10. Hukuk Dairesi 2014/10243 E. , 2014/15631 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 19. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.02.2014
No : 2009/1149-2014/187
Dava, maluliyetin tespiti ile maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-15.03.1993-03.11.2009 arası dönemde zorunlu SSK çalışması bulunan davacının, 26.01.2009 tarihli maluliyet aylığı tahsis talebi, 506 sayılı Yasanın 53/A maddesi uyarınca malul olduğu ancak maluliyeti gerektirir arıza ile işe başladığı ve bu nedenle maluliyet sigortasından yararlanamayacağı gerekçesiyle 16.07.2009 tarihli Kurum kararıyla reddedilmiştir. Kurumun ret gerekçesine dayanak kıldığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 11.02.2009 tarihli Sağlık Kurulu raporunda epilepsi tanısı konulup maluliyet oranının %40 olarak belirtilmesi ve hükme dayanak kılınan 19.12.2012 tarihli Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda ise başlangıcının belirlenemediği ancak davacının epilepsi arızasına ve yaşına göre %66 oranında, halen de %60 oranında çalışma gücünü kaybetmiş sayılacağının belirtilmesi karşısında, davacının en az %60 oranında çalışma gücünü kaybettiğine dair mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar dolayısıyla 506 sayılı Kanun kapsamında SSK (4/a) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının, 28.02.1991-28.08.1992 arası dönemde 1 yıl 6 ay askerlik yaptığı ve bu süreden sadece 98 günlük kısmını borçlandığı anlaşılmaktadır. Hizmet cetveline göre ise 15.03.1993-03.11.2009 arası dönemde 1703 gün prim ödemesi mevcut ise de bunun 93/1 ve 2. dönemlere ilişkin 150 günlük kısmının Minever Saksu adına kayıtlı olduğu bu duruma göre ise toplam 1800 gün prim şartının gerçekleşmediği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle Minever Saksu adına tescilli prim gün sayısının davacıya ait olup olmadığı yöntemince araştırılıp belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kuşkusuz, 5510 Sayılı Yasa kapsamında maluliyet aylığı tahsis koşullarının varlığının prim gün sayısı bakımından da saptanması halinde, aylık başlangıç tarihinin anılan yasanın 27. maddesine göre hükme dayanak kılınan 19.12.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu rapor tarihini takip eden aybaşı tarihi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekir. Bu nedenle aylık başlangıç tarihi gösterilmeksizin yazılı biçimde maluliyet aylığına hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
O hâlde; davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.