Esas No: 2016/4045
Karar No: 2021/3523
Karar Tarihi: 25.10.2021
Danıştay 13. Daire 2016/4045 Esas 2021/3523 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/4045
Karar No:2021/3523
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Turizm Taahhüt Mobilya Temizlik Ticaret ve
Sanayi Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Mersin Şube Müdürlüğü'nce 03/12/2009 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen "TMO Mersin Şube Müdürlüğü Personel Taşıma Servis Hizmeti Alımı" ihalesi üzerinde kalan ve sözleşme imzalamaya davet edilen davacı tarafından, şirketin %55 hissedarı .... hakkında kamu davası açıldığının tespit edilmesi üzerine davacının iki yıl süre ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 31/01/2010 tarih ve 27479 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan işlemin ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile iptal edildiğinden bahisle yasaklama kararı sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen 30.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi zararın yasal faiziyle tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; olayda davacı şirketin hakim hisseye sahip olduğu ortağının 31/01/2010 tarih ve 27479 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan iki yıl süre ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin işlemin, ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile, "4734 sayılı Kanun'da sayılan ihale usullerinden biri olmayan doğrudan temin yolu ile yapılan bir alıma ilişkin olarak hakkında açılan kamu davası nedeniyle davacı hakkında tesis edilen kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan 2 yıl süre ile yasaklamaya ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı..." şeklinde gerekçeye yer verilmek suretiyle iptal edildiği, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda ihale usulleri arasında yer verilmeyen doğrudan temin usulü ile gerçekleştirilen bir alımda 4734 sayılı Kanun'da öngörülen ve bir idari yaptırım olan ihaleden yasaklama kararı uygulandığı dikkate alındığında davacı şirketin 2 yıl süre ile ihalelere katılmaktan yasaklanmasının kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmeye neden olacağından 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı idare tarafından yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davacının manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ihaleden yasaklama kararının hukuka uygun olarak tesis edildiği, davacının zarar iddialarının dayanaksız olduğu, davacının teminatının iade edildiği, kendisi tarafından sözleşme imzalanması için herhangi bir talepte bulunulmadığından sözleşme imzalanmadığı, şirketin kendi iradesi dışında bir zarara uğramadığı, maddi tazminat istemi gibi manevi tazminat isteminin de reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Mersin Şube Müdürlüğü tarafından 03/12/2009 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen "TMO Mersin Şube Müdürlüğü Personel Taşıma Servis Hizmeti Alımı" ihalesi üzerinde kalan davacı şirket sözleşme imzalamaya davet edilmiş, ancak sözleşmenin imzalanması aşamasında şirketin %55 hissedarı .... hakkında kamu davası açıldığından bahisle davacı şirketin iki yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanmasına karar verilmiştir.
Anılan işleme karşı davacı şirket tarafından açılan dava neticesinde ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile yasaklama işleminin iptaline karar verilmiş, iptal kararı onanarak kesinleşmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, iki yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanmasına yönelik karar nedeniyle, olağan koşullarda katılabileceği ihalelere katılamadığı ve bu ihaleler nedeniyle kâr kaybına uğradığı, itibar kaybına uğradığı iddialarıyla, 30.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlâl eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi ilk önce iptal davası açıp bu davada verilen kararın tebliği üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyiz edildiğinden, inceleme bu kısımla sınırlı olarak yapılmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idarî eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdarî işlemlerden doğan zararların tazmin edilmesi amacıyla açılan tam yargı davalarında, idarî işlemin hukuka aykırı olması ve bundan dolayı idarî yargı yerince iptal edilmesi idarenin hizmet kusurunun varlığını ortaya koymaktadır. Ancak, hizmet kusurunun bulunması yeterli olmayıp, genel sorumluluk koşullarının da somut olayda gerçekleşmiş olması aranmaktadır. Bu koşullar ise, idarî bir işlem ya da idareden sadır olan ihmalî veya icraî bir eylemin varlığı, tazmin isteminde bulunanın maddi veya manevi bir zararının bulunması ve söz konusu zararın idarenin işlem veya eyleminin bir sonucu olması, yani zarar ile idarî davranış arasında kurulabilen bir illiyet bağının mevcudiyetidir.
Manevi zarar, idarenin bir eylem veya işlemi ile bir kimsenin kişi olarak haiz olduğu ve hukukça korunan hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, hürriyet, isim, şeref, haysiyet, cinsel ve ruhsal bütünlük gibi kişilik değerlerine yapılan saldırılar sonucu kişinin bu saldırıdan dolayı duyduğu bedeni ve/veya ruhsal acı ve üzüntü olarak tanımlanmakta, manevi tazminatla kişinin bu acı ve üzüntüsünün kısmen de olsa tatmin edilmesi amaçlanmaktadır. Bu anlamda; idarî işlem veya eylemin neden olduğu ticari itibar kaybının, gerçek ve tüzel kişiler bakımından tazmin edilmesi gereken manevi bir zarar olduğu açıktır.
Manevî tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevî tatmin aracıdır.
Manevî tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerekir.
Manevî tazminata hükmedilirken ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesini ifade edecek, idarenin hukuka aykırılığını ortaya koyacak ve hukuka aykırılığı özendirmeyecek bir miktarın belirlenmesi gerekmektedir.
Olayda, bahsi geçen yasaklama işlemi nedeniyle davacı şirketin ticarî itibarının zedeleneceği, güvenirliliğinin azalacağı tartışmasız olup, bu nedenle davacı lehine manevî tazminata hükmedilmesi yerinde ise de, hükmedilen miktar davacının zenginleşmesine yol açacak ve manevî tazminatın manevî tatmin amacını aşacak miktarda olup, temyize konu kararda bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında hukukî isabet görülmemiştir.
Öte yandan, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden karar verileceğinden, kararın vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin kısmının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyize konu manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.