14. Hukuk Dairesi 2016/10154 E. , 2019/467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.12.2015 gününde verilen dilekçe ile muarazanın giderilmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalıya ait 1132 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki eski binanın yıkılması halinde davacının 1131 parsel sayılı taşınmazı üzerinde bulunan evine zarar verebilceğini belirterek, muarazanın giderilmesini ve davalı taşınmazındaki binanın kısmen veya tamamen yıkılmasını istemiştir.
Davalı, binanın yıkımı için ... Belediye Başkanlığına başvurduğunu, ancak cevap verilmediğini, binayı onarma veya yıkma işini tek başına yapamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, tespit dosyasındaki 23.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davalıya ait 1132 parsel sayılı taşınmazın 1131 parsel sayılı taşınmaza vaki müdahalesinin önlenmesine, masrafı davalıya ait olmak üzere eklenti, komşu ve bitişik duvarların kal"ine karar verilmiştir.
Hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle muarazanın giderilmesi ve kal istemine ilişkindir.
TMK madde 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir." hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nin "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ila 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanımalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Davacının talebi üzerine sulh hukuk mahkemesi tarafından 15.12.2014 tarihinde mahallinde tespit yapılmış, fenni ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından raporlar düzenlenmiştir. Bu raporlara göre davalıya ait 1132 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın kısmen yığma tarzında kerpiç ve taş ile kısmen de betonarme olarak inşa edildiği, davacı parseline komşu duvarının kısmen yıkıldığı, bitişik duvarın ise yan binaya sehim yaptığı ve duvarın şakülünün bozulduğu, dava konusu yapının yıkılma tehlikesinin olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir. Bilirkişi raporlarında belirtilen görüş ve açıklamalar doğruldtusunda, davacı yönünden henüz bir zararın oluşmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalara göre, komşuluk hukukuna dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve kal davası açılabilmesi için zararın doğmuş olması gerekir. Henüz doğmuş olmayan, ileride doğması muhtemel zarar için dava açılamayacağından ve bu tür bir isteğe dayalı olarak kabul kararı verilemeyeceğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davacı tarafından dava dilekçesinde muarazanın giderilmesi istendiği halde talep aşılarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 tarihinde or birliğiyle karar verildi.