11. Hukuk Dairesi 2018/4908 E. , 2019/6219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/10/2017 tarih ve 2014/512 E- 2017/1203 K. sayılı kararın davacı vekilİ tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce verilen 14/05/2018 tarih ve 2018/191 E- 2018/350 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi Davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ancak davalı şirketin uzun yıllardır küçük hissedarın haklarını görmezden geldiği gibi TTK"nun kendisine yüklediği görevi de yerine getirmediğini, bu hususta davalı şirkete ihtarname çekildiğini, ancak davalı şirketin davranışlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, davalı şirketin 22.05.2014 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısını kanunun emredici hükümlerine uymadan gerçekleştirdiğini, çağrı için belirlenen 15 günlük bildirim süresine uyulmadığını, bu nedenle işlemin baştan geçersiz olduğunu, toplantıda başka bir şirketin birleşme yoluyla devralınması hususunda karar alındığını, bu konuda küçük hissedarların oy kullanamadığını, toplantı bildirimi zamanında yapılmayarak ortakların, devralan ve devredilen şirketlerin mali durumlarını, aktiflerini, pasiflerini, hissedarlarını inceleyebilmeleri için kısıtlı bir zaman tanınmasına neden olunduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 22.05.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, genel kurul toplantısının davacının şirkette bulunan adresine usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, toplantının 15 gün önce Ticaret Sicil Gazetesinde ve yerel gazetede ilan edildiğini, ayrıca davacıya toplantıya ilişkin telefonla da bilgi verildiğini, geçmiş dönemlere ait tüm tebligatlar ve toplantı davetlerinin hep aynı adrese yapıldığını ve davacının bu konuda hiçbir itirazının olmadığını, toplantıda alınan kararların, katılan tüm ortakların oybirliğiyle alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davaya konu 22/05/2014 tarihinde yapılan yıllık olağan genel kurul toplantısında, davacıya yapılan çağrının TTK"nın 414/1. maddesinde belirtili "asgari 15 gün önce bildirme" kuralına riayet edilmeden yapıldığı, pay sahibine davetin TTK"nın 414/1. maddesi hükmü uyarınca usulüne uygun yapılmasının zorunlu olmasına rağmen, bu zorunluluğa uyulmamasının genel kurulda alınan kararları sakatlayan bir hal olmadığı, davet usulüne aykırılığın, toplantıda alınan kararları etkilemiş olması şartına bağlandığı (TTK"nın 446 md.), yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, davalı şirketin toplam sermayesinin 10.500.000,00 TL olduğu, toplam payın 10.500.000 adet olduğu, asaleten katılan payın 4.821.060,31 adet, temsilen katılımın 4.500.686,29 pay ve toplantıya katılan oransal sermayenin %88,778 olduğu, kararların toplantıya katılanların oybirliğiyle alındığı, toplantıda alınan 3,4,5,6,7,8 ve 9 no"lu kararların adi nisap ve karar çoğunluğuna tabi olmaları nedeniyle TTK"nın 418. maddesine ve 11 no"lu kararın ana sözleşmeye değişiklik getiriyor olması nedeniyle, toplantı ve karar nisabında geçerli olan TTK"nın 421.maddesine uygun olduğu, kararların içerik, nisap, katılma hususları yönünden de ana sözleşmeye uygun olduğu, davalıya usulsüz olarak yapılan çağrının kararların alınmasında etkili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce, çağrının usulsüz olmasının tek başına iptal sebebi olmadığı, iptal için TTK"nın 446/1-b ve 445.maddesindeki koşulların da var olması gerektiği, davacının toplantıya davetindeki usule aykırılığın kararların alınmasında etkili olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin bu istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.