Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/174 Esas 2007/1035 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/174
Karar No: 2007/1035

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/174 Esas 2007/1035 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, temelinden sarsılmış evlilik birliği nedeniyle açılmıştır. Davacı koca, evlilik birliği içerisinde görevlerini yerine getirmediği için tamamen kusurlu bulunmuştur. Mahkeme, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi gereği boşanmanın tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği şeklinde yorumlanamayacağını belirtmiştir. Az da olsa kusuru bulunan tarafın dahi boşanma kararı alınabilmesi için belirlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Mevcut olayda, davacının tutum ve davranışları sonucu evlilik birliği temelinden sarsılmış, ancak davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu nedenle, boşanma isteğinin reddedilmesi gerektiği kararına varılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/2 maddesi, az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır şeklinde açıklanmıştır.
2. Hukuk Dairesi         2007/174 E.  ,  2007/1035 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sinop Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesi
    TARİHİ :25.12.2005
    NUMARASI  :537 - 488
     
    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kocanın tamamen kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. 
    *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü  tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü  böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada  mademki birlik artık sarsılmış  diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
     #Öyle ise Türk  Medeni  Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa  kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
     *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)      
     #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden  beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin  reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine  işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere  oybirliğiyle karar verildi. 05.02.2007 pzt.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.