Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2006/224
Karar No: 2007/61

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/224 Esas 2007/61 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 2006/224 E., 2007/61 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI VASFI TAŞIMAYAN DAVA
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 32 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 42 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Antalya Muratpaşa Belediyesi Encümeni"nin 7.7.2005 gün ve 925 sayılı işlemi ile, 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiştir.

    Davacı vekili, para cezası verilmesine ilişkin söz konusu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 29.9.2005 gün ve E:2005/1091, K:2005/1504 sayı ile, davanın, davacı şirketin, 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 7.7.2005 gün ve 925 sayılı Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açıldığı, uyuşmazlık hakkında görevli yargı yerinin belirlenmesi için 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun irdelenmesi gerektiği, bilindiği gibi, kabahatler ve kabahatlere uygulanacak yaptırımların, 765 sayılı eski Ceza Kanunu"ndan farklı bir anlayışla 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu"nda düzenleme dışı bırakıldığı ve yeni Türk Ceza Kanunu ile eş zamanlı olarak yeni bir Kabahatler Kanunu"nun yürürlüğe konulduğu, ancak, özel hükümlerinde eski Ceza Kanununda sayılan kabahatler büyük oranda korunmuş olmakla birlikte, yürürlüğe giren bu Kabahatler Kanunu"nun 765 sayılı Yasa"da yer alan hükümlerden farklı olarak yeni bir amaç ve kapsam taşıdığı, Kabahatler Kanunu"nun 2, 3, 16, 27, geçici 2 ve geçici 3. maddeleri ile Kanunun gerekçesinden ve TBMM Adalet Komisyonu raporundan söz ederek, aksi yöndeki bir düşüncenin, Kabahatler Kanunu"nu sadece bu Kanunun "Çeşitli Kabahatler" başlıklı ikinci kısmında yer alan ve büyük oranda eski Ceza Kanununda sayılan kabahatlerden oluşan toplam 12 çeşit kabahatle sınırlı olduğu sonucunu doğuracağı, bunun Kanunun genel hükümlerinde yer alan maddelerle getirilen sistematiğine uygun düşmeyeceği ve özellikle Kanunun yukarıda yer verilen 3. maddesinin birinci fıkrasını, geçici 2 nci ve 3 üncü maddelerini uygulama alanı olmayan gereksiz maddeler durumuna düşüreceği, Yasa koyucunun bu tür bir sonucu öngördüğünün söylenemeyeceği, bu durumda, Kabahatler Kanunu"nun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı açılan davaların, kabahatler Kanunu kapsamında olduğu ve idari yaptırım olarak para cezası öngören kanunlarda itiraz yeri olarak idare mahkemeleri gösterilmiş olsa dahi görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlık konusu para cezasına karşı açılan davada görevli yargı yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    ANTALYA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 5.12.2005 gün ve E:2005/1605, K:2005/ 2674 sayı ile, başvuran hakkında dosya kapsamındaki idari para cezasının düzenlendiği, bu düzenleme üzerine idari para cezasına karşı cezanın iptali için Antalya İdare Mahkemesi"ne başvurulduğu, yapılan bu başvuru üzerine Antalya İdare Mahkemesi"nce dosya kapsamında bulunan 2002/148 Esas, 2003/296 Karar sayılı karar ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 2 ve 3. maddeleri gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verildiği, verilen bu görevsizlik kararı sonucu başvuranın bu kez Mahkemelerine bir dilekçe ile başvurarak hakkındaki idari para cezasının iptalini istediği, her ne kadar Kabahatler Kanunu çerçevesinde Antalya İdare Mahkemesi"nce, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ve ilk bakışta ve Kabahatler Kanunu"nun 2. ve 3. maddelerinin ifadesi karşısında bu görevsizlik kararı Yasaya uygun gibi görünüyor ise de, verilen bu görevsizlik kararında, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Kabahatler Kanunu dışında ve bu Kanunun yürürlüğünden sonra yasalaştırılıp çıkarılan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu"nun, Bankacılık Kanunu"nun ve benzeri birçok kanunun idari para cezaları hakkındaki düzenlemelerinin ve en önemlisi 5349 sayılı Yasa"nın değerlendirme dışı tutulduğunun anlaşıldığı, bahsi geçen bu yasalardan 5403 sayılı Yasa"nın 22. maddesinde ve Bankacılık Kanunu"nun 128. maddesinde, Kabahatler Kanunu"na rağmen ve bu Kanundan sonra çıkarılmış olmalarına rağmen, aynı Kanun koyucu tarafından idari para cezalarına