4. Ceza Dairesi 2013/39518 E. , 2016/4273 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########Sulh Ceza Mahkemesi
##########
##########
##########
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, yaralama
##########
HÜKÜMLER : Beraat
##########
##########
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Mağdur sanık ... hakkında hakaret ve basit yaralama, mağdur sanık ... hakkında sair tehdit, mağdur sanık ... hakkında hakaret ve basit yaralama suçlarından kurulan hükümlerde, mağdur sanıkların, yargılama aşamasında karşılıklı şikayetlerinden vazgeçip, kendileri hakkında şikayetten vazgeçmeyi kabul etmeleri karşısında, kovuşturma şartı olan “şikayet” koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle açılan davaların CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesi yerine beraat hükümleri kurulması,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye kısmen aykırı olarak, mağdur sanıklar hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından kurulan hükümlerden mağdur sanıkların beraatlerine ilişkin kısımlar çıkarılarak yerine “mağdur sanıkların karşılıklı olarak şikayetlerinden vazgeçmeleri nedeniyle, TCK"nın 73/4, CMK"nın 223/8. madde ve fıkraları uyarınca, mağdur sanıklar hakkındaki tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından açılan kamu davalarının düşmesine” ibaresi eklenmek biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 08/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
##########
##########
##########
##########
##########
(K)
##########
##########
##########
KARŞI OY:
5320 sayılı kanunun 8. maddesinde öngörülen “bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı adlî yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca resmî gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar ceza muhakemeleri usulü kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır.” hükmü gereği halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı cmuk’nın 309. maddesinde “sanığın lehine olan hukukî kaidelere muhalefet, sanığın aleyhine hükmün bozdurulması için cumhuriyet savcılığına bir hak vermez.” hükmü yer almakta ve 5271 sayılı cmk’nın 290. maddesinde aynen korunmaktadır. bu hükme göre de “sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için cumhuriyet savcısına bir hak vermez.”
Bu durumda, sanıklar hakkında açılan tehdit, hakaret ve yaralama suçlarının soruşturulma ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu ve müştekilerin şikayetlerinden kovuşturma evresinde vazgeçmelerinin sanıklar tarafından kabul edilmesi karşısında, haklarındaki davaların düşmesine karar verilmesi gerektiği açıktır. ancak mahkeme açılan davaların yargılamasına devam etmiş ve beraatlerine hükmetmiştir. sanıklar hükümleri temyiz etmemişlerdir. o yer c. savcısı ise şikayetten vazgeçmenin kabul edilmesi nedeniyle düşme kararı verilmesi yerine beraatlere hükmedilmesini temyiz konusu yapmıştır.
Bir kamu davasında şikayet yokluğundan düşme kararı verilmesi sanıkların yararına bir durum oluşturur ise de, haklarında düşme yerine beraate hükmolunması daha yararlarına olan bir husustur. mahkemece, sanıkların lehine olan bir hukuk kuralına uyulmamıştır. ancak, cmuk’nın halen yürürlükteki 309. maddesinde “sanığın lehine olan hukukî kaidelere muhalefet, sanığın aleyhine hükmün bozdurulması için cumhuriyet savcılığına bir hak vermez.” hükmü benimsendiğine göre, beraatin bozulması ve davalarının düşmesine kararı verilmesi sanıkların aleyhine olacağından, sanık lehine olan düşme kararı verilmesi yönündeki hukuk kuralına uyulmaması, sanık aleyhine beraat hükümlerinin bozdurulması için c. savcısına bir hak vermeyecektir. dolayısıyla dairemiz çoğunluğunun kararıyla mahkemenin beraat hükümlerinin, bozulup düzeltilmek suretiyle düşme kararına dönüştürülmesi hukuka uygun değildir. c. savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı cmuk’nın 309. maddesi uyarınca reddi gerekir.
“Hakaret suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyizde ise, 1412 sayılı cmuk"nın 309. maddesi uyarınca, sanık lehine bir usul hükmünün uygulanmamasının cumhuriyet savcısına sanık aleyhine kararın bozulmasını isteme yetkisi vermediği,
Anlaşıldığından, 5320 sayılı kanunun 8/1 ve 1412 sayılı cmuk’nın 317. maddeleri uyarınca o yer cumhuriyet savcısının tebliğnameye aykırı olarak, temyiz isteğinin reddine, 27/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”(4.cd, 27/01/2014, ....),
“Mahkemece, gerekçeli kararın mağdura yöntemince tebliğ edilmesine rağmen temyiz hakkının kullanılmamış olması, cumhuriyet savcısı tarafından yapılan temyizin, suç vasfına ve sübuta ilişkin bulunmaması karşısında, aleyhe temyiz konusu yapılan usule ilişkin aykırılıkların, 1412 sayılı cmuk"nın 309. maddesi uyarınca, cumhuriyet savcısına temyiz hakkı vermeyeceği anlaşıldığından, 5320 sayılı kanunun 8/1 ve 1412 sayılı cmuk"nın 317. maddesi uyarınca o yer cumhuriyet savcısının tebliğnameye aykırı olarak, temyiz isteğinin reddine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” 4.cd, 28/10/2014, ...), kararları, dairemizin daha önce verdiği benzer örnek kararlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun temyizin reddi yerine, hükümlerin düzeltilerek onanması kararına katılamıyorum.
Muhalif Üye
##########