Esas No: 2020/911
Karar No: 2020/2603
Karar Tarihi: 24.02.2020
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2020/911 Esas 2020/2603 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ..."nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1, 43 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis ve 25.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2009 tarihli ve 2009/303 esas, 2009/431 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 03/12/2012 tarihli ve 2011/20893 esas, 2012/44616 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlünün 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda uzlaştırma işlemlerinin tatbiki amacıyla infazının durdurulması talebinin kabulü ile uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine ilişkin anılan Mahkemenin 13/01/2017 tarihli ve 2009/303 esas, 2009/431 sayılı ek kararını müteakip, uzlaşma sağlanamadığından dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararının infazına kaldığı yerden devamına dair İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/09/2017 tarihli ve 2009/303 esas, 2009/431 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/2017 tarihli ve 2017/1086 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 31/12/2019 gün ve 94660652-105-35-18809-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2020 gün ve 2020/2517 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." ;
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.";
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.";
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.";
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.";
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." ;
Aynı Kanun"un 21/1-2. maddesinde yer alan, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın MERNİS adresinin tespitini yaparak tebligat zarfı üzerine söz konusu adresin MERNİS adresi olduğunu belirtmeden tebliğ yapması, yine tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa tebligat parçası üzerine adresin MERNİS adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirterek tebliğ yapması gerektiği;
Somut olayda 13/06/2017 havale tarihli uzlaştırma raporu ile taraflara ulaşılamadığından bahisle uzlaştırmanın sağlanamadığı gerekçesiyle sanık hakkındaki hükmün aynen infazına dair karar verilmiş ise de, uzlaştırmacı tarafından taraflara PTT aracılığıyla iadeli ve taahhütlü gönderilen uzlaştırma teklifinin bila tebliğ iade edildiği, uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmeden uzlaştırmanın sağlanamadığından bahisle rapor düzenlendiği, uzlaştırma işleminin usulüne uygun olarak yapılmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği"nin 7/12 ve 31/7 maddeleri uyarınca; Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yeralan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da yapılan araştırmaya rağmen adresin belirlenememesi gibi başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa, katılana veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmeyeceği ve bu hususun tutanakla tespit edilmesinin ardından uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemlerine son verileceği düzenlemeleri nazara alındığında; uzlaştırmacı tarafından katılan ve sanığın dosya kapsamında beyan ettikleri adreslerine uzlaştırma teklif formunun, uzlaştırma yönetmeliğinin bahsedilen maddelerine uygun şekilde tebliğe çıkarıldığı ancak tebligatların iade olduğu, nazara alındığında; İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/2017 tarihli ve 2017/1086 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 24/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı oy;
Sanık ...’nun emekli edebileceği vaadi ile müştekiyi dolandırdığı iddiasıyla açılan kamu davasında İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından TCK’nın 157/1, 43, 62 maddeleri uygulanmak suretiyle sübut bulan eylemi sebebiyle sonuç olarak 2 yıl 1 ay hapis ve 1250 gün karşılığı 25.000 lira adli para cezası ile mahkumiyetine dair karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairemizin 03/12/2012 tarihli ilamı ile onanmış ve hüküm kesinleşmiştir.
Dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınması üzerine yerel mahkeme tarafından dosya ele alınarak 13/01/2017 tarihinde infazın durdurulmasına, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdiine dair ek karar verilmiş, karar 15/03/2017 tarihinde sanığın “... Mah. ...Sk. No: ... ...” adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir.
13/06/2017 havale tarihli olarak asıl dosyaya sunulan uzlaştırma evrakları incelendiğinde; “Müştekinin ...iletişim bilgilerinin olmaması sebebiyle o dönem vekili ... bir kaç kere aranmasına rağmen telefonu açmamıştır... dosyada kayıtlı adresine tebligat gönderilmiştir. Tebligat ... iade edilmiştir. Sanık ...’nun iletişim bilgilerinin bulunmaması sebebiyle ... dosyada en son kayıtlı bulunan adrese tebligat yapılmasına rağmen kendisine tebliğ edilemedi... uzlaşma sağlanamadı.” açıklamasının yer aldığı, müştekinin vekille temsil edildiği dosyada hem şikayet dilekçesi hem de vekaletnamede bildirdiği adresin iddianame ve gerekçeli karara yazılan adresten farklı olduğu, uzlaştırmacının da tebliğ evrakını müştekinin beyan ettiği adresten başka bir adrese gönderdiği, bunun yanında sanık bakımından yerel mahkemece infazın durdurulmasına dair ek kararın usulüne uygun olarak tebliğinin sağlandığı adres yerine ilk gerekçeli kararda yazılı adresine uzlaştırma teklif evrakının gönderildiği görülmüştür.
Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından “...uzlaştırmacı tarafından katılan ve sanığın dosya kapsamında beyan ettikleri adreslerine uzlaştırma teklif formlarının, Uzlaştırma Yönetmeliğinin bahsedilen maddelerine uygun şekilde tebliğe çakarıldığı ancak tebligatların iade olduğu nazara alındığında ...Kanun yararına bozma isteminin Reddine” karar verilmiştir.
Uzlaştırma ile arzulanan amaç, sanık ve katılanın yerel mahkeme red kararına yakın t 21/11/2017 tarihinde uzlaşmak istediklerine dair yazılı dilekçe sunmaları, sanığın dosyaya sonradan beyan ettiği yeni ve usulüne uygun tebliğ işlemi de gerçekleştirilmiş adresi bulunmasına rağmen artık beyan edilmiş adres olarak kabulü mümkün olmayacak eski adresine üstelik Uzlaştırma Yönetmeliğine aykırı olarak tebligat göndermek suretiyle, katılanın ise dosyada başkaca adresi de bulunmasına rağmen bu adresler bakımından Yönetmelik uyarınca gereğine tevessül etmeyerek uzlaştırma işlemlerinin olumsuz sonuçlandığı yönünde tutanak düzenlenmesi ve merciince bu hususun denetim dışı bırakılması sebebiyle uzlaştırma işlemlerinin usul ve yasaya uygun şekilde teminini sağlamak bakımından kanun yararına bozma talep ve tebliğnameyee uygun olarak yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaat ve değerlendirmesiyle Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Karşı oy;
Uzlaştırma ile ilgili mevzuatımızda yer alan tebligata ilişkin hükümlere bakıldığında, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.";
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.";
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.";
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, "uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.";
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.";
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.";
Aynı Kanun"un 21/1-2. maddesinde yer alan, " Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundanuzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak tebligat zarfı üzerine söz konusu adresin mernis adresi olduğunu belirtmeden tebliğ yapması, yine tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa tebligat parçası üzerine adresin MERNİS adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirterek tebliğ yapması gerektiği;
7201 sayılı Tebligat Kanununun "Adres değiştirmenin bildirilmesi" mecburiyeti başlıklı 35. maddesi; "... Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." hükümleriyle muhataba TK 35. maddesine göre tebligat yapılması şartlarını açıklamıştır.
Yukarıdaki mevzuat hükümleri nazara alınarak somut olayımız değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 157/1, 43, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 2 ay hapis ve 25.000,00 TL APC"na ilişkin mahkemenin 21.12.2009 tarihli kararı Dairemizin 03.12.2012 tarih 2011/20893 esas, 2012/44616 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Sanık hükmün kesinleşmesinden sonra 15.09.2014 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunarak soruşturma ve kovuşturma aşamasında beyan ettiği adresten farklı bir adres bildirmiş, mahkeme 13.01.2017 tarihinde ek karar ile infazın durmasına karar vererek bu ek kararı, dilekçesinde belirtilen adres dışında MERNİS adresi olan "... mahallesi, ... sokak No..." adresine tebliğ etmiştir.
Uzlaştırmacı ise sanığın 15.09.2014 tarihinde dilekçesinde bildirdiği adrese tebligat çıkarmış iade olması üzerine de uzlaşmama raporu düzenlediği görülmüştür.
Katılan ise, 21.10.2017 tarihli dilekçe ile uzlaşmak istediğini bildiren dilekçe sunmuştur.
Kesinleşmiş hükümler yönünden tarafların, dosyasına 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinde belirtilen adres değişikliğini bildirme yükümlülüğünün hala devam ettiği söylenemez. Kesinleşen hükümler yönünden gerektiğinde yapılacak uyarlama yargılamasında öncelikle bildirilen son adrese tebligat yapılması, eğer tebligatın iade gelmesi halinde UYAP sistemi üzerinden güncel MERNİS adresinin belirlenerek bu adrese tebligat parçası üzerine MERNİS adresi olduğu yazılmak suretiyle tebligatın yapılması gerekmektedir. Somut olayımızda müştekinin de uzlaşmak istediğini belirten dilekçe de verdiği gözetildiğinde uzlaştırmacı tarafından sanığa yapılan hatalı tebligat işleminin esas alınarak kurulan hükmün isabetsiz olup, kanun yararına bozma talebinin kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.