Esas No: 2019/3043
Karar No: 2021/3529
Karar Tarihi: 25.10.2021
Danıştay 13. Daire 2019/3043 Esas 2021/3529 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/3043
Karar No:2021/3529
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : : ... Aktif Televizyon Prodüksiyon A.Ş.
(... Radyo Televizyon Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş.)
VEKİLLERİ : Av. ...
Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “...” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 06/03/2009 tarihinde yayınlanan “...” isimli dizide yer alan görüntülerin 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin (t) ve (z) bentlerine aykırı olduğundan bahisle aynı Kanun'un 33. maddesi gereğince uyarı cezası verilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemle bildirilen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (Üst Kurul) ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce Dairemizin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kısmen onama kısmen bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden verilen kararda; uyuşmazlık konusu olayda, Mahkemece Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 20/11/2012 tarih ve E:2010/2900, K:2012/3178 sayılı bozma kararına uyularak davanın reddine yönelik ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın verildiği, Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 16/02/2018 tarih ve E:2014/1497, K:2018/532 sayılı kararı ile dava konusu işlemin ''...müstehcenlikle ilgili yeterli bilimsel değerlendirmenin yapılmadığı, genel sonuçlara ulaşıldığı, yayında geçen durum ve diyalogların (t) bendine yönelik ayrı ayrı değerlendirilmediği ve ulaşılan sonuca ilişkin bilimsel gerekçelerin ortaya konulmadığı, bu hâliyle raporun (t) bendi yönünden bilimsel inceleme ve değerlendirme için yeterli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı..." gerekçesiyle aralarında müstehcenlik üzerine akademik çalışma yapan uzmanın da bulunacağı bir bilirkişi heyetince, yaptırıma konu olan yayında geçen ve işleme esas alınan uzman görüşünde ayrıntıları belirtilen diyalog ve durumların her birinin (t) bendi yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek, anılan yayın ilkesi ile olan ilgisi bilimsel gerekçeleriyle ortaya konulmak suretiyle oluşturulacak rapor irdelenmek suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden bahisle anılan Mahkeme kararının ilgili kısım açısından bozulması üzerine, Mahkeme'ce bozma kararına uyularak ... tarih ve E:... sayılı ara kararı ile bozulan kısım açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 14/05/2019 tarihli yazıyla davacıdan bilirkişi incelemesi için işbu yazının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde bilirkişi ücreti yatırmasının istenildiği, ancak süresi içerisinde avansın yatırılmadığı; bu durumda, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu işlemin 3984 sayılı Kanun'un 4/t maddesine aykırılık oluşturan kısım nedeniyle yaptırım uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kararda belirtildiği şekilde ihtar ve bildirim yapılmak suretiyle kesin bir sürenin verilmediği, işlemin sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı olduğu, söz konusu dizide yer alan görüntülerin uyarma ve farkındalık oluşturma maksadıyla yapıldığı, dizide yer verilen sözcük ve kelimelerin günlük hayatta kullanılan ifadeler olduğu, çocukların ve gençlerin ruhsal gelişiminde ve model alma sürecinde televizyonun tek etken olmadığı, ebeveynlerin de sorumluluğunun bulunduğu, söz konusu dizinin kurgu ve sanat eseri olduğu gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği, gerçek hayattan bazı kesitlere yer verilmesinin inandırıcılık için gerekli olduğu, sanatın ve sanatçının üretkenliğini sınırlandıracak şekilde yaptırım uygulanmaması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait “...” logosu ile yayın yapan televizyon kanalında 06/03/2009 tarihinde saat 20.06’da yayınlanan “...” isimli dizide yer alan görüntü ve ifadeler ile 3984 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (t) bendinde belirlenen "Yayınların müstehcen olmaması" ve (z) bendinde belirlenen "Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmaması." ilkelerinin ihlâl edildiğinden bahisle aynı Kanun'un 33. