayaçların gözlenmesi sonucunda boru hattının en az 10 yıl süre ile kullanıldığı kanaatinin uyandığı bildirilmiştir. Ancak, mahkemece hükme esas alınan ve davacı tarafça itiraza uğramayan 14/10/2014 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen jeoloji yüksek mühendisleri; anılan tespit raporundaki belirlemenin yerinde olmadığını bildirmişlerdir.
Şu durumda; davacı belediye, davalı şirketin kaçak su kullanımının 1999 yılında başladığını ve tutanağın düzenlendiği 31/05/2010 tarihine kadar devam ettiği iddiasını sunmuş olduğu deliller ile ispat edememiştir.
O halde mahkemece; davalı şirketin 31/05/2010 ila 15/04/2011 tarihleri arasında kaçak su kullandığının sabit olduğu, ancak davacı belediyenin 31/05/2010 tarihi öncesindeki kaçak su kullanıldığı yönündeki iddiasını ispat edemediği gözetilerek, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan kaçak su kullanımı nedeniyle davalı şirketin ödemesi gereken tutar hususunda rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; hüküm fıkrasında asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden bulunan 249.643,39 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi, diğer bir anlatımla faize faiz yürütülerek karar verilmiş olması, Türk Borçlar Kanunu"nun 121 inci maddesinin son fıkrası hükmüne aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.