itiraz mercii olarak idari yargının işaret edildiği, anılan bu kanunlar dışında 1 Haziran 2005 tarihinden sonra çıkarılan ve idari para cezası hükümlerini içeren hukuk normlarında idari yargının itiraz mercii olarak tespit edildiğinin görüleceği, Kabahatler Kanunu"nun öncelikle idare hukuku alanındaki bir düzenleme olmayıp, tamamen ceza hukuku alanında yapılan reform hareketleri çerçevesinde çıkarılmış bir yasa olduğu, Yasaya bu mantıkla yaklaşılması gerektiği ve Mahkemelerine göre Yasanın amacının ceza hukuku alanı ile ilgili dağınıklığı düzenlemek olduğu, yoksa Anayasa Mahkemesi"nin idari para cezaları ile ilgili son zamanlarda verdiği yargı yolu uyuşmazlığına ilişkin kararlar ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra idari yargının görevlendirildiği yasalara rağmen, yıllardır süre gelen idari işlemlerden kaynaklı tüm para cezalarına itiraz mercii olarak bir ceza mahkemesi olan sulh ceza mahkemelerini görevli kılmak olamayacağı, aksi durumda, Kabahatler Kanunu"nun 2-3 maddesini bu denli ve idari yargı alanını da kapsayacak biçimde geniş yorumlama yoluna gidilirse, 1 Haziran"dan sonra yani Kabahatler Kanunu"ndan sonra yasalaşıp yürürlüğe giren yukarıda belirtilen 5403 sayılı Yasa"nın 22. maddesindeki açık düzenlemeye rağmen, adli yargının görevli denilebileceği ya da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu"nun 500.000 YTL tutarının altındaki cezalarına da itiraz mercii olarak sulh ceza mahkemelerinin öngörülmesinin olasılık dahilinde bulunduğu, idari para cezasının genellikle idarenin yaptığı bir işlem yada bazen aldığı bir karardan kaynaklı olabildiği, idarenin yaptığı işlemin hukuka uygunluğunu denetlemenin halen idari yargının görevinde bulunduğu, ancak bu işlemden sonra ve bu işleme dayalı olarak verilen bir idari para cezası olduğu takdirde, bunun yargısal denetiminin adli yargıda olacağı, bu durumun ise, ciddi bir kaosa yol açacağı, zira, adli yargıda idari para cezasının itirazına yönelik yapılan inceleme sırasında, cezaya dayanak olan işlemin hukuka uygunluğunu denetlemenin de çoğunlukla gerekeceği, bu durumda, işlemin hukuka uygunluğu yönünde denetim yapmak açısından idari yargıya, cezanın doğruluğu açısından ise, adli yargıya başvurmak gerekeceği gibi fiilen kişilerin en kısa sürede yargısal denetimi sağlama haklarının ihlaline yol açabilecek ve belki de AİHS 6. maddesi kapsamında uzun süren yargılama süreçlerine neden olabilecek uygulamaların başlatılma olasılığı ile karşı karşıya kalınabileceği, Kanun koyucunun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 2. ve 3. maddeleri ile düzenlemeye çalıştığı alanın öncesinde bile idari yargının görevinde olan bir hususu adli yargının görevine dahil etmek olamayacağı, Anayasa Mahkemesi"nin, Anayasa çerçevesinde, idari para cezalarının yargı yolunu düzenleyen bazı yasa hükümlerini, Kabahatler Kanunu yok iken dahi, Anayasaya aykırı bulmasının idarenin tüm eylem ve işlemlerinin idari yargının denetimine tabi olması yönündeki Anayasal ilkenin sonucu olsa gerektiği, Yasa koyucunun da aksi yönde bir iradesinin olmadığı, bu iradesini 5326 sayılı Yasa"dan sonra yasalaşan yasalarda belirttiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Dr.Atalay ÖZDEMİR, M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Celal IŞIKLAR"ın katılımlarıyla yapılan 07.05.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, 2247 sayılı Yasa"da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, "ceza uyuşmazlıkları" ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının "hukuk uyuşmazlığı" sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar "ceza davası" olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

    Sulh Ceza Mahkemesi dosyasından, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 28.7.2006 gün ve E:2006/224 sayılı yazı ile, Antalya 2. İdare Mahkemesi"nden, 29.9.2005 gün ve E:2005/1091; K:2005/1504 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 10.4.2007 gün ve E:2005/1091, K:2005/1504 sayılı yazıda, söz konusu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi"nin 30.1.2007 gün ve E:2006/713, K:2007/423 sayılı kararıyla bozulduğu bildirilmiştir.

    Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen Antalya 2. İdare Mahkemesi"nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ: 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 07.05.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi