5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/30178 Esas 2020/6387 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/30178
Karar No: 2020/6387
Karar Tarihi: 11.06.2020

5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/30178 Esas 2020/6387 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararda, suç olarak 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık işlendiği ve sanığın mahkumiyet kararı verildiği belirtilmiştir. Yerel mahkeme tarafından nakilde kullanılan aracın müsaderesine yer olmadığına karar verildiği ve aracın iadesine karar verildiği ifade edilmiştir. Ancak, araç hakkında açılan müsadare davasının konusu olması nedeniyle aracın iadesi kararının da ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Yeniden yapılacak yargılama sonucunda tekrar iade kararı verilmesi halinde, kanun yollarının tüketilmesi de dahil bu kararın kesinleşmesinin uzun bir süre geçtikten sonra mümkün olacağı ifade edilmiştir. Bu durumda şahsın aracı üzerindeki hukuki tasarruf hakkından mahrum kalmayacağı belirtilirken, AİHS ek 1 Protokol 1. maddesi ve Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına haksız müdahale oluşturacağı ifade edilmiştir. Kararda ayrıca, 7242 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca, kovuşturma aşamasında \"etkin pişmanlık\" hükümlerinin uygulamasının olanaklı hale geldiği belirtilmiş ve yerel mahkemenin ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu ifade edilmiştir. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri şunlardır: 5607 sayılı Kanun'un 13. maddesi, 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesi, 7242 sayılı Kanun'un 62. maddesi ve Anayasa’nın 35. maddesi.
19. Ceza Dairesi         2019/30178 E.  ,  2020/6387 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet, nakil aracının müsaderesine yer olmadığı

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Yerel Mahkemece, mahkumiyet hükmüyle birlikte nakilde kullanılan aracın, 5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi ve 5237 sayılı Kanun’un 54. maddesindeki şartların gerçekleşmemesi sebebiyle iadesine karar verildiği, iade kararının, araç hakkında açılmış müsadare davasının konusu olması bakımından, 2 numaralı bozma kararıyla birlikte, aracın iadesi hükmünün de ortadan kalkacağı, bu durumda yeniden yapılacak yargılama sonucunda tekrar iade kararı verilmesi halinde, kanun yollarının tüketilmesi de dahil bu kararın kesinleşmesinin uzun bir süre geçtikten sonra mümkün olacağı, kanun yolu denetiminde aracın iadesi kararının hukuka uygun bulunması halinde, bu süre zarfında şahsın aracı üzerindeki hukuki tasarruf hakkından mahrum kalmayacağı, aksi durumun ise AİHS ek 1 Protokol 1. maddesi ve Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına haksız müdahale oluşturacağı, Yargıtay’ca bu aşamada yapılacak denetimin söz konusu sakıncaları ortadan kaldıracağı gibi, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkesinin yerine getirilmesi bakımından da gerekli olduğu değerlendirilerek, temyize konu mahkeme hükmü, ceza ve müsadere bakımından iki ayrı başlıkta incelenmekle;
    1-Nakil aracının müsaderesine yer olmadığı kararı bakımından yapılan temyiz talebinin incelenmesinde,
    Nakilde kullanılan aracın iadesine ilişkin hükümde gösterilen gerekçeler yerinde görüldüğünden, katılan vekilinin TEMYİZ İTİRAZLARININ REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
    2-Mahkumiyet kararına yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde,
    Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 62. maddesi ile değişik 5607 sayılı Kanun"un 5. maddesi uyarınca, kovuşturma aşamasında ""etkin pişmanlık"" hükümlerinin uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, yerel mahkemece ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

    Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca HÜKMÜN, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.