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... tarih ve ... Üst Kurul sayılı kararı ile davacı şirkete uyarı cezası verilmiş, bu kararın ... tarih ve ... sayılı işlemle tebliğ edilmesi üzerine dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı idarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi İncelemesi" başlıklı beşinci bölümünde yer alan 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; 273. maddesinde, mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında, inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlenmesine ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; 275. maddesinde, bilgisine başvurulan bilirkişinin kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girmediğini mahkemeye bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; 278. maddesinde, bilirkişinin görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceği, bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini her zaman mahkemeden isteyebileceği; 279. maddesinde, bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı kurala bağlanmış; anılan maddenin gerekçesinde, bilirkişinin raporunu mahkemece belirlenen sınırlar dâhilinde tümüyle maddi vakıalara hasrederek kendisine yöneltilen somut soruların bilimsel dayanaklarını açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz olarak cevaplandırmak suretiyle hazırlaması ve ayrıca raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bağlamında uzman kimliği bulunmayan hâkimin ve tarafların anlayabileceği kavramları ve terimleri kullanmaya özen göstermesi gerektiği vurgulanmış; 281. maddesinde, mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; 282. maddesinde, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği, 325. maddesinde ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re'sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verileceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazine'den ödenmesine hükmedileceği kural altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kurallar uyarınca, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde bilirkişilerce hazırlanan raporların, olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek rapor elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği açıktır. Öte yandan, bilirkişi giderini karşılayacak miktarda avansın davacı tarafından yatırılmaması durumunda, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Dairemizin 16/02/2018 tarih ve E:2014/1497, K:2018/532 sayılı kararı ile dava konusu yayın nedeniyle davacı şirkete uygulanan uyarı cezasına ilişkin Üst Kurul kararının 3984 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (t) bendinde belirlenen "Yayınların müstehcen olmaması" ilkesinin ihlâline yönelik kısım açısından yapılan temyiz incelemesi neticesinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müstehcenlikle ilgili yeterli bilimsel değerlendirmenin yapılmadığı, genel sonuçlara ulaşıldığı, yayında geçen durum ve diyalogların (t) bendine yönelik ayrı ayrı değerlendirilmediği ve ulaşılan sonuca ilişkin bilimsel gerekçelerin ortaya konulmadığı, bu hâliyle raporun (t) bendi yönünden bilimsel inceleme ve değerlendirme için yeterli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle aralarında müstehcenlik üzerine akademik çalışma yapan uzmanın da bulunacağı bir bilirkişi heyetince, yaptırıma konu olan yayında geçen ve işleme esas alınan uzman görüşünde ayrıntıları belirtilen diyalog ve durumların her birinin (t) bendi yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek, anılan yayın ilkesi ile olan ilgisi bilimsel gerekçeleriyle ortaya konulmak suretiyle oluşturulacak rapor irdelenmek suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden bahisle anılan Mahkeme kararının ilgili kısım açısından bozulmasına karar verildiği, Mahkemece bozma kararına uyularak bozma kararında belirtilen hususların gereğini yerine getirmek maksadıyla ... tarih ve E:... sayılı ara kararı ile bahse konu yayının 3984 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (t) bendini ihlâl eder nitelikte olup olmadığının, başka bir anlatımla yayında müstehcenlik bulunup bulunmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı şirketten söz konusu bilirkişi incelemesi için gerekli olan bilirkişi ücretinin istenilmesine rağmen yatırılmaması üzerine dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre uyuşmazlığın karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığa konu yayında yer alan görüntü ve ifadelerin, 3984 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (t) bendinde belirlenen "Yayınların müstehcen olmaması" ilkesini ihlâl edip etmediğinin tespiti amacıyla, ileride bilirkişi giderlerini ödemesi gereken taraftan alınmak üzere bilirkişi giderinin Hazine'den ödenmesine hükmedilerek, bozma kararında belirtilen hususlar dikkate alınarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenecek bilirkişi raporu çerçevesinde uyuşmazlık değerlendirildikten sonra hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.