Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2-284
Karar No: 2011/251

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-284 Esas 2011/251 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/2-284 E.  ,  2011/251 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname: 2008/55724
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ERDEMLİ 2. Asliye Ceza
    Günü : 08.11.2007
    Sayısı : 128–372

    Elektrik hırsızlığı ve mühür bozma suçlarından sanık S.N.’nun beraatına ilişkin, Erdemli 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2007 gün ve 128–372 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 13.06.2011 gün ve 52177–12858 sayı ile;
    “O Yer Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde hâkim havalesi bulunmadığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dosya gönderme formunun 1412 sayılı CMUK’nın 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 11.01.2008 tarihinde düzenlendiği anlaşılmakla o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin aynı Kanunun 317. maddesi gereğince reddine,
    Katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
    Sanığın ‘tutanağa konu evde suç tarihinden 4 ay önce oturmaya başladığına’ dair savunmasına, bilirkişinin hattın sıva içerisinden yapılmış olması nedeniyle ancak konusunda uzman kişilerin anlayabileceğine ve sanığın harici hattı bilmeden kullandığına dair raporuna göre mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.
    Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak onanmasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.08.2011 gün ve 55724 sayı ile;
    “Sanığın elektrik hırsızlığı ve mühür bozma suçlarından yargılandığı, mahkemece suçun sübutuna ilişkin delillerin yasaya uygun biçimde toplandığı, sanığın ilgili suçları işlemediği kanısına ulaşılarak beraatına hükmedildiği, bu hükme karşı o yer Cumhuriyet savcısınca verilen temyiz dilekçesinde hâkim imzasının bulunmadığı, ancak yasal süre içerisinde 13.11.2007 günü mahkeme defterinin 2007/187 sırasına kaydının yapıldığı da şerh düşülerek mahkeme yazı işleri müdürü tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır.
    Bu yönüyle tartışılması gereken konu, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde hâkim havalesi bulunmamasının, hükümle ilgili temyiz incelemesi yapılmasına engel oluşturup oluşturmayacağıdır.
    Cumhuriyet savcılarının bilinen iş yoğunluğu içerisinde, mahkemeye sundukları temyiz dilekçelerinin hâkim tarafından imzalanıp imzalanmadığını takip etmeleri mümkün değildir. Uygulamada Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesini mahkemeye göndermekle yetinmektedir. Bu uygulama tüm yargı işlemleri için geçerli olan karşılıklı güven ilkesinin de bir gereği olarak tezahür etmektedir. Aynı durum avukatlar tarafından verilen temyiz dilekçelerinde de görülmektedir. Uygulama bu yönde olmakla birlikte hâkimlere imzalatılmayan dilekçeler Yargıtay’ca reddolunmaktadır. Oysa taraflar ya da onların savunman veya vekilleri tarafından verilen ve hâkim imzası bulunmayan dilekçeler, eğer temyiz defterine kayıtlı iseler incelenebilir olarak kabul edilmektedir.
    Uygulamada yerleşen bu durum Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.12.1997 tarih ve 331–321 sayılı kararına aykırı biçimde işlemektedir. Söz konusu kararda yazı işleri müdürü tarafından imzalanan temyiz isteminin kabulü gerektiği açıkça belirtilmektedir. Bu karardan, ‘temyiz edenin Cumhuriyet savcısı sıfatından dolayı temyiz incelemesinin yapılamayacağı’ gibi bir sonuca ulaşılmasına da olanak bulunmamaktadır. O halde Cumhuriyet savcısının yasal süre içerisinde kaydedilmiş bir temyiz isteminin kabul edilip incelenmesi zorunludur. Bu yönüyle Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine ilişkin karar verilmesi yasaya aykırıdır” görüşü ile itiraz yasayoluna başvurarak, Özel Dairenin ret kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın hırsızlık ve mühür bozma suçlarından beraatına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yazı işleri müdürü tarafından havale edilen Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinin, üzerinde hâkim havalesi bulunmadığından reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    08.11.2007 günlü yerel mahkeme beraat kararının, katılan vekili ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet savcısının 13.11.2007 tarihli süre tutum dilekçesinde hâkim havalesi bulunmadığı, ancak dilekçenin aynı gün yazı işleri müdürü tarafından havale edilerek temyiz defterinin 2007/187 sırasına kaydedildiği, Cumhuriyet savcısınca 19.11.2007 tarihinde gerekçeli temyiz dilekçesi verildiği, gerekçeli temyiz dilekçesi üzerinde ise hâkim veya yazı işleri müdürü havalesinin bulunmadığı, dosyanın temyiz incelemesi için 11.01.2008 tarihli üzerinde hâkim imzası da bulunan “dosya gönderme formu” ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Özel Dairece üzerinde hâkim havalesi olmadığı gerekçesiyle Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CYUY’nın “Kanun Yolunun Tayininde Hata” başlıklı 293. maddesinde;
