17. Hukuk Dairesi 2020/804 E. , 2020/7663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçlu adına kayıtlı su ürünleri yetiştiriciliği projesini davalı ...’e, taşınmazlarını da davalılar ...,..."e devrettiğini, bu tasarrufların mal kaçırma amacı ile yapıldığını belirterek iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ... vekili, taşınmazı rayiç bedel ödeyerek satın aldığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu ve diğer davalılar, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, Dairemizin 17/11/2014 tarih ve 2013/6743 Esas, 2014/16030 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu Çipura-Levrek Yetiştiriciliği Projesi ve Lisansının arazi ve su kiralaması ve üretim yapılmadığı için vize edilmemiş olmasından dolayı geçersiz bir belge olduğundan davanın Durgün yönünden reddine,diğer davalılar yönünden kabulü ile davalı borçlu ... ile ... arasında yapılan ...,... sayfa nolu ve 581 parsel sayılı taşınmazın 3485 yevmiye ve 14/03/2011 tarihli satışına ilişkin tasarrufun ve yine Milas İlçesi
...,... parsel sayılı 3434 yevmiye ve 14/03/2011 tarihli ... arasında yapılan satışa ilişkin tasarrufun; Milas (eski 2. İcra Müdürlüğü) İcra Müdürlüğü"nün 2011/11045 sayılı icra takip dosyasında takip konusu edilen alacaklı-davacı"ya olan son hesap özeti (Güncel Kapak Hesabı) itibariyle belirlenecek toplam borç miktarı ile sınırlı olmak üzere iptallerine, davacıya borçlunun malvarlığından çıkmış olan bu taşınmazlar üzerinde cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ..., ... ve ... tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptal istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık"nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı
maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece; davalılar ..., ... ve ... arasındaki tasarruf işlemleri yönünden, İİK 278. maddedeki 2 yıllık sınırlı sürenin içinde yapıldığı, dosya kapsamı ile davalıların eski eş ve eski eşin akrabaları olduğu anlaşıldığından ve usul ve füru arasındaki ivazlı tasarruflar bağışlama kabul edildiğinden bu davalılar arasındaki devir işlemlerinin bağış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava konusu taşınmazlardan 575 parsel 14/03/2011 tarihinde davalı borçlu ... tarafından davalı 3.kişi ...’a 26.000,00 TL bedelle, 581 parsel ise 14/03/2011 tarihinde davalı borçlu ... tarafından davalı 3.kişi ...’e 9.500,00 TL bedelle devredilmiştir. Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre; 575 parselin keşif tarihi olan 11/12/2015 tarihi itibariyle gerçek değeri 186.000,00 TL, 581 parselin ise yine keşif tarihi olan 11/12/2015 tarihi itibariyle gerçek değeri 38.624,70 TL olarak belirlenmiştir. Ancak; İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerekli olup, mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı tespit edilirken, dava konusu taşınmazların keşif tarihi itibariyle değil tasarruf tarihi itibariyle gerçek değerinin bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve sonucuna göre bilirkişi tarafından tasarruf tarihi itibariyle belirlenen rayiç değer ile davalı 3.kişi tarafından ödendiği ispat edilen değer arasında mislini aşan fark bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, belirtilen hususların gözardı edilerek eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Öte yandan; mahkemece davalıların eski eş ve eski eşin akrabaları olduğu anlaşıldığından ve usul ve füru
arasındaki ivazlı tasarruflar bağışlama kabul edildiğinden bu davalılar arasındaki devir işlemlerinin bağış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı ... ve davalı ...; davalı borçlu ... ve ...’nın eski eşi olan ... ile herhangi bir akrabalıklarının olmadığını belirtmiş olup, dosya kapsamında bu hususta bir nüfus kaydına da rastlanılmamıştır. Bu durumda; mahkemece davalıların nüfus kayıtları getirtilerek, davalı 3.kişiler ... ve ...’in borçlu ... ve ... ile bir akrabalık bağı bulunup bulunmadığı nüfus müdürlüğü’nden sorularak sonucuna göre, davalı 3. kişiler ... ve ...’in davalı borçlunun İİK. 280. maddesi kapsamında alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ..., ... ve ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ..., ... ve ..."e geri verilmesine 25/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.