10. Hukuk Dairesi 2014/10179 E. , 2014/15554 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.03.2014
No : 2012/663-2014/123
Dava ve birleşen dava, yersiz ödenen ölüm aylıkların kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali ile aylıkların yeniden bağlanması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, istem gibi kabul kararı verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında, 06.10.2009 tarihinde verilen boşanma kararı, aynı tarih itibariyle temyiz edilmeksizin kesinleşen hak sahibi kız çocuğuna, 23.10.2009 tarihli taleplerine istinaden, 04.10.1966 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı babası ve 19.06.2009 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı annesi üzerinden, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre bağlanan ölüm aylıklarının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, Kurumca 2012 yılında gerçekleştirilen işlemle, 19.03.2012 ve 20.03.2012 tarihleri itibariyle kesilerek, 19.03.2010-18.03.2012 ve 20.02.2010-20.03.2012 dönemlerinde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, Kurumca gerçekleştirilen işlemlerin iptali ve aylıkların yeniden bağlanması istemli davaların açılarak, temyize konu eldeki dava dosyasında birleştirildiği anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi"nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı, talep konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda; dava konusu işlemin dayanağı rapor ekinde yer alan, iki komşu tanığın imzalı beyanından, davacı ve boşandığı eşinin uzun yıllardır aynı adreste çocukları ile birlikte yaşadıklarının, davacının boşanmadan sonra kaldığını bildirdiği adresteki yönetici beyanında ise, davacının bu adreste hiç oturmadığının belirtildiği, yargılama aşamasında dinlenilen bu tanıkların, raporda yer alan ifadelerinden farklı beyanda bulundukları ve bu beyanlarının doğru olduğunu belirttikleri anlaşılmaktadır. Dinlenilen davacı tanıklarından C.. A.."ın; 07.02.2014 tarihli duruşmada; “...davacıyı son bir yıldır bayram gibi günlerde istisnaen gördüğü, ondan önce, en son bayramdan evvel ise, devamlı aynı eve girer çıkarken gördüğü” şeklindeki beyanı, boşanmanın 06.10.2009 tarihinde olduğu dikkate alınarak değerlendirilmeli, davacının anne ve babasından dolayı aylık tahsis taleplerinin 23.10.2009 tarihinde olduğu dikkate alındığında, Mahkeme gerekçesinde yazılı; babadan ölüm aylığı alınan dönemde anne ile, annenin ölümünden sonra ise kardeş ve enişte ile kaldığı hususlarının örtüşmediği, esasen boşanma olayının da annnenin ölümünden sonra gerçekleştiği, davacı tanıklarından Ö. Çolak, T.Öztürk ve F. Yılmaz"ın beyanları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmediği de anlaşılmakla, Mahkemece
.
yapılacak iş; Aşık Veysel Mahallesi Muhtarlığından dava dilekçesi ekinde sunulan Aile Beyan Formu aslı celbedilmeli, dava konusu dönemde davacı ve boşandığı eşinin seçmen bilgi kayıtları ve medula sisteminde yer alan adres kayıtları istenilmeli, boşanılan eş adresindeki telefon, elektrik ve su aboneliklerinin kimin adına ve hangi tarihler itibariyle tesis edildiği araştırılmalı, GSM operatörlerinden adlarına telefon kaydı bulunup bulunmadığı adresleri ile birlikte sorulmalı, Aselsan"da çalıştığı belirtilen boşanılan eşin dava konusu dönemde aile yardımı alıp almadığı ve boşandığına ilişkin kayıtların işyeri dosyasına girip girmediği hususu araştırılmalı, Aşık Veysel ve Huzur Mahalleleri muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarı dinlenilmeli, dinlenen ve az yukarıda belirtilen tanık beyanları ile dinlenecek tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.