    “Kabule şayan bir müracaatta kanun yolunun veya merciinin tayininde yapılan bir hata müracaat edenin hukukunu ihlal etmez” hükmü yer almakta idi.
    01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY’nın “Kanun yolunun belirlenmesinde yanılma” başlıklı 264. maddesi ise;
    “1) Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.
    2) Bu hâlde başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhâl görevli ve yetkili olan mercie gönderir” şeklindedir.
    1412 sayılı CYUY’nın yürürlükte bulunduğu dönemde, Cumhuriyet savcılarının yasa yolu yanılgısına düşmeleri durumunda anılan Yasanın 293. maddesi uyarınca bu yanılgıdan yararlanamayacakları kabul edilmiştir. Anılan Yasanın yürürlüğü evresinde, bu husus Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.01.1962 gün ve 2–1 sayılı kararına da konu edilmiş ve anılan kararla diğer süjelerden farklı olarak, “Savcıların temyiz dilekçeleri için 1412 sayılı CYUY’nın 293. maddesinin uygulanamayacağı, bu nedenle Cumhuriyet savcılarının temyiz dilekçelerinde hâkim havalesinin bulunması gerektiği” ilkesi benimsenmiş, 01 Haziran 2005 tarihinde yeni yasaların yürürlüğe girmesine kadar başta Ceza Genel Kurulu olmak üzere tüm Özel Dairelerce istikrarlı olarak uygulanmıştır.
    Öğreti ve uygulamada kabul gördüğü üzere, İçtihadı Birleştirme Kararları, yürürlükte kaldıkları sürece hüküm fıkraları itibarıyla bağlayıcı niteliktedir. Bu kararların, dayandığı yasalar geçerliliğini koruduğunda ancak yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ile kaldırılması veya değiştirilmesi gereklidir.
    Ancak, İçtihadı Birleştirme Kararlarının dayanağını oluşturan yasa değiştiğinde ve yeni yasa farklı bir hüküm getirdiğinde anılan İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararının geçerliliği sona ermektedir. Bu geçerliliğin sona ermesi için sonradan yürürlüğe giren yasanın belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararını kaldırdığını açıkça ifade etmesi dahi gerekmemektedir.
    Konuya ilişkin olarak 5271 sayılı Yasanın 264. maddesinin gerekçe bölümünde; “madde uyarınca, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanığın, avukatın, davaya katılanın, yasal temsilcinin veya eşin kabulü gerekli bir kanun yolu istemi salt merciin veya kanun yolunun belirlenmesinde yanılgı nedeniyle, başvuranın hukukunu ihlâl etmeyecek, dilekçe veya tutanağın verildiği merci bunu, zaman yitirmeden, yetkili ve görevli mercie gönderecektir.
    Cumhuriyet savcılarının yoğun ve ağır bir iş yükü altında bulunmaları nedeniyle yanılgıya düşmeleri olasıdır. Öte yandan, Cumhuriyet savcılarının kanun yolu başvurularının toplum yararına, toplumun hukukunu bozan bir durumun düzeltilmesini sağlama amacına yönelik olduğu ve sanık lehine de başvurabilecekleri düşüncesiyle, bu konuda sınırlama koyan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.01.1962 gün ve 2/1 sayılı kararını aşmak üzere, madde açık hüküm getirmiştir” açıklamasına yer verilmesi karşısında, anılan 22.01.1962 gün ve 2–1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararının geçerliliğinin sona erdiği tartışılmaz düzeyde açıklığa kavuşmuş olmaktadır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.02.2008 gün ve 266–13, 11.03.2008 gün ve 45–48, 05.07.2011 gün 147–158 sayılı kararlar ile de; 5271 sayılı CYY"nın 264/1. maddesinde yapılan düzenleme karşısında 22.01.1962 gün ve 2–1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının geçerliliğini yitirdiği ve “kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz” hükmünden Cumhuriyet savcılarının yararlanmaları gerektiği kabul edilmiş, 11.10.2011 gün ve 285-212, 18.10.2011 gün ve 303-215 sayılı kararlarda da; süresi içinde olduğu yazı işleri müdürünün havalesinden anlaşılan Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    08.11.2007 tarihli yerel mahkeme hükmüne karşı o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemini içeren dilekçesinin, yazı işleri müdürünün imzası ile havale edilip üzerine temyiz defterine kaydedildiğine ilişkin kaşenin vurularak 13.11.2007 tarihinin yazıldığı, buna göre temyizin süresinde olmasına karşın, Özel Dairece, üzerinde hâkim havalesi bulunmadığı gerekçesiyle 1412 sayılı CYUY"nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin onama ve temyiz isteminin reddi kararlarının kaldırılmasına, dosyanın, katılan vekilinin temyiz isteminin yanında o yer Cumhuriyet savcısının temyizine yönelik olarak da inceleme yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 13.06.2011 gün ve 52177–12858 sayılı ret ve onama kararlarının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, katılan vekilinin temyiz isteminin yanında o yer Cumhuriyet savcısının temyizine yönelik olarak da inceleme yapılması için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    .

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi