11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/3930 Karar No: 2019/3955 Karar Tarihi: 16.04.2019
Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/3930 Esas 2019/3955 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlamasıyla mahkumiyet kararı verdi. Kararın gerekçesi, Türk Ceza Kanunu'nun \"Kamu Güvenine Karşı Suçlar\" bölümünde yer alan belgede sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesiyle kamu güveninin sarsılması dışında bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi durumunda dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğu şeklinde belirtildi. Kararda ayrıca, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu, eğer iddianame düzenlendikten ve hukuki kesinti gerçekleştikten sonra suç işlenmişse ayrı bir dava olarak kabul edilip ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtildi. Kararda yer alan kanun maddeleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204-206. maddeleridir.
11. Ceza Dairesi 2017/3930 E. , 2019/3955 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği HÜKÜM : Mahkumiyet
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ...... sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu, her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir resmi belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise hukuki kesinti nedeniyle ayrı suçu oluşturacağı, sanık müdafinin temyiz dilekçesinde ve yapılan UYAP sorgusunda sanık hakkında başka yerlerdeki özel eğitim kurumlarında da fiilen derse girmediği halde girmiş gibi aylık bireyselleştirilmiş eğitim çalışma ve rehabilitasyon planlarını imzalayarak haksız kazanç elde ettiği iddiasıyla davalar açıldığı anlaşılmakla; bu konu ile ilgili tüm dosyalarının araştırılarak, derdest dava var ise birleştirme mümkün olursa birleştirilmesi, mümkün olmazsa davayı ilgilendiren belgelerin onaylı örneklerinin dosya arasına alınması, bu dosya ile diğer dosyaların suç ve iddianame tarihlerinin karşılaştırılması, suçun iddianame düzenlendikten ve hukuki kesinti gerçekleştikten sonra işlendiğinin anlaşılması halinde ayrı bir dava olarak kabul edilip ayrı hüküm kurulması, iddianame kapsamında kaldığının anlaşılması halinde ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.03.2016 tarihli 2014/847 esas ve 2016/123 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, zincirleme suça dâhil olan bir suçtan bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubu suretiyle karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık ve müdafi ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı ...... sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken ...... sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.