10. Hukuk Dairesi 2014/9526 E. , 2014/15623 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı Kurum, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile ödenen cenaze giderinin %50’sinin 506 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi iptal kararı çerçevesinde tesis edilen bozma ilamını dikkate alarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı işveren avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı kurum avukatı ile davalı işveren avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın kabulüne dair önceki hüküm, Dairemizin 22.02.2011 gün 2009/10229 esas 2011/2082 karar sayılı ilamıyla; “...Somut olayda; temyize konu iş bu ilk rücu davasına ilişkin olarak kusur raporu alınmamış, sigortalı tarafından açılan tazminat davasına dayanılmıştır. Söz konusu tazminat davası da işverene karşı açılmış olup hükme dayanak kılınan ve aynı zamanda ceza davasına esas alınan kusur raporuna göre davalı işveren 5/8, sigortalı 3/8 kusurlu kabul edilmiştir. Mahkeme, eldeki davada 10. madde koşullarının varlığını kabul ederek ve anılan madde kapsamında işverenin kusur sorumluluk oranını %81,25 olarak belirleyip ve bu orana karşılık gelen 35.653,68 TL ilk peşin değerli gelirin tahsiline karar vermiştir....a) 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesine göre işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Anılan maddede işverenin sorumluluğunu gerektiren eylem ve davranışlar ise “İşverenin kastı”, “İşverenin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğiyle ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi” ve “İşverenin suç sayılır eylemi” olarak belirtilmiştir. Somut olayda, Anayasa Mahkemesi iptal kararı kapsamında, Kurumun rücu hakkının, halefiyet ilkesine dayanmayıp, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, tazminat davasında alınan kusur raporlarının iş bu rücu davasında bağlayıcılığından söz edilemez ise de, hak sahipliği tazminat davası da değerlendirilerek yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre davalı işverenin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kusur durumunun irdelenip oran ve aidiyetinin belirlenmesi yönünde uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınması gereğine uyulmamış olması isabetsiz bulunmuştur.
b) Diğer taraftan, sigortalının 25.09.2003 tarihinde mobilya imali iş yerinde yük asansörü boşluğuna düşerek zararlandırıcı sigorta olayına maruz kaldığı, anılan işyerinin ve sigortalının Kurumda kayıt ve tescilinin bulunmadığı ve sigorta müfettişi tarafından iş yerinin kaza tarihi olan 25.09.2003 tarihi itibariyle kapsama alınıp, sigortalının da aynı tarih itibariyle tescil edilerek 10. maddenin uygulanması gerektiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Rücu davasının esas itibariyle 506 sayılı Yasanın 10. maddesine yönelik bulunmasına rağmen, 10. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu yöntemince araştırılıp belirlenmeden, keza, işverenin 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı kusurunun saptanamaması, ancak anılan yasanın 10. maddesindeki sorumluluk koşullarının gerçekleşmesi halinde ise, işveren şirketin rücu sorumluluğunun Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uygulanmak suretiyle belirlenmesi gerektiği hususu gözetilmeden yazılı şekilde karar tesis edilmesi yerinde görülmemiştir....Mahkemece, Ticaret Sicil Memurluğu, belediye, vergi dairesi ve meslek odaları nezdinde ayrıca elektrik, su ve telefon abonelikleri konusunda araştırmalar yapılarak davalı işyerinin faaliyete geçebilecek ve sigortalı çalıştırabilecek duruma geçtiği tarihin tespit edilmesi, bu belirlemeden sonra bu defa zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan kazalının işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarihin, aynı ve komşu işyeri çalışanları ile komşu işyeri işverenleri de dinlenmek suretiyle saptanması, yapılan araştırma sonucu; işyerinin müfettiş tespiti gibi yeni tescil edilmesi gereken işyeri niteliğinde bulunduğunun belirlenmesi halinde işe giriş bildirgesinin tescil tarihinden itibaren bir ay içerisinde verilmesinin mümkün olduğunun gözetilip, 10. madde koşulları irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, ilk peşin değerli gelirin %50 istem karşılığı 21.940,73 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, %81,25 kusur karşılığı 35.653,68 TL’ye hükmedilmesi yerinde değilse de mahkeme kabulüne göre bu oran kusur karşılığı tutar içinde kaldığından bu nedenle ve şimdilik bozma nedeni kabul edilmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası sürdürülen yargılama sürecinde alınan üç kişilik kusur raporunda davalı işverene %70, ölen sigortalıya %30 kusur izafe edilmiştir. Vergi dairesi tarafından, davalı işverenin mobilyacılık faaliyetinden dolayı 20.06.1990 tarihinde işe başlayıp 31.12.2003 tarihinde terk ettiği ve terke ilişkin 26.04.2004 tarihli maliye yoklama fişi düzenlendiği bildirilmiştir. Kurum cevabi yazısında da 25.09.2003 tarihinde kapsama alınan iş yerinin 30.09.2003 tarihinde kapsamdan çıkarıldığı ve çalışan kaydına rastlanmadığı belirtilmiştir. İfadesine başvurulan davacı Kurum tanığı ise kazalının ölmeden üç ay önce kendi iş yerine gelip gittiğini ve ... Mobilya’da çalıştığını söylediğini beyan etmiştir. Mahkemece, 10. maddenin varlığına ilişkin delil bulunmadığı belirtilerek, 506 sayılı yasanın 26. maddesine göre ilk peşin değerli gelir ve cenaze giderinin %70 kusur karşılığının tahsiline hükmedilmiştir. Mahkemece, davalı işverenin %70 kusurlu olduğuna dair 07.05.2013 tarihli kusur raporunun hükme dayanak kılınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı işverenin 20.06.1990 tarihinde başlayan mobilyacılık faaliyetinin 31.12.2003 tarihine kadar devam etmesi, sigortalının mobilya imali işyerinde yük asansörü boşluğuna düşerek 25.09.2003 tarihinde vefat etmesi ve daha önce tescili bulunmayan işyerinin ancak kaza tarihi itibariyle kapsama alınmış olması, dinlenen davacı tanığının ise sigortalının kaza tarihinden 3 ay kadar önce mobilya işyerinde çalıştığını duyduğunu beyan etmesi ve açıklanan hususların aksine bir delilin dosyada bulunmaması karşısında, 506 sayılı Yasanın 10. maddesindeki şartların
gerçekleştiği kabul edilip talep de gözetilerek bir karar tesis edilmesi yerine, yazılı biçimde rücu alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının ilk 3 satırı ile 1, 2, ve 3 no’lu bentlerinin silinerek yerine “1- 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı davanın kabulüyle taleple bağlı kılınarak 43.881,46 TL ilk peşin değerli gelirin %50 istem karşılığı olan 21.940,73 TL’sinin 14.02.2007 tarihli onay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacı Kuruma verilmesine, 2- 171,50 TL cenaze giderinin %50 istem karşılığı 85,75 TL’sinin ödeme tarihi olan 26.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiliyle davacı Kuruma verilmesine, 3- Kabule konu miktar üzerinden hesaplanan 1.189,43 TL harcın bozma öncesi alınan 1.930 TL harca mahsubuyla artan 740,57 TL harcın talep halinde davalıya iadesine” hükümlerinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (4) no’lu bendinin 3. satırında yer alan “850,24” rakamlarının silinerek yerine “608,26” rakamlarının yazılmasına, hüküm fıkrasının (5) no’lu bendinin son satırında yer alan “3.692,07” rakamlarının silinip yerine “2.602,65” rakamlarının yazılmasına, hüküm fıkrasının (6) no’lu bendinin 3. satırında yer alan “1.500,00” rakamlarının silinerek yerine “2.074,33” rakamlarının yazılmasına, kısa kararın ve gerekçenin de bu şekilde düzeltilmesine ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 24.06.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.