10. Hukuk Dairesi 2014/10114 E. , 2014/15540 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Zara Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi : 14.01.2014
No : 2011/6-2014/13
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalılardan işverene ait ekmek dağıtım arabasında şoför olarak 10.10.2003-13.01.2005 döneminde Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemiş; Mahkemece, talep edilen sürenin sonu dikkate alınarak, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile red kararı verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam
etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Eldeki somut olayda; davacının, 13.01.2005-28.02.2009 döneminde, davalı işverene ait 1706.58 sigorta sicil numaralı işyerinden, çalışmalarının tam olarak Kuruma bildirildiği, 13.01.2005 tarihli işe giriş bildirgesinde yer alan imzanın, davacıya ait olmadığının tespit edildiği, davacı talebinin 10.10.2003-13.01.2005 dönemini kapsadığı, davanın ise; 2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, az yukarıda belirtildiği gibi, Kuruma bildirilen ve sonrasında kesintisiz devam eden çalışma süreleri yönünden hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğini gözetmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, öncelikle; davalı işverene ait 1706.58 sigorta sicil numaralı işyeri kayıtları ile talep edilen döneme ilişkin dönem bordroları Kurumdan, vergi kayıtları vergi dairesinden celbedilmeli, dönem bordrolarından resen seçilecek bordro tanıklarından yeteri kadarı dinlenilmeli, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, kullandığı aracın plakası dikkate alınarak, davacı adına varsa kesilen trafik cezaları araştırılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca, bir